Batı’nın ne ölçüde çifte standart içinde olduğunu gösteren ve Haçlı taassubunu belgeleyen bir haber geçenlerde basında yer almıştı. Aslında bu haber pek de yadırganacak bir haber de değildi. Daha önce Hollanda’da iki Türk asıllı milletvekili adayı hayali sözde Ermeni soykırımını kabul etmedikleri için seçimlerde listeden çıkarılmışlardı. Türkiyeli değil ama Türk olduklarını ispat eden milletvekili adaylarının haysiyetli ve gurur verici davranışları takdirle karşılanmıştı.
Bu defa geçenlerde Belçika’daki ilk türbanlı milletvekili olan Türk kökenli Mahinur Özdemir’in hayali ve ispat edilemeyen sözde Ermeni soykırımını tanımadığından başına gelmedik kalmadı. Sözde demokratik, fikir ve düşünce hürriyetine saygılı olması gereken Belçika’da önce partisinden ihraç edildi. Gerekçe de Hümanist Demokratik Merkez’in politikasıyla ters düşen bir tutum sergilemesi idi. Baskı gören ve tehdit edilen Türk asıllı Brüksel milletvekilinden parlamento üyeliği ve Belediye Bölgesel Meclisi Danışmanlığı görevlerinin de iadesi istendi. Halkın iradesi ile seçilmiş bir milletvekiline reva görülen bu çirkin ve düşündürücü muamele 2015 Belçikası hakkında bize bir fikir vermektedir.
Aslında anlaşılamayan nokta, sözde soykırımı haçlı taassubu ile tanıyan ülkelerin parlamentoları mahkeme midir, yoksa meclis midir? Belçika ve diğerlerini suçlamayalım. Bu örnekler çoğalmadan TBMM’de Batının bazı soykırımlarını tanıyıp onları caydıramazsanız Türkiye’yi bu tip saldırılardan kurtaramazsınız. Biz hala Hocalı Soykırımını TBMM’den geçiremedik. Bu Türk asıllı milletvekiline uygulanan soykırımı ihracı, Belçika’daki kuruluşlarımızca protesto edilmelidir. Tepki yeterli olmazsa bu tip örneklerin azalmasını bekleyemeyiz.
Bugün 7 Haziran 2015. Türkiye bir önemli Genel Seçime gidiyor. Bu seçim Türk Siyasi tarihinin önemli kilometre taşlarından birisi olacaktır. Adeta yol ayrımına getirilmiş bir ülkenin tercihi ortaya çıkacaktır. Ülke yararı açısından seçmenin demokrasiye sahip çıkmasını ve ülkeyi maceralara sürükleyecek bir sürece yol açmamasını dileriz. Bu genel seçimlerin Türk Milleti ve Türk Dünyası için hayırlara vesile olmasını Allah’tan niyaz ederiz.
Seçimlere katılmak ve oy vermek her şeyden evvel vatandaşlık görevidir. Bu sorumluluğu hissederek sandık başına gidilmeli ve muhakkak oy kullanılmalıdır. Oy kullanmayanın hiçbir söz hakkı olamaz. Seçime iştirak ne kadar artarsa, milli iradenin tecellisi o kadar anlamlı ve belirgin olur.
7 Haziran Genel Seçimleri Türk milletinin millet olma şuurunu ortaya çıkaracaktır. Genel seçimler Türk milletinin demokrasiyle imtihanı olacaktır. Demokratik parlamenter sistem dışı maceralar ülkeyi tahmin dahi edilemez badirelere götürebilir. Her şeyden evvel uzun bir geçmişi olan demokrasi tecrübesinin bulunduğu ülkemiz, bir deneme tahtası değildir. Demokrasinin değeri yeterli demokrasi tecrübesi olmayan ve demokratik zihniyetin bulunmadığı ülkelerin aydınlarına sorulmalıdır. Tam anlamıyla işleyen ve eksikleri tamamlanmış bir demokratik rejim her türlü otoriter ve totaliter denemelerin çok üstünde bir değer taşır. Hukuk devletinin korunmasından, fikir, düşünce ve basın hürriyetinden geriye gidilmeyeceğinden emin olmak isteriz. Ülkede artan siyasi gerginliklerin ve kamplaşmaların azaltılması bir bakıma siyasilerin elindedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Milli Mücadelenin kuruluş ve yapılış amacı ve temel ilkeleri etrafında birleşmek birlik ve beraberliğin teminatı olacaktır. Birlikte yaşama kültürünün sürdürülmesinde milli kimliksizlik; ne Türkiye’de, ne de herhangi bir ciddi ülkede kabul göremez. Demokrasi milli seviyede ortak mutabakatların geliştiği, milli sembollerin kabul gördüğü, milli kimlik ile etnik sıfatların birbirine rakip görülmediği bir rejimin adıdır. Demokrasinin değerini bilmek ve bu uğurda gereğini yapmak vatandaş olmanın vazgeçilemez bir sorumluluğudur.