Mustafa Kemal’i Anarken…

110

 

Bedensel olarak aramızdan ayrılışının 74. Yılında Gazi Mustafa Kemal’i bir kez daha saygı, minnet ve rahmetle anıyorum.

Bugün, O’nu ve bu ülke için yaptıklarını yok saymaya, yok etmeye çalışanlar ve insaf dışı suçlamalarla karalamaya çalışan “dahili ve harici bedhahlarımız” var!

O’nu “demokrasi karşıtı” ve “diktatör” olmakla suçlayanlar, bugün O’nun kurduğu Cumhuriyet’i temel niteliklerinden uzaklaştırmaya ve devrimlerini yok etmeye çalışanlar var!

O’nu “dinsiz” olmakla itham eden gafiller var!

Mustafa Kemal, yaşadığı çağın en büyük lideri ve devrimcisiydi.

O, ülkemizin emperyalist güçlerce paylaşımına karşı çıkmış, yaşamını tehlikeye atarak, Anadolu halkı ile onurlu bir kurtuluş mücadelesinin önderi olmuştu.

Oysa bugün, “Kurtuluş Savaşı olmamıştır” diyen, yalan ve alçakça iftira batağına saplanan meczuplar var!

O’nun, “halk yönetimi” olan Cumhuriyeti kurmasını, halkını bir sülalenin kulu-kölesi olmaktan “vatandaş” olma kimliğine kavuşturmasını; O’nun “tüm inanç gruplarının özgürce yaşaması” olan “Laik Devlet” ilkesini içine sindiremeyen, halkı yeniden “kul-köle” yapmaya çalışan çağdışı insancıklar var!

O’nu seven ve sayanları “puta tapanlar” olarak niteleyen alçaklar var!

Peki, Mustafa Kemal kimdir?

O bir “insandır.”

Çağının koşullarında ülkesini ve halkını özgür kılmaya çalışan Mustafa Kemal “dinsiz” de değildir, bir “put” da değildir.

O’na saygı ve sevgi ile bakanlar da “putperest” değildir.

O’nu “dinsiz” diye göstermeye çalışanlar, O’nun din aleyhine söylediği hiçbir cümleyi ortaya koyamıyorlar. Oysa, O’nun din hakkında söylediği pek çok söz ve eylem vardır.

Ülkemizde ilk kez İmam Hatip okulları ve İlahiyat Fakültesi açan; kutsal kitabımız Kur’an ı Kerim’i gerçek bir din bilgini olan “Elmalılı Hamdi Yazır” hocanın  Türkçe tefsirini yaptıran; bu ülke halkının dinini özgürce yaşama olanağını sağlayan Mustafa Kemal’dir.

“Size hiçbir tabu bırakmıyorum, yalnızca aklın ve bilin ışığında yürüyün” vasiyetini yapan da O’dur.

İslamiyet de, “akıl dini” dir.

Hazreti Muhammed; “din akıl sahiplerine seslenir” demiştir. Ama, dünden bugüne, “aklı hiçe sayan”, ve “din dışı hurafelerle” halkı uyutup uyuşturmaya çalışan, akla ve bilime düşman meczuplar, peygamber efendimize bile hakaret etmektedirler.

Bunlar, yüce dinimizi “kirli siyasi emellerine” bir araç gibi kullanan; halkı, “sürü gibi gütmeye” çalışan ahlaksızlardır!

Gerçek ortadadır; aklı ve bilimi rehber edinen ülkeler her yönden gelişmiş,  halkına “özgür bir yaşam” olanağı sağlamışlardır.

Bugün, halkının çoğu Müslüman olan ve birçoğu  “sözde şeriat” düzenine göre yönetilen 57 İslam ülkesinin toplamı bir İsrail kadar güçlü değiller.

Her birinin başındaki “efendiler” halklarını kendi çıkarlarına göre belirledikleri bir baskı düzeni içinde inletirken, kendileri büyük zenginlikler içinde zevk-ü safa içinde yaşamakta, emperyalist güçlerle işbirliği yapmaktadırlar. İşte; Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri bu kirli düzene tipik örnekler!

Onlar için “şeriat” yok! Onlar ve sülaleleri içki de içiyor, mayolarıyla denize de giriyor, dünya nimetlerinden müsrifçe yararlanabiliyorlar.

Dünyanın en lüks yatları, malikaneleri,  yabancı bankalardaki büyük varlıkları içinde yaşıyorlar.

Halklarını “dini kullanarak” sömürüyorlar…

Kimi-“din adamı kılıklı emperyalist maşaları” halkını dini kullanarak kandırıyorlar. Örnek mi istersiniz? Kıbrıslı “Şeyh Nazım” Annan Planı için halkına ne vazetti? “Annan Planına evet demek rahmani, hayır demek şeytanidir” dedi! Emperyalist  güçler “din adamı kılıklı maşalarını” böyle kullanıyorlar!

Mustafa Kemal, işte bu sahtekarlıklara karşıydı.

O’nun için bugün, Mustafa Kemal’i türlü yalan ve iftiralarla karalamaya çalışıyorlar.

Laik devleti yok etmeye,  üniter devlet yapımızı parçalamaya çalışıyorlar.

Mustafa Kemal’in yoktan var ettiği “ulusal varlıklarımızı yabancılara satıyorlar.

Bu ülkeyi, küresel düzenin efendilerinin hizmetkarı yapmaya çalışıyorlar.

Ama, ne yaparlarsa yapsınlar, başaramayacaklar.

Bu ülke, Mustafa Kemal’in “Tam bağımsız Türkiye” onurundan , “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” ilkelerinden asla vazgeçmeyecektir.