Millet Kavramı Ve Türksüz Türkiye Yaratmak

267
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu SOSYAL FAALİYETLER: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.

Birileri milliyetçilik ve din adına, BOP içeriğine uygun şekilde, Türkiye’yi Türksüzleştirme çabası içinde. Ve bunu kendilerini “yerli ve milli”, yaptıklarını da “ülkeyi kurtarmak” olarak pazarlama becerisi gösterebiliyorlar.

“Türksüz Türkiye” yaratma çabalarını fark edebilmek için siyasal İslamcıların millet kavramına verdiği anlam ile Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin modern bilim ışığında verdiği anlam arasındaki farkı bilmek lazım.

Bugün iktidar partisi AKP ve Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile iktidarın küçük ortağı MHP ve Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin millet kavramına verdiği anlam aynıdır diyebilir miyiz?

Bu teorik bir tartışma sorusu değil. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek olan sığınmacı sorunu, yeni Anayasa tartışmaları gibi temel meselelerimizi doğru anlamamıza yarayacak bir sorudur bu.

RTE, Millet ve milliyet kavramlarının Fransız ihtilali ile dünyaya yayılan tanımını kabul etmediğini ifade ederek, kendi millet anlayışını şöyle ifade ediyor: 

“Bizim kendi medeniyetimizin, kendi tarihimizin, kendi kültürümüzün bir millet tanımı var. Bu bakımdan Osmanlı tam bir millet devletiydi.” “Biz, milleti İbrahim’den geliyoruz.”

“Bizim millet tanımımız, özünü İslam’ın millet anlayışından alır. Pek çok farklı dinden ve kökenden gelen insanı çatısı altında toplayan Osmanlı bunların milliyetlerini, dinlerine göre de tasnif etmiştir. Osmanlı böyle bir devlet, imparatorluktur. Müslümanlar bir millet, Hristiyanlar bir millet, Yahudiler bir millettir. Etnik bakımdan zaman zaman çok küçük karışmalar olsa da bu tarihimizin ve coğrafyamızın gerçekliğine en uygun tanımdır.”

Erdoğan’ın bu tanımı yönettiği devletin anayasasında belirlenen temel tanım ve ilkelere aykırıdır. Cumhuriyetimizin kurucu iradesinin ortaya koyduğu felsefe ve Atatürk’ün millet tanımına da zıt bir görüştür. Bu görüşü savunmak kurucu iradenin, Osmanlı’nın çöküş sürecinde ve Millî Mücadele aşamasında yaşanan tecrübeler ve bilimin ışığında yaptığı, isabetli tercihlerine karşı çıkmaktır.

“Millet ile ümmet, birbiriyle sözlük anlamları açısından farklı olan; bununla birlikte mutlaka çatışması gerekmeyen iki kavramdır.” Ancak siyasallaştırılarak daraltılan gündemdeki anlamı ile siyasal İslamcıların “ümmet” karşılığı kullandığı “millet” tanımı “Türksüz Türkiye” yaratmak isteyenlerin bir maymuncuğudur.

****************************

Türk Olmaktan Utananlar

Daha önce de yazdım: Bir kısım siyasetçi, aydın ve yazarlar tarihin en büyük medeniyetlerinden birini kurmuş olan Türk Milletinden olmayı pek içlerine sindiremiyorlar. Türk milletinden bahsederken Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Ermeni, Roman gibi etnisiteyi ön plana çıkaran kavramları kullanmakta. Ortak kimliğimizi ifade eden Türk kavramını da bu etnisitelerle eşit bir etnik kavram olarak sıralamaktalar.

Hatta bazıları Türk olmayan Müslümanları yüceltir, bazılarını “soylu kavim” olarak nitelerken Türk olmayı aşağılamaktan çekinmiyor:

İşte bunlardan biri, Aydın Ünal, Yenişafak’taki yazısında, “Suriyeliler gitsin” diyenlere hitaben yazdığı yazıda “Suç mu işliyor Suriyeliler? Hapishanelerdeki katiller, hırsızlar, tacizciler, tecavüzcüler, çocuk istismarcıları senin soydaşın, vatandaşın, hemşehrin, fikirdaşın, partidaşın, yoldaşın değiller mi? ‘Suriyeliler gitsin’ deme hakkını nereden alıyorsun en başta? Kim verdi sana bu hakkı? Memleketin tapusu senin üzerinde mi? Ne yaptın bu memleket için ki kendini sözcü görüyorsun?” dedi.

Ünal, “Eğer bu ülkeden birinin gitmesi gerekiyorsa sen git!” dediği ve her türlü olumsuz sıfatı yüklediği insanlara “Vallahi bu ülkede seninle yaşamaktansa, 5 değil 50 milyon Suriyeli ile yaşamayı tercih ederim. Senle olandan çok daha fazla ortak yanım var onlarla. Senle olandan daha uzun tarihi birlikteliğim var. Sen bana Suriyeliden çok daha yabancısın. dedi.

“Suriyeliler gitsin” diyenlere nefret ve öfke kusan bu satırların yazarının Başbakan Başmüşavirliği, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı ve iki dönem milletvekilliği yapmış olmasına şaşırdık mı? Hayır.

