Kuru Bir Masal

59

     “Kurbağayı kaynar suya attığınızda birden sıçrar, kendini kurtarır. Ilık suya attığınızda ise hafif rahatlar. Suyun ısısı usul usul arttırılırken rahatını bozmaz. Tehlikeyi anladığı an, artık hareket etme gücünü yitirmiştir.” (Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 11. 01. 2005)

X

     Sonra da AB (Avrupa Devletleri’n)den çok AB’ci olduğumuzun; bende uyandırdıklarını; nazım yoluyla bir nebzecik de olsa; yarım yamalak, kırık dökük mısralarımla, anlayana sivrisinek saz kabîlinden dile getirmek istiyorum:

 

     AB’ye girmek için yavaştan be kuzum

     Nemiz varsa peşkeş çekiyoruz huysuzum

 

     AB için ey millet nedir bu telaş üstüne telaş

     Karşılıksız olarak kalmadı vermediğimiz uğraş

 

     Tam girdik sanırken olacakları düşlüyorum

     Hiç mi iz’an yok kuzum güneşte üşüyorum

 

     Adamlar şimdiden gölgemizden bile ürküyor

     Binbir engeli bugünden önümüze döküyor

 

     Bu nasıl bir içinden çıkılmaz kara sevda

     Ki karşılıksız yok oluyoruz bu uğurda

 

     Kalmadı söz edilmedik ne Kıbrıs ne Ege ne de Gap

     Hadi sen de batan geminin malları bunlar durma kap

 

     Elbette çok mes’elemiz var hem de yığınla

     Arasan bulursun gerçek şifayı dağında

 

     Cazipse de tehlike var AB’nin binbir tuzaklı ağında

     İstersen bulunur aradığın kendi taşında toprağında

 

     Dört bir yandan yabancı gözler dikilmiş üstümüze

     Sahip çıkmak için dirimize değil postumuza

 

     Ne yüzle bakarız yarın o yüksek ecdadın yüzüne

     Demezler mi düşmediniz yolumuzun niçin düzüne

 

     Sarılın yaşamak istiyorsanız kendi millî özünüze

     Bulaşmasın sakın Batı çirkefi yüzünüze gözünüze

                                            X

     AB bir kara sevda

     Şeyda bülbülüm şeyda

 

     Gün olur kırılır bu AB dalı

     Geriye kalır kuru bir masalı

Önceki İçerikSavaş Üzerine.
Sonraki İçerikKalbi Ağrıtan Devir
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.