Meşk Meclisinde Biri Var

89

Değerli muallimimiz, şair ve sanatçı Uğur Elhan’a Sevgiyle

Musiki keyfini bana kim verdi? Bu melodilerin lezzetini ve kıymetini nasıl anladım acaba? Şöyle bir düşünüyorum da galiba önce aile ve mahalle, sonra mektep. 1950’lere çok öncelerine dönüyorum.

Dr. Alaattin Yavaşça Kilis’te komşumuzdu. Şarkıları çalınırdı radyoda. Hepimiz gururlanırdık. Babam, güftesi ve bestesi Alaattin Yavaşça’ya ait olan “Ümitsiz bir aşka düştüm ağlarım ben halime/ Gönlüm kırık, bağrım yanık hasretim ben yârime “yi duygulanarak söylerdi. Benim de hoşuma giderdi bu melodi. Hatta öğrenmiştim bile.

Bir başka komşumuz Filistin’de 16. Tümen 48. Alay’da asker iken esir düşerek(1918) İskenderiye Kuveysna Osmani Useray-ı Harbiye’de epeyi süre kalıp, sonra kaçarak kurtulan Ahmet Nuri Ulusoy ve ailesi müzisyendi. Ulu Camii’nin küçük kapısının girişinde sağda onlar oturur, karşısında da biz ikamet ederdik. Nuri Bey ve oğlu Nahit Bey Keman, anne Essüm Hanım ud çalardı. Bu evden her zaman müzik sesleri gelirdi. “İndim kuyu dibine Tango, Deniz dibi tekneli, Sultanın giydiği hareli kumaş, Çadır altı minare, Kapımın önünde gelip geçersin, Zeytin yaprağı yeşil” gibi bölgemizin eserlerini evimizden keyifle dinlerdik. Ahmet Nuri Ulusoy’un hakka yürüyüşünden sonra Öğretmen oğlu Nahit Bey de başkanı olduğu Sabah Pazarı’ndan Ulu Cami yolu girişindeki Kilis Türk Musikisi Derneğinde arkadaşlarıyla birlikte meşklerini vefat edene kadar sürdürdü.

Yılların Hatırlattıkları

Malatyalı Fahri Kayahan ve Abdullah Yüce’nin parçaları 1950’li yıllarda Zeki Müren gibi Kilis’te de modaydı; Viran Dağlar, Yanarım Ömrüme, Mahpushane Çeşmesi, Leylamı Sevdim Seveli hala benim bile aklımda kalanlar. Kilis’te Bağ bozumu üzüm keserken faal (emekçi) Ali öyle dokunaklı bam teline basardı ki bu parçaları söylerken, bitişik tarla komşularımız bile akşama davet ederlerdi.

Şam radyosunun Türkçe bölümü de dinleyici istekleri olarak Zeki Müren, Suzan Yakar Çelik, Safiye Ayla, Müzeyyen Senar’dan şarkılar çalardı. Radyo o yıllarda çok az evde olduğundan Eşref Kasteli Çarşısında bu istekler anons edildiğinde bir şenlik gibi karşılanırdı. Farkında olur muyduk bilmiyorum ama, çoğu şarkıya şartlanarak ezberlemiştik.

İlk, Orta ve kısmen lise sırasında Kilis’te düğün ve kutlamalarda da bölgenin şarkı, türkü ve oyunu vazgeçilmeyenlerdendi. Annem

“Bahçeleri gezelim, olmaz mı şekerim” diye bir şarkı dillendirirdi arkadaşlarıyla birlikte koro olarak. Kör Elif ve kocası Nessüm bölge şarkı ve türkülerinin birer arşivi gibiydiler. Hem çalar hem de söylerlerdi. Orta mektepte müzik hocamız Nezir Şener bestelerini mandoliniyle sınıfta çalarken aman ne hoşumuza giderdi.