İşte bu zihniyet, ülkeye başta Suriyeliler olmak üzere, çeşitli ülkelerden göçleri teşvik etti. Şimdi de Türk olmayan unsurlar ile ülkemizin demografik yapısını bozma politikalarına destek vermeye devam ediyor.

****************************

Türksüz Türkiye İçin Yeni Anayasa

AKP Genel Başkanı ve CB Erdoğan, “İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz” demişti.

Bu ifade değiştirilmekte olan nüfus yapısına uygun yeni bir anayasa ve yeni bir devlet yapılanması hedefini ortaya koymakta.

ABD ve İsrail’in ortak projesine (BOP’a) uygun olarak Suriye’den 10 milyon civarında ne idüğü belirsiz insanlar ülkemize itildi.“BOP eşbaşkanı” da bu planın uygulayıcısı oldu.

Böylece 15-20 sene içinde PKK sorunundan daha tehlikeli güvenlik sorunları yaratmak ve BOP kapsamında Türkiye’den koparılmış bir garnizon devlet çıkarmak için büyük bir adım atıldı.

Tekrar hatırlatıyorum: Nüfus olarak azaltılmış, eğitim seviyesi düşürülmüş, aklını iradesini kullanamaz hale getirilmiş Türkler “Yeni Türkiye’de” etkinliklerinin her geçen yıl gittikçe azaldığını görecekler.

En iyi yetişmiş evlatlarını yurtdışına kaptıran, ekonomik açıdan bunaltıldığı için nüfusu artmayıp eksilmeye geçen Türkler ülkenin asli unsuru olarak kalamayacaklar. İstenen bu.

Türklerin asli unsur olarak kalamadığı “Türkiye Yüzyılı” için “yeni anayasa” aranması bizim için sürpriz değil.

Peki, bütün bu olanlara AKP içinde merkez sağdan gelen milliyetçi kesim ne diyor?

MHP, BBP gibi “Türk milliyetçisi” ve “ülkücü” olduğunu iddia eden siyasi organizasyonlar tepki göstermek şöyle dursun, Türkiye’yi Türksüzleştirme politikalarına ve AKP’ye neden destek veriyor?

Yoksa bunlar da “Türk Milletindenim, İslam ümmetindenim, Garp medeniyetindenim” yerine “Biz, milleti İbrahim’den geliyoruz” demeye mi başladılar?

****

EURO 2024 Türkiye-Avusturya karşılaşmasında galibiyet sevinci sırasında futbolcumuz Merih Demiral’ın yaptığı “bozkurt selamı” gündemi sarstı. Vatandaşlarımızın çoğunun bozkurt işaretine sahip çıkma şuuru umut verici idi.

Fakat, “Türk Milleti” olarak “Türksüz Türkiye” çabalarına karşı duyarsızız. Ülkemizi ve geleceğimizi kaybetmek riskini bir futbol maçını kaybetmek kadar önemli saymıyoruz.

Önceki İçerikGalip Erdem: Davayı Ağrıdağının eteğinde unuttuk!
Sonraki İçerikBozkurt İşareti Siyasi Bir Simge Değildir
Ruhittin sönmez
Ruhittin Sönmez 1956 Bucak/ Burdur doğumludur. 1980’den itibaren Kocaeli’de yaşamaktadır. EĞİTİM: İlkokul, orta okul ve lise eğitimlerini Bucak’ta yaptı. 1973’te İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi - Kimya Yüksek Mühendisliğinden ve 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. İŞ HAYATI: 1978-1980 Akyazı/Sakarya Yonca Süt Fabrikası İşletme ve Laboratuvar Şefi 1980-1995 Petkim A.Ş. Yarımca Kompleksi (İşletme Mühendisi, İşletme Şefi, Başmühendis.) 1995-2001 Satış Müdür Muavini 2001’de 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı Kauçuk Ürünleri Sanayii Özel İhtisas Komisyonu Başkanlığı yaptı. 2001-2004 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdür Yrd. 2004 - 01.02.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi Ticaret Müdürü. 01.02.2007 - 30.09.2007 Tüpraş Körfez Petrokimya ve Rafinerisi İnsan Kaynakları Müdürü. 01.01.2008 - 30.10.2008 Yantaş Yavuzlar Plastik A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı. 03.03.2010’den itibaren Serbest Avukat 2018’den itibaren Arabulucu Sosyal Faaliyetler: Yaklaşık 16 yıl Türk Sanat Müziği korolarında korist olarak çalıştı. (İstanbul Üniversitesi Korosu, Kubbealtı Musiki Cemiyeti ve Tüpraş Türk Sanat Müziği Grubu) 250 Mühendis üyesi bulunan Petkim Mühendisler Derneği'nde 4 yıl başkanlık yaptı. Kocaeli Aydınlar Ocağı'nda Başkan Yardımcısı, Yönetim Kurulu Üyesi ve 7 yıl Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yaptı. 2001-2002 yıllarında Kocaeli TV' de "Geniş Açı" adlı siyasi, sosyal, kültürel tartışmaların yapıldığı programın yapımcılığı ve sunuculuğunu yaptı. Ocak 2023’ten itibaren aynı programı noktaTV’de devam ettirmektedir. Halen Kocaeli Gazetesinde haftada 2 gün köşe yazısı yayınlanmaktadır. Bu yazıların tamamı kocaeliaydinlarocagi.org.tr sitesinde yer almaktadır.