Mevt / ölüm:
Hayat; vazife ve görevinden bir terhis,
Bir paydos ve mekânı tebdil etmek.
Vücudun değişmesi,
Bâkî / ebedî / sonsuz hayata bir davet.
Bir mebde’ / bir başlangıç,
Bâkî hayatın mukaddimesi / ilk adımı.
Yer altına girmiş bir çekirdeğin;
Hava âleminde bir ağaç olması gibi,
Yer altına giren insan da, berzah âleminde
Bâkî hayat sümbülüne dönüşecek.
Ölüm; yüzde doksandokuz ahbabına kavuşmak için,
Berzah âleminde açılan kapı.
Dar, sıkıntılı, dağdağalı ve zelzeleli
Dünyadan bir çıkış zamanı.
Vüs’atli / geniş, sürurlu / sevinçli ve ızdırapsız
Bâkî bir hayata kavuşma.
Mü’minler için ölüm;
Hayat, ubudiyet ve kulluk külfetinden kurtuluş.
Kulun asıl vatanına,
Daimî saadet makamına girmeye
Bir vasıta ve bir vesile.
Dünya zindanından,
Cennet bahçelerine bir davet,
Kulluk karşılığının verileceği yer.
Evet, mevt; idam / yok oluş,
Hiçlik, fena oluş / son buluş,
Sönüş ve ayrılık değil.
Ebedî / sonsuz asıl vatana
Bir sevkiyat.
Ahbabın toplanış yeri.
Berzahın visal kapısı.
Başta Habibullah,
Tüm sevdiklerimiz
Kabrin öbür tarafında;
Kalanlar da gidici.
Öyle ise,
Ölümden ürkme, kabirden korkma.
Kabre merdane bak.
Erkekçesine ölümün yüzüne gül;
Bak ne ister.
Sakın gafil olma!
Çünkü bu dünyadan çıkıp gitmek;
Bir çocuğun ana rahminden,
O nemli, karanlık yerden;
Geniş dünya sahasına
Çıkmasından,
Başka bir şey değil.