Elmadağ’da Şan Sineması

Liseye İstanbul’a gelmiştim. Vefa’ya kaydoldum. Sonra Üniversite. Taksim Elmadağ’da Şan Sineması Pazar günleri saat 11.00’de konserler programlamıştı. Bir hafta türkü, diğer hafta Türk Sanat müziği konserleri icra edilirdi. Ahmet Sezgin, Recep Birgit, Nesrin Sipahi, Tülin Korman gibi ustaları bu vesileyle tanımıştım. Bütün radyo sanatçıları buraya gelirdi. Onları ayrıca tanımaktan keyif alırdık. Giriş ücreti 2.5 TL idi. Talebe bursları 250 TL olduğuna göre her öğrenci bu etkinliğe gidebilirdi. Nitekim İTÜ İnşaat Fakültesi öğrencisi arkadaşım Mehmet Candemir ile öyle yapıyorduk. Bugün acaba talebeler aldığı burs ile bir konsere gidebilir mi?

Dahası var, İstanbul Üniversitesi, Teknik Üniversitesi Türk Müziği Kursları, ayrıca İstanbul Belediyesi Konservatuvarı ve Üsküdar Türk Musikisi Derneği, MTTB, İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği birer lokomotifti. Hocaları Süheyla Altmışdört, Nedim Otyam, Arif Sami Toker, Yıldırım Gürses gibi ağır toplardı.

Promosyon yapan Tercüman Gazetesi Harbiye Spor Sergi Sarayı’nda tertiplediği gecelerde ise Alaattin Şensoy ve Hamiyet Yüceses vs gibi sanatçılara konserler verdirirdi.

Bir Fırtınalı Gecenin Keyfi

Bunları neden hatırladım?

Çünkü kısa adı Turing olan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nda Alp Aslan’ın verdiği Seyrantepe’de Yaz Akşamları konseri vesile oldu. O gün İstanbul’da sürekli fırtına ve yağış uyarısı yapıldı. Galeriler araçlarını yatak yorgan sarmalar gibi özel korumaya aldılar. Kapalı garajlar karaborsaya düştü. Sürekli kazanmaya alışmış sigorta şirketleri ve belediyeler eleştirilerden kurtulmak için “uyarı” üzerine uyarı yaptılar. Gerçekten konserin yapılacağı salı günü gök delinmiş gibiydi. Ama hayat devam ediyordu.

Turing, Alp Aslan’ın bu muhteşem konserini programladığı gibi hayata geçerdi. Başkan Bülent Katkak söz verip de gelmeyenlere serzenişte bulundu. Açık Hava Tiyatrosunda her yaz devam eden konserleri 5 bin kişi yağmurlu havada şemsiyeleri ile takip ederken davetlilerden bazılarının gerektiği gibi sanatçıya, sanata, Türk Sanat Müziğine söz ile katkı verdiği halde, gerçekte ise öyle olmadığını

iştirak etmeyerek gösterdiler. Yazıklar olsun. Bittabi buna en fazla da emeği fazla olan Bülent Katkak üzüldü.

Akşam Sefası Hiç Bitmesin

Sanatçı Alp Aslan konsere başlamadan önce bir hatırlatmada da bulundu “Bülent Katkak gibi 10 tane aydınımız olsa Türk Sanat müziğinin sırtı yere gelmez.” Çok doğru ve yerinde bir tespitti. Üstelik bu dönemde kamudaki yönetimlerin ve yöneticilerin de pek umursadığı ve böyle bir endişeleri falan da yoktu. Bülent Katkak ise gelişmeye çok duyarlı. Cumhurbaşkanlığı Türk Sanat Musikisi Devlet Konservatuvarı da Yıldız’daki mekanından edilince, onları yine Bülent Katkak Turing’te konuk ediyor, imkanlar ortaya çıkarıyor ve kaynaklar bulmaya çalışıyor.

