Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

66

(K.K.T.C)

Tam 34 yıl olmuş kuruluşunun ardında kalan zaman…

15 Kasım 1983’te Lefkoşa Sarayönü Meydanındaki o coşkulu kalabalıktan günümüze kimler kaldı? Rahmetli Sn. Dr. Küçük’ün, Rahmetli Sn Denktaş’ın Kıbrıs adasında vermiş oldukları o ömürlük mücadele sonrasında kuruluşunu ilan ettikleri K.K.T.C devletinin o günkü coşkusunu yaşayanlardan kimler hayatta?

Kıbrıs Türk’ünün adada varoluş mücadelesini anlatan tarih sayfaları çoktan tozlandı mı?

O destansı mücadeleyi anlatan kitaplar raflarda unutuldu mu yoksa?

Zaman acımasız, zaman beklemiyor; her geçen gün yeni bir yaşama, olaya gebe…

Ama hala Kıbrıs Milli Davamız çözüm bekliyor yarım asırdan fazla bir zaman geçmiş neredeyse!

Yıllar yılları kovaladıkça artık ‘milli davaların’ adı bile bir başka olmuş!

Kimileri o günler tarihin derinliklerinde kaldı! Artık yeni şeyler söylemenin, yapmanın zamanıdır diyorlar…

Kimileri bu konu çok uzadı artık Kıbrıs’ta çözüm olmalı manşetini atıyorlar!

Kimileri için mevcut durum onlara istikbal! Çünkü ancak bu durum böyle devam ederse var olacaklarını, onlarda biliyorlar!

Ya gerçekler?

Adada ki yaşam!

Halkın tercihi!

Geçim derdi!

Evlatların geleceği!

Sorular, sorular…

Zaman geçmiyor ki, siyaset yenilenmesin; gün geçmiyor ki, yepyeni siyasetçiler türemesin…

Artık zamanı gelmedi mi?

Kıbrıs’la ilgili son nokta neden konulmasın?

Yıllar önce olduğu gibi, son sözü söyleyen neden benim ülkem olmasın?

Hiç şüphesiz Türk Milleti, Kıbrıs Türk Halkı ata yadigârı o gazi vatan topraklarının bedelini kanıyla canıyla ödedi.

İşte bu bedel, bu temel üzerine kurulu, adanın kuzeyinde yaşayan ‘Özgür’ ve ‘Egemen’ yapısıyla bir devlet var.

Bu devlette;

Etle tırnak misali, aynı gövdenin ayrılmaz parçalarının oluşturduğu; can bağımız, kan bağımız olan kardeşlerimiz yaşıyor.

Günü geldiğinde turizm cennetimiz diyerek koşarak, uçarak gittiğimiz…

Eşsiz doğasıyla kucaklaştığımız,

Vatan parçamızdır, diye gururlandığımız,

Kimi zaman acımasızca eleştirebildiğimiz bir vatan…

Sadece Türkiye Cumhuriyeti Devleti tanımış olsa dahi, her türlü kurumuyla dimdik ayakta.

Adı: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti

Çoğu kez resmi ağızların dahi söylemekten çekindikleri,

Yazılı, görsel basının ‘Kuzey Kıbrıs’ dedikleri;

Halk ağızda değişmeyen adıyla bellenen bir ‘Yavru Vatan’…

Kıbrıs adasında çok şey değişti!

Yıllar, yıllara şekil verdi…

Ama değişmeyen tek bir şey var!

O da adada yaşayan Kıbrıs Türk’ünün kaderi…

Türkiye dışında tanınmayan bir devletin, tanınmayan kimliğini taşıyan bir halk!

Ve bu halkın yaşam hakkına hala ambargo koyan adanın yarı buçuğu Rum tarafı…

Hiç düşündünüz mü?

Dünyanın neredeyse pek çok bölgesini ama en çok da Ortadoğu’yu parçalayanlar!

Bu ada parçasında dili, dini, tarihsel özellikleri, örf ve adetleriyle, yaşam biçimiyle birbiriyle tamamen farklı iki halkı neden birleştirmek isterler?

Bu güzel ada parçasında binlerce kilometre uzakta hak iddia edenler, Türkiye’nin, K.K.T.C devletinin adadaki tarihsel hak ve hukukunu neden görmezden gelirler?

Amaçları hiç değişmedi tektir, değişmeyecektir!

Hedefleri aynıdır;

Türkiye’nin adada üzerindeki yasal haklarından kurtulmaktır,

Mehmetçiği adadan çıkartmaktır,

Günü geldiğinde Kıbrıs adasını elimizden çeke çeke almaktır.

Evet,

Her geçen gün yeni bir yaşama, olaya gebe…

Aradan geçen bunca zamana,

Yaşanan olaylara,

Müzakere masalarında bırakılanlara,

Rum tarafının uzlaşmaz tavrına bakıldığında:

Kıbrıs’ta kurulan bu son Türk Devletinin,

Uluslararası camiada tanınması/tanıtılması zamanı gelmedi mi artık?

Zaman acımasız, zaman beklemiyor!

