Laiklik ve Biz – 2

77

 

Laik sistemlerde her vatandaş inanç, ibadet, düşünce ve ifade hürriyetine sahiptir.

İnancı ibadetten, düşünceyi ifadeden ayırırsanız,

Nasrettin hocanın leyleğin bacaklarının, gagasının ve kanatlarının bir kısmını kesip de  “İşte şimdi kuşa benzedin.” dediği gibi leyleği kuşa benzetmiş olursunuz.

İşte o zaman leylek leylek olamadığı gibi kuş da olamaz ne olur dersiniz?

Biraz düşünmeye değmez mi?

Laiklik kurumsal bir kavramdır.

Anayasal bir zorunluluktur.

İnsanların inançları vardır veya yoktur.

İstediği dine inanır veya hiçbir dine inanmayabilirler.

Dinli ya da dinsiz olmak en temel haklardan birisidir.

Laiklik bir inanç sistemi olmadığı için insanlar laik ya da anti laik olmak zorunda değillerdir.

İnançları ne olursa olsun her vatandaş,

Hukukun üstünlüğüne dayalı anayasal (laik) düzene uymak mecburiyetindedir.

Laiksen kurallara uyarsın değilsen uymazsın gibi bir serbestlik söz konusu da değildir.

Okullardaki kurallara tüm Milli Eğitim personeli,

Adliyedeki kurallara tüm yargı mensupları,

Emniyetteki kurallara tüm polis teşkilatı,

İşyerlerindeki kurallara tüm çalışanlar

Anayasal düzene tüm vatandaşlar uymak zorunda değil mi?

Burada laikle anti laik kavramı söz konusu olur mu?

Bu kurallar hazırlanırken akıl, bilim ve toplumun ihtiyaçları esas alınır.

Tüm dinlerden ve dini kurallardan yani helalden haramdan,

Sevaptan günahtan bağımsız hareket edilerek hazırlanır.

Yasalar genelgeler, hazırlanırken hiçbir dinin kuralları bağlayıcı olmaz.

Dini inançları ne olursa olsun devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan her kişi bu kurallara uymak zorundadır.

Mahkeme karar verirken insanların inançlarına göre değil de yürürlükteki kanunlara göre hareket eder.

Kurallar dinden bağımsız hazırlandığı için kararlarda dinden bağımsız olur.

Mahkemede insanlar içki içtiği için değil suç işlediği için ceza alırlar.

İnsanlar zaten bu kurallara uymak zorundadırlar.

Hiç kimsenin uymamak gibi bir lüksü olamaz.

Bundan dolayı laik misin değil misin gibi akıl ve mantık dışı bir soruda olamaz.

Müslümanlar dinin kurallarına uyarlar.

Yâda uymazlar.

Anayasal sistemde öyle bir serbestlik söz konusu değildir.

Bunun için insanlar laik ve anti laik gibi sınıflara tabi tutulamaz.

Düşüncelerinden dolayı suçlanamaz.

İnsanları böyle tasnif etmek çağdışı ve özürlü bir anlayıştır.

Aynı zamanda insanlık suçudur.

Laik sistemlerde her vatandaş inanç ibadet düşünce ve ifade hürriyetine sahiptir.

İnancı ibadetten, düşünceyi ifadeden ayırırsanız

Nasrettin hocanın leyleğin bacaklarının, gagasının ve kanatlarının bir kısmını kesip de

“İşte şimdi kuşa benzedin.” dediği gibi leyleği kuşa benzetmiş olursunuz.

İşte o zaman leylek leylek olamadığı gibi kuş da olamaz ne olur dersiniz?

Biraz düşünmeye değmez mi?

Laiklik din ve vicdan, düşünce ve ifade özgürlüğünün garantisidir.

Ve öyle de olmalıdır.

Yasak olan tek şey baskı ve şiddettir.

Laik sistemlerde ayin ve ibadetlere yasak yâ da sınırlama konulmaz.

Bilakis devlet vatandaşlarının ibadetlerini rahat ve huzurlu bir ortamda yapabilmeleri için gerekli her türlü önlemi alır ve kolaylığı sağlar.

Laikliği böyle anlar ve uygularsanız dinler ve dindarlarla hiçbir sıkıntınız olmaz.

Bu anlayış dinin kurallarına da ters düşmez.

Devamı edecek…