Alp Aslan(Mengen 1974) İTÜ Türk musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümünden mezun. TRT’nin açtığı imtihanı da birincilikle kazanarak TRT Sanatçısı olmuş. Hepimiz TRT Müzik’te Cuma akşamları yayınlanan Akşam Sefasının tiryakileri olduk bu nedenle. İstanbul’da yaşayan sanatçı Alp Aslan bir çok özel ve resmi kuruluşlarda Türk Müziği hocalığı yapıyor, konserler veriyor.

Seyrantepe’te Yaz Akşamları konserinde Alp Aslan’a klasik kemençede Emre Erdal, kanunda Atila Akıntürk ve tanburda bir hanım sanatçı Pelin Değirmenci eşlik etti. Çok şık bir repertuvar hazırlanmıştı. Itrı, Hacı Arif Bey, Fehmi Tokay, Şükrü Şenozan, Saadettin Kaynak, Erol Sayan, Alaattin Yavaşça, Faize Ergin, Nikogos Aga, Halil Necipoğlu, Cinuçen Tanrıkorur, Neyzen Hakan Alvan, Ahmet Hatipoğlu ve Metin Alkanlı’nın bestelerini keyifle izledik. Bir konser ancak bu kadar muhteşem olur. Üstelik sabah ses tellerinden rahatsız olan Sanatçı Alp Aslan ilaçla ve dua ile ayakta durduğunu belirtti. Bülent Katkaklar ve Alp Aslanlar oldukça Türk Sanat Müziğimiz daha uzun yıllar yaşayacak.

Çanlar Niçin Çalınıyor, Sela Kimin için Veriliyor.

TRT’de en fazla reatingi bir zamanlar Türk Sanat müziği alırdı. En azını ise klasik hafif batı müziği. Orkestra şefi Hikmet Şimşek’in (1924-2001)her Pazar verdiği klasik batı müziği konserlerinin reatingi binde 3 falandı. TRT klasik batı müziği prodüktörlerinden biriyle sohbet ederken bu reatingi hatırlatmış, yenilikler getirmeleri gerektiğini söylemiştim de bana “Kanun öyle. Seyirciler izlemek ve TRT de yasa gereği her hafta en az bir saat yayınlamak durumunda” diyerek kolaycılığa kaçan bir cevap vermişti. Oysa film müzikleri buradan besleniyordu.

Bu defa çanlar bizim için de çalıyor. TRT 4 sürekli Türk Sanat Müziği verirken artık ismi de değiştirilerek TRT Müzik’te sadece belli zaman dilimlerinde bu sanatımıza kapı aralanıyor.

Alp Aslan ‘ı ekranda izlemek farklı, canlı daha farklı. Tut-i mucize guyem ne desem laf değil ile olmaz ilaç sine-i sad pareme’yi iddia ediyorum bu kadar güzel dinlememişsinizdir. Gözlerinden içti gönlüm neşveyi derken Alp Aslan, Bir rüzgardır gelip geçer sanmıştım’a vurgu yaptı. Geçmedi. Her biri ayrı lezzet içinde. Hele hele “İnceciktan bir kar yağar tozar elif elif diye” yok mu gel de elifi ve dik duruşlu kamil insanı bir araya getirme.

Türk Sanat Müziğinin Başbakanı

Öyle bir vefa gösterdi ki Alp Aslan “Ne bildim kıymetin, ne bildin kıymetim”i icra ederken ustası Alaattin Yavaşça’da sağlığı için dua etti, sonra salondan hakka yürüyen bütün müzisyenlere fatiha istedi. Bu ne örnek bir vefa. Açılır gonca gül yar, Kız sen geldin Çerkeşten, Ruhuma gecenin matemi doldu, Gönlüm özledikçe görürdüm hele, der demez bütün gönül tellerimiz titredi.

Alp Aslan’ın okuduğu hicaz sofyan ilahilere gelince salon onu yalnız bırakmadı. İştirak etti. Duygulandı. Alkıştan kırıldı. Alp Aslan, Ahmet Hatipoğlu’nu aratmayacak. Hani Uğur Işılak iktidarca milletvekili yapıldıydı ya, Alp Aslan Türk Sanat Müziğinin Başbakanı neden olmasın?