Kuşatma
altındaki Bizans’tan farkımız yok. Düşmek üzere olan
devletin aydınları, din adamları ve yöneticilerinin tartıştığı konu meleklerin
cinsiyeti yani erkek mi, dişi mi olduğu imiş.
Her
yönüyle, ekonomik buhran, dış politika, terör, salgın, eğitim vd sorunlarla
kuşatılmış, “beka problemi” olan ülkemizin gündemine bakınız.
104
EMEKLİ amiral bildiri yayınlayarak “darbe imasında” bulunmuş da “bunları
lanetlemeyenler hain sayılsın mı, sayılmasın mı” diye tartışıyoruz.
Akıl,
mantık bir tarafa bırakılmış koca koca insanlar, saraydan atılan işaret fişeği
ile aynı şablon cümlelerle, sözde yorumlar yapıyor.
Daha
düne kadar “Mavi Vatan” savunmasının mimarı gördüğümüz hatta bu kavramın
isim babası olmuş komutanlar “hain”, FETÖ ile mücadelenin sembol
isimleri “FETÖ’cü” oluvermiş.
“Askerin
emekli olanı da olmayanı da darbeci olabilir” diyene, “ne ile hangi silahla,
hangi silahlı birlikle? diye sormak bile mümkün değil.
“Türkiye
darbelerden çok çekti, amiral emekli de olsa Millete seslenen bildiri ‘darbe
iması’ barındırır” deniyor.
“İyi
de Türkiye tarihinde, hatta dünya tarihinde, denizcilerin yaptığı (bırakın
emekli olanı muvazzaf denizci komutanların yaptığı) bir tane darbe var mı?”
diye düşünmek abes, bu düşünceyi dile getirmek suç sayılıyor.
********************************
Meseleleri
Mesele Edin
Saçma
sapan gündemle oyalanırken, bizi kuşatan meseleler kuşatmayı iyice
daraltıyor.
Ekonomik
krize
teslim olmak üzereyiz. Ekonomistler “moratoryum” (devletin ödeme
süresi gelmiş borçlarını ödeyemeyeceğini duyurması) riskinden bahsediyor.
Salgın
kontrolden çıktı, günlük vaka sayısında dünya birincisi olduk. Koronavirüse
teslim olmak üzereyiz.
ABD,
Ege Denizi ve Trakya’dan, 80 bin askeri ile bizi kuşattı. Yunanistan
18 adamızı işgal etti. Suriye ve Irak’ta PKK terör örgütü ve Barzani’nin
garnizon devletleri, ABD ve Rusya gibi emperyalist devletlerle kuşatıldık.
ABD
Halkbank davası ve R.T. Erdoğan’ın malvarlığı soruşturması tehdidi ile
ümüğümüzü sıkmakta.
Bütün
bu meseleleri çözmek sorumluluğu altında olanların gündemine bakın lütfen.
9.
Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel’in unutulmaz sözlerinden
biridir: “Meseleleri mesele etmezseniz, mesele olmaktan çıkar.”
Bu
cümle Demirel’in kendine has üslubu ile meseleleri çözmek gibi bir kaygısı
olmayan ve meseleleri görmezden gelenlere ironik bir eleştiridir. Yani
öncelikle devleti yönetenlere “asıl meselelerin ne olduğunu görün”
tavsiyesidir.
Yoksa
içinde bulunduğunuz tünelde karşıdan gelen treni görmemeniz veya “tünelin
ucu göründü” sanmanız akıbetinizi değiştirmez.
********************************
İnsan
Gücümüzü Heba Etmeyin
Sorumluluk
mevkiinde olanlar, meleklerin cinsiyetinin ne olduğuna,
amirallerin bildirisinin mahiyetine ya bir an evvel karar verin veya böyle
saçma sapan tartışmalarla oyalanmayı bırakın.
Kafa
kafaya verin. Sadece kendi aklınızı değil, ortak aklı kullanın ve asıl
meseleleri çözün.
Bu
milletin yetişmiş kadrosu, devlet umuru görmüş, bilgili,
tecrübeli, vatansever insanlarının sayısı zannettiğiniz kadar çok değil.
Elinizde olan malzemeyi iyi değerlendirin.
Bir
milletin en değerli sermayesi insan gücüdür. Türkiye’nin insan gücünün en
seçkin zümrelerini cömertçe harcamayın.
Dertlerini
anlatamadıkları için sevmediğiniz yöntemleri kullanan insanları da dinleyin.
Muhtarları
ve esnafları dinlediğiniz gibi… Boğaziçi Üniversitesi
öğretim üyeleri ile öğrencilerini, emekli büyükelçileri ve emekli komutanları
da dinleyin.
Birilerini
aşağılamak, hakaret etmek, onlar gerçekten kıymetli insanlarsa,
değerlerini eksiltmez. İnsanlar kıymetli insanların değerlerini görmezden
gelenlerin değerini sorgular.
Birbirimize
hakaret ederek, aşağılayarak, suçlayarak sadece düşmanları sevindiririz.
Bu
ülkeye hizmet etmek istiyorsanız veya başarılı olup daha uzun süre iktidarda
kalmak istiyorsanız, ortak akıl ve milli birliği sağlayıcı bir davranış
modeli geliştirmek zorundasınız.
Mustafa
Kemal Atatürk’ün önce Türk Milleti ve sonra bütün meslek
sahipleri için övücü, cesaretlendirici, özgüven aşılayan, saygılı, moral ve
motivasyon yükleyen üslubunu benimseyin.
Kalıcı
olmak ve yıllar sonra da saygıyla anılmak istiyorsanız Atatürk’ü örnek alın.
“Yol
varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol!”