Makamlar, Adalet ve Kin!

108

Demek ki birileri 400 milletvekili çıkaramadığı için, bazı Makamlar ve bu ülkeyi yönetenler millete küsmüş, tepedekiler bu halka darılmış ve inisiyatif elden bırakılmış, ipin ucu kaçırılmış, çarşılar, sokaklar, yollar, dağlar ihanet şebekelerine terk edilmiş ki, beynimizi donduracak derecede fazla şehit veriyormuşuz!

Tepedekilerin anlayışına göre, bu gidişle AKP bu seçimde görünen o ki, 400 vekil alamazsa ocaklara misliyle fazla ateş düşmeye devam edecektir. ” 400 vekil çıkarsaydık böyle olmazdı ” sözünün sahibi, bizim köylü Rüstem Dayı değil, dikkat buyurun siyaset üstü olması gereken bir makamda oturan bir zat. Vatandaş mahkemelerde bile haksızlığa uğradığında, bu makam, ülkede yaşayan herkese Ömer’in adaletini dağıtması gereken bir makamdır. Şimdi demektir ki hükümet yanlısı olmayan bir vatandaşa bu makamlardan hayır yok demektir.

Yani 1 Kasım da bu adamlar 400 milletvekili çıkaramaz ise ülke kan gölüne mi dönecektir? Bu nasıl ruh halidir? Bu nasıl bir kin ve kindarlıktır… Böyle bir kafa yapısına sahip olan insanların, o makamlarda oturması ülkenin talihsizliği değil midir? Bu makamlar, camiler gibi, asker ocakları gibi siyaset üstü olan ve bizi birleştiren göz bebeğimiz gibi koruduğumuz makamlardır… Buralara siyaset sokmak, bu ülkeyi adaletsizliğe, eşitsizliğe, intihara sürüklemek demek değil de nedir?

Alemlerin Efendisi Peygamberimize Risalet gelmeden önce hırsızlar akıllı becerikli insan, kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler ise baş tacı edilen insanlardı. Yani hırsızlar özel akıllı insanlar, evlat katilleri gelenekleri sürdüren saygın insanlar olarak görülüyordu. Hatta Hz . Ömer o dönemle alakalı olarak, Müslüman olduktan sonra bu durumlar aklına geldikçe, sürekli gözyaşına boğulurken bu tablodan çok büyük üzüntü duyduğunu yeri geldikçe anlatırdı. Bu gün askerlerimizi katledenlerin o cahiliye dönemindeki evladını katledenlerden, bu suçlu asker katillerini açılım çözüm diye ödüllendirenlerden ne farkı vardır?

Yine bu kadar yolsuzluk, hırsızlık, soyma, çalma iddialarına karşı ”çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyen ilahiyat profesörü veya halkın veya tartıştıklarımızın kafa yapısı, mücadele edilmesi gereken yeni cahiliye dönemi zavallıları değil midirler? Yani özetle hırsızlar ve katiller özel muameleye maruz kalıyorsa, bu milletin bir kısmı bu adamları baş tacı yapıyorsalar, bu düzene yeni cahiliye düzeni demek gerekmez mi?

Zaten bu ülkede cahil sayısı oldukça fazla değil mi? Derince’de biraz tanıdığım vatandaşla, bir vesile ile yan yana geldik konuşuyoruz. Bu ülkeye, bunca şehide yazık oluyor dedim. Müsebbiplerinin, pkk ile anlaşanların, onlara zaman kazandırıp, yığınak yapmalarına sebep olanların, özerklik sözü verenlerin, askere, polise kurşun sıkanların Allah versin dedim.

Adam:

”-Yani şimdi siz bizimkileri ( Bu hükümeti) mi suçluyorsunuz ” dedi.

“Rica ederim, ben öyle bir şey demedim dedim, siz öyle anlamışsanız öyle olsun, dedim”. Aramızdaki ipler daha da kopunca, adama: “Biliyorum, kızınız belediyede, oğlunuz da torpille işe girmişler çalışıyorlar. Belkide başkalarının hak ettiği yerler oraları… Sizin gibi çıkarcılardan hak üzere sözler beklemek hatadır. Çıkar için, göbekten birilerine bağlı olduğunuz müddetçe, siz ve sizin gibiler ne vatan, ne millet, ne şehit, ne hak, ne adalet kelimelerinin anlamlarından çok uzaklarda duygusuzca, mantıksızca, akılsızca, inançsızca yaşamaya devam edeceksiniz” dedim. Bu adamın bakışlarındaki kini artık siz tahayyül ediniz!

Allah bu ülkeyi ve Milletimizi, İslam Âlemini Cehaletten Kurtarsın. Âmin.