Muaviye’nin Devesi veya Davranış Kontrolü – I

55

 

Hz. Ali’nin Halife olduğu yıllar…

Muaviye, Hz. Ali’ye isyan edip Şam taraflarında Halifeliğini ilan etmiş. İslam dünyasında taht kavgasının başlamasına sebep olmuş. Adamın biri bir gün Hz. Ali’nin bulunduğu Kûfe’den devesiyle Şam’a gelmiş.Şam’da dolaşırken, bir Şamlı deveye zorla el koyarak ‘bu dişi deve benim!’ demez mi!.. Kûfeli, ‘Hayır bu deve benimdir, üstelik de dişi değil erkektir’ diye devesine sahip çıkmaya çalışsa da devesini bir türlü alamamış. İş Muaviye’ye kadar gitmiş.  Muaviye, Şamlıları meydanda toplamış, her iki tarafı da dinledikten sonra da kararını açıklamış: ‘Bu dişi deve Şamlınındır!’

Sonra da halka dönmüş: ‘Ey cemaat, bu dişi deve kimindir?’

Hep birlikte bağırmışlar: ‘Şamlınındır!’

Muaviye bundan sonra Küfeliye dönerek, ‘hadi’ demiş ‘şimdi bir an önce Şam’ı terk et, canını kurtar’! Küfeli Şam’ı terk ederken ardından adam göndererek geri çağırmış ve ona demiş ki: ‘Küfe’li, bana bak ve iyi dinle! Biliyorum, bu deve senindir ve üstelik dişi değil erkektir. Şimdi sen Küfe’ye git. Ali’ye de ki: ‘Muaviye’nin, dişi deveyi bile erkekten ayıramayan, o ne derse ‘evet’ diyen 10 bin adamı var! Ayağını denk alsın!

Devletler ve hükümetler ülkelerini yönetirken halkını etkilemek ve istedikleri kararları almak için kamuoyu oluşturmak isterler. Kendilerine alternatif gurupların ve siyasi kuruluşların önemini azaltmak, kendi siyasi ömürlerini uzatmak isterler. Kamuoyunu kendi inisiyatiflerinde tutup,  ülkeyi dikensiz bir gül bahçesi gibi yönetmek isterler. Dünya devletleri ve özelde Türkiye de son yıllarda halkla ilişkiler ve reklamcılık tekniklerinden çok fazla yararlanmaktadır. Günümüzde kitleleri yönetmek medya gücünü ve buna bağlı olarak sivil toplum kuruluşlarını (cami yapma ve yaşatma dernekleri dahil) tek elde tutmak ile başarılmaktadır.

Propagandanın her türlüsü, televizyonlarda 25. kare tekniği, algı oluşumu, algı yönetimi ve son olarak ta insanlarda tutum ve davranış oluşturmak, davranışları kontrol etmek üzerinden, halk yönetimi gerçekleşmektedir.

Türkiye de yukarıda saydığımız tekniklerin hepsi 11 yıldır çok planlı şekilde yürütüldü. Halkımızın alnına kurşun dayasanız kabul etmeyeceği milli meselelerde duyarsız, tavizkar hallerine şahit olduk. Türkiye adeta kristal bir küre içine alındı. Tek kaynaktan bilgi bombardımanına maruz bırakıldı. ‘Ortadoğu’yu aldık, Osmanlıyı kuruyoruz, Türkiye de Türk yoktur, İsrail’i şamar oğlanına çevirdik, ülkemiz ekonomik olarak uçtu, dünya bizden korkuyor’ gibi doğruluğu sadece iddia edenler tarafından kabullenilen lakin halka empoze edilen bir sürü propagandalara şahit olduk.

17 Aralık yolsuzluk operasyonu ile kristal küre çatladı. Tek kaynaktan ve doğruluğu sadece belli bir kesim tarafından kabul edilen bilgi akışı kesildi. Aslında insanların televizyonlarda, gazetelerde gördüklerinin bir kurmaca olduğu ortaya çıktı. Lakin göz göre göre bazı insanlar bu olayları kabul etmiyorlar. Yolsuzluk olayları için ‘gözümle görsem inanmam’ noktasında duruyorlar. İnsanlar ‘kimse bana falancanın yolsuzluk yaptığını inandıramaz’ veya ‘çaldıysa bizim paramızı çaldı, size ne’ noktasına nasıl geldi?  İnsanlar, gözü kapalı bir şekilde atalarına dahi inanmazken, bu kişilere nasıl inanmakta?

Yukarıda yazının başlangıç bölümünde Muaviye’nin kıssası ne kadar da bu günlere benziyor. İnsanlar, göz göre göre yanlışa, nasıl yanlış diyemiyor? Kral çıplak denmiyor. Bu işin mutlaka bir izahı olmalı.

Bunu anlamak için Türkiye’de uygulanan, birçok kişinin bilmediği bir operasyonu anlatacağız. Toplumsal olaylarda kişilerin tutumları ve davranışları etkilenerek, kişilerin davranışlarını yönlendirip onları kontrol edebilirsiniz. Önce tutum ne demektir?

Tutum; bireyin kendine yada çevresindeki her hangi bir nesne, toplumsal konu yada olaya karşı deneyim bilgi, duygu, motivasyonuna dayanarak, örgütlediği zihinsel, duygusal ve davranışsal bir tepki, ön eğilimdir. ‘Tutum, belirli objelere karşı, geçirdiği çeşitli deneyimler sonucu düzenli bir tavır alışları, davranış biçimleridir.’ Tutumları oluştururken inançlar, değerler ve normlar çok etkilidir. En genel anlamda ise tutumu ‘bireye atfedilen, onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan eğilimlerdir’.