Malazgirt Zaferi’nin 936.Yıl Dönümü

133

Vatan olarak üzerinde yaşadığımız, dört bir yanı şehit kanıyla sulanmış bu toprakları bizlere emanet eden atalarımızın ağustos ayında zafersiz bir günü neredeyse yok gibidir.


26 Ağustos 1071 Malazgirt, 27Ağustos 1389 Kosova, 23 Ağustos 1514 Çaldıran Zaferi, 30 Ağustos 1922 Başkumandanlık Zaferi bunlardan bir kaçıdır.


Büyük Selçuklu Devleti Sultanı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diojen arasında Malazgirt Ovasında meydana gelen muharebe milli, dini, siyasi, askeri neticeleri ve Türk-İslam tarihinin en büyük zaferlerinden biri olması bakımından önemlidir.


Alparslan’ın bu savaştaki amacı Anadolu’nun kapılarının bir daha kapanmamak üzere açmaktı. Bu savaşta mağlup olurlarsa, yeniden Orta Asya içlerine çekileceklerdi.


26 Ağustos 1071 Cuma günü, Alparslan beyazlar içerinde sanki kefen giymişçesine askerlerine şu hitapta bulundu:


“Ey askerlerim ! işte atımın kuyruğunu bağladım. Bir er gibi savaşacağım. Eğer şehit olursam bu beyaz elbise kefenim olsun. O zaman ruhum göklere yükselecektir.”


Zafere inanmış bir komutan ancak bu kadar veciz konuşabilirdi.


O gün, Cuma namazından sonra başlayan muharebede Sultan Alparslan fevkalade bir savaş taktiği uyguladı. “Bozkır Çevirme Hareketiyle” Türk ordusu hilal şeklinde yayıldı. Türk süvarileri sağdan, soldan ok hücumuyla yoklamaya başladılar. Türk süvarileri hücumlarının boşa gittiğini anlayınca, geri çekilirmiş gibi yaparak geri döndüler. (Sahte Ric’at) Bunun üzerine Bizans ordusu Türkleri takibe başladı. Romen Diojen pusuya düştüğünü geç fark etti. Ama ordusu büyük bir bozguna uğramıştı.


Türk Milletinin yeni yurt edinmesini sağlayan, Malazgirt Zaferi’nden sonra, 15 yıl içinde Anadolu ele geçirildi. Bu zaferle Anadolu’nun tapusu Türklerin eline geçti. Bu bakımdan Malazgirt Zaferi Türk ve Dünya tarihinde bir dönüm noktası oldu.


Alparslan Türk çocuklarına, içinde gururla yaşanır ve uğrunda zevkle ölünür Anadolu’yu “Vatan” diye armağan ediyordu.1071’den sonra milletimiz yeni bir üslup ve medeniyeti, Avrupa’ya mertlikle vakarla tanıtacaktı.


Türk ve İslam tarihinin son 900 yıllık kaderini çizen insanlar, Alparslan ve Malazgirt’te savaşan o mübarek ordudur. Bu savaş sonrası tarihin gidişatı değişmiş, Türk tarihi, İslam tarihi olmuştur.


Asla ummadıkları Malazgirt bozgunu Hıristiyan Batı’yı öyle bir korkutmuştur ki; bu zaferden üç yıl sonra Papa 7. Gregoire Dünya Hıristiyanlarına “Türklere karşı silahlanın” çağrısını yapmıştı. Bin küsur yıl boyunca devam eden ve hala bitmeyen Haçlı Seferleri,


işte bu Anadolu’nun fethinin verdiği acılardandır.


Günümüzde ABD Başkanı George Bush’un Irak işgalinde bahsettiği Haçlı Seferi düşüncesi bu muharebenin Batı Dünyasındaki acılarının sonucudur.


Türk ve İslam Dünyası o mübarek Cuma sabahı, tekbirlerle hücuma kalkan Alparslan’a ve ardındaki şanlı ordusuna daima müteşekkirdir…