Ama K.K.T.C’de yaşayan canlarımızda;

O vatan parçamızda;

Geleceklerini güven içinde yaşayacakları bir sonuç bekliyor…

 

 

 

 

Önceki İçerikÇılgın Bir Mucit – Elon Musk
Sonraki İçerikEğitim Sistemimiz
Avatar photo
1967 yılında Teğmen rütbesiyle T.S.K da göreve başladığı zaman, Kıbrıs olayları adada tüm hızıyla devam ediyor, Yunanistan’ın da desteğini alan Rum’lar; adada yaşayan Kıbrıs Türk’üne her türlü mezalimi yapıyor, gerçekleştirdikleri toplu katliamlar, uyguladıkları ekonomik ambargolarla Kıbrıs Türk Halkını adadan göçe zorluyorlardı… O dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin 1960 yılında imzalamış olduğu, BM’ler tarafından da onaylanmış garantörlük anlaşması gereğince, ada da bulunan ‘Şanlı Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayında’ görev almak için defalarca dilekçe veren Teğmen Çilingir; 1974 yılının 20 Temmuz Cumartesi sabahı kendisini Kıbrıs’ta savaşın içinde buldu. Bölük komutanı olarak Kıbrıs Savaşlarının her iki safhasında da bu görevini başarıyla sürdürdü, ‘Gazi‘ unvanı ile onurlandırılarak Türkiye’ye döndü. 1974–1975, 1985–1987 yıllarında Kıbrıs’ta görevli olduğu yıllardan sonra da, adada yaşanan olayları yakinen takip eden Çilingir; 2004-2011 yılları arasında Kıbrıs Türk Kültür Derneğinin İstanbul Şubesi yönetim kurulunda da görev yaptı. Bu uzun süreçte ’mili davamız’ olarak bilinen Kıbrıs konusuna sahip çıkarak, Kıbrıs Türk Halkının kazanılmış tarihsel ve hukuksal haklarını savunmak adına değişik platformlarda görev aldı. Sempozyumlara, panellere, televizyon programlarına konuşmacı olarak katıldı, makaleler yayınladı. Yakinen takip ettiği Kıbrıs konusu başta olmak üzere, ülke meseleleriyle ilgili güncel yazılarına, konferanslarına devam etmektedir. T.S.K.’dan 1990 yılında, kendi isteği ile emekli olduktan sonra; Kıbrıs konusuyla ilgili kaleme almış olduğu; ’’Özgürlük Nefesi (K.K.T.C Cumhurbaşkanlığı yayını 1995)’’, ‘’Girne’den Doğan Güneş (1997)‘’, ‘’Unutanlar Unutturulanlar ya da Hatırlayamadıklarımız (2004)’’, ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka (2006)’’, ‘’Andımız Olsun ki Bu Topraklar Bizim (2007)‘’,’’Tarihten Gelen Çığlık (2010)’’, Kıbrıs ‘’Yes Be Annem’’ 2002-2016 (Eylül-2016) isimli kitaplarıyla; Ülkemizin son 65 yılında öne çıkan, yaşanmış önemli olayları anlatan: ‘’10’ların İzleriyle Türkiye (2014)’’,’’Kırılmadık Ne Kaldı?-Zaman Asla Kaybolmaz (2015)’’, ‘’Önce Vatan (Eylül 2017) isimli kitapları da bulunmaktadır… Sivil iş hayatına ‘Türkiye Sigorta Sektöründe’’başlayan Atilla Çilingir Koç YKS bünyesinde uzun yıllar görev yaptıktan sonra, halen dünyanın 18 ülkesinde hizmet veren, sağlık bilişim şirketlerinden birisi olarak ülkemizde de faaliyet gösteren; ‘’CompuGroup Medical Bilgi Sistemleri A.Ş’’ bünyesinde, görevine devam etmektedir. Pek çok üniversitenin ‘Bankacılık-Sigortacılık Fakültelerinde, Yüksek Okullarında, vermiş olduğu seminerler, konferanslar ile sektöre bu yönde de hizmet vermeye devam eden Çilingir’in: Sigorta sektöründe 27 yıldan beri vermiş olduğu hizmetlerini anlatan; ‘’Sigortalı Hayatın Gerçekleri’’ (2012) isimli bir kitabı daha bulunmaktadır. Atilla Çilingir; bugüne değin kitaplarından elde etmiş olduğu telif gelirleriyle; Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında: 2010 yılında ‘K.K.T.C Lefkoşa Şehit Aileleri ve Malul Gazileri Derneğine’ ‘Tarihten Gelen Çığlık’ isimli kitabının telif gelirini bağışlamış, 19 Şubat 2012’de Van’da yaşanan büyük depremden sonra Van’ın Muradiye İlçesi Akbulak Köyü İ.M.K.B. (İstanbul Menkul Kıymetler Borsası) Yatılı Bölge İlk Öğretim Okulunda içinde 20 adet bilgisayarı bulunan ve kendi adını taşıyan bir BT (bilgi teknolojisi) sınıfı açmış. 02 Haziran 2017 tarihinde de Samsun’un Tekkeköy ilçesi Büyüklü İlköğretim okulunda da adını taşıyan, içinde 2500 kitabı, 2 adet bilgisayarı bulunan bir kütüphanenin açılışını sağlamıştır.