Nasıl İflas edilir / Edilmez?

93

Her ne kadar Yüce Allah “malı istediğime, ilmi isteyene veririm” dese de, mal edinmek büyük ölçüde; kişinin kendi çabasına, rasyonel ekonomi yönetimine, rantabl çalışmasına, menkul ve gayrimenkulleri verimli-etkin yönetimine ve niyetine bağlıdır.

İsrafın maddi ve manevi olmak üzere iki boyutu vardır. Manevi boyut, büyük ölçüde uhrevi dünya ile ilgilidir. Günahlar ve sevapların mizan terazisinde ölçülmesi sonrası, artı veya eksi bakiyenin durumu.

Maddi boyut ise, daha çok bu dünya için geçerlidir. Alın terimizin sonuçlarının olumlu veya olumsuz neticeler vermesidir. Her çok çalışan hemen zengin olamadığı gibi, her az çalışan da fakir kalmaz.

Akıllı çalışanların, yere sağlam basanların, hırs yapmayanların, sabırla kuyu kazanların, müşteriye saygı ve sevgiyle bağlı olanların, her hal ve şartta dürüstlüğü sancak edinenlerin, verdikleri sözü zamanında kaliteli alarak yerine getirenlerin, işe ve ticarete yalan karıştırmayanların, hak ve hukuka riayet edenlerin, müşterilerin talebine göre mal ve hizmet üretenlerin, iflas etme ihtimalleri hemen hemen yok gibidir.

Ama, aşırı hırslı olanların, çok çabuk zengin olma isteğinde olanların, dürüstlüğü kendi amaçları ve beklentileri doğrultusunda evirip çevirenlerin, müşteriyi yolunacak kaz gibi görenlerin, her müşteriyi bir defa gelecek zannedenlerin, ürünü ve hizmeti satabilmek için galiz yalanlara rahatça başvurabilenlerin, verdikleri sözleri gerekçesiz yerine getirmeyenlerin, hak ve hukuku rahatça çiğneyenlerin, bu gün olmazsa yarın iflas edecekleri, gün gibi aşikardır.

Artık günümüzde müşterilere ne istedikleri sorulup, onların talep ve beklentilerine göre mal ve hizmet üretmek yeterli olmamaktadır. Çünkü müşteri, o konularla ilgili en son gelişmeleri bilmeyebilir. Üreticiler kendileri de bir tüketici olduklarını düşünerek, müşterileri gördükleri zaman hayretlere düşürecek mal ve hizmet sunumunu arayıp bulup, üretmeleri gerekir.

Müşteri hiç bilmediği ve beklemediği, ama karşılaştığı zaman hayretler içerisinde kaldığı bir mal ve hizmete geçiş yapmakta hiç tereddüt etmeyecektir. Bu konuda müşteri sözüne sadık olmayabilir. Bu hakkıdır da.

Kim en iyi mal ve hizmeti, en kaliteli şartlarda sunuyorsa, müşterinin onu tercih etme hakkı vardır. Müşteri bir işletmeye girerken kendisine yeterli ilgi, sevgi ve saygı gösterilmediği takdirde, derhal o mekanı terk etme hakkına sahiptir.

Kişilerin talep ve beklentileri farklı farklıdır. Kimisi hijyeni ön plana alırken, bir diğeri, biraz salaş olabilir ama, lezzet benim için önemlidir diyebilir. Bir diğeri lezzetten de geçerim hijyenden de, bana saygı ve sevgi olmazsa olmazım diyebilir.

Bir lokanta düşünelim. Öncelikle lezzet ve damak tadında, hijyende, kalitede, lüks bir mekanda, müşteriye hürmette-sevgi-saygıda, park yeri sorununda, güzellikler ve kalitenin devamlığında asla ödün vermemelidir. Bu faktörlerden bir veya birkaç tanesi uzun vadede yeterli olmayabilir.

Bazı insanlar çok salaş bir yerde leziz bir sunumu her zaman kabul edebilirken, bazıları salaş ve hijyensiz bir mekanda altın dahi sunsanız kabul etmeyebilir. Bazıları da, her faktör süper olmasına rağmen, kendisine yeterli ve gerekli ilgi, saygı ve sevgide kusur olduğu zaman, masadan kalkıp gidebilir.

Elbette bilerek veya bilmeyerek hata ve kusurlar her zaman olabilir. Ancak bunların sebep ve gerekçeleri çağdaş ve kibar bir üslupla müşteriye anlatılmalıdır. Bunu bile kabul etmeyen müşteriler çıkabilir.

Sevgi sermayesi hesabına yetersiz para yatırıp, onu da en kısa zamanda hovardaca harcayanların sevgisizliğe ve yalnızlığa düçar olup, sevgi yönünden iflas edeceği kesindir. Yalnızlığı en iyi arkadaş zannederler ama, bu züğürt tesellisinden başka bir şey değildir.

Rahmetli babacığım gençlik yıllarında elektriğin olmadığı zamanlarda, İlçemiz Bucak’ta Hakkı Aktaş amcamların benzin istasyonunda görevli olarak çalışmış. Babamın kendisinden duymuştum. O zamanın yabancı şirket yöneticilerinden birinin teftişinde babama şöyle demiş; Ahmet efendi, sen bir arabaya yakıt koyarken, ikinci bir araba kuyruğa gelirse eğer, hemen yanına koşarak gidip, tatlı ve tebessümlü bir dille; “efendim elimdeki aracın işini bitireyim hemen sizin arabanıza da yakıt koyacağım lütfen bekler misiniz? Diyeceksin” demiş. Halbuki o yıllarda yakıt için iki aracın kuyruk olma ihtimali, hemen hemen hiç yok. Ama müşteriye saygı, sevgi ve hizmet etme aşkı var.

Amaç para kazanmak olup da, hizmet, kalite, sevgi, saygı, tebessüm, güzellikler ikinci plana atılırsa, iflas kaçınılmazdır. Amaç yüksek kaliteli hizmet sunmak, değer vermek, istikrar, sabır, hürmet olursa, para kendiliğinden gelecektir.

Vermeden almanın olmadığını hepimiz biliriz. İlgi göstermede, sevgi sunmada, değer vermede, hizmette, ketum davrananlar veya önce hünerini o göstersin diyenlerin iflas edeceğini şimdiden müjdeleyebilirim.

Bazen de hiç suçumuz günahımız olmadan, devenin üzerinde bö sokabiliyor. Amerika başkanı hapşırsa biz burada nezle olabiliyoruz maalesef. İşte o zaman da, kriz yönetimi, krizleri fırsata dönüştürebilme hünerleri, kader, sabır, tevekkül ve yiğit düştüğü yerden kalkar ilkeleri, toptan devreye girebilmelidir.

 

Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.

5 Aralık 2016 Saat: 07.00. Antalya