Küresel Zincirlerden Kurtulmadıkça Ne Barış Olur Ne De İnsanca Bir Yaşam…

105

Bugün, ülkemizdeki en büyük sorun, “bizim istemimiz dışında yaşanan” bir kardeş kavgasıdır.

Evet; dünden bugüne, siyasal iktidarların hoyrat ve insaf dışı yönetim yanlışlarının bu sorunun oluşumunda büyük rolü vardır.

Ama; bu hoyratlığı yaşayan sadece “Kürt” kökenli yurttaşlarımız mıdır?

Asıl sorun; insaf ve insanlık dışı küresel sömürü düzeni ve içimizdeki işbirlikçiler değil mi?

Onların etnik köken, din, mezhep sorunu yoktur! Onlar, “Çok Uluslu Tekeller” ve her ülkede olduğu gibi ülkemizde de “çıkar ilişkisi” kurdukları ekonomik ve siyasal erk sahipleridir.

Küresel düzen, “güçlü Ulus Devlet” istemiyor! Küçük küçük devletçikler ve kendilerine hizmetkar olacak yerel yöneticiler istiyor!

Tıpkı Irak’ta, tıpkı Afganistan’da,tıpkı Mısır’da, Libya’da olduğu gibi!..

Bölünmüş Ortadoğu ve “Bölünmüş Türkiye” haritaları yaklaşık 100 yıl önce yapıldı!

Bu haritaları NATO Karargahlarında görüp isyan eden; emperyalizm komşumuz Irak’a saldırırken “işbirlikçilik belgesi olan 1 Mart Tezkeresine” kavuk sallamayan; Süleymaniye’de Türkmen tapularına sahip çıkan Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, düzmece belgeler ve kurgulanmış gizli tanıklarla suçlanıp, esir alındı!

Bu ülkenin “gerçek aydınları” aynı yol ve yöntemlerle tutsak edildi.

“Emperyalizm işbirlikçisi sözde aydınlar” siyaset sahnesinde rol kestiler! Türkiye’yi ABD ve İsrail’in çıkarları uğruna “Füze Kalkanları” ve “Patriotlar” ve “yabancı askerlerle” işgal ettiler.

Irak’ın Müslüman halkını İncirlik’ten kalkan savaş uçakları ile bombaladılar. İnancı “siyasal silah” gibi kullananların gıkı bile çıkmadı!

Aksine; “Biz katılmazsak daha fazla ABD askeri ölür” (1) “Kuzey cephesi ile Saddam’ı böleriz” (2) “ABD çocuklarını barışa feda etti” (3) dediler!

Aklı başında hiçbir insan “kan dökülsün, kavga sürsün” istemez. Ama, “BARIŞ” adı altında “Küresel düzenin çıkarlarına hizmet” ediliyorsa, bu sahte barışa inanmaya da mecbur değiliz!

Barış olursa;

PKK yöneticilerinin dile getirdiği gibi “APO Özgür mü kalacak?”  Güneydoğuda önce “yerel özerklik” sonrası “Allah kerim” mi diyeceğiz!?

Anayasa nasıl değişecek? Başkanlık sistemi mi gelecek?

Sınır dışına çıkacak PKK, artık Suriye’de mi görev yapacak!?

Ülkemizde konuşlanan “Füze Rampası” ve “Patriot Füzeler” kimin için?

Dünyanın saldırgan ve şımarık devleti “İsrail” neden şimdi “özür diyor?”

Bu soruları sizler de düşünmüyor musunuz?

Daha da ötesi;

Artık ülkemizde İnsan Hakları ihlalleri olmayacak mı?

Yani;

  • – Sendikal hak ve özgürlüklere kavuşacak mıyız?
  • – İşsizlik ortadan kalkacak mı?
  • – Emekliler insanca yaşayabilecek maaşa kavuşacak mı?
  • – Sağlık ve eğitim “ticari meta” olmaktan kurtulacak mı?
  • – Polis tüm yurttaşlara “eşit” davranacak mı?
  • – Üretici köylü refaha kavuşacak mı?
  • – Çevre tahribatına son verilecek mi?

 

“İnsan, düşünen bir varlıktır”

Düşününce bu sorular geliyor aklıma.

Çok mu fazla soruyorum?

Ne dersiniz?

  • (1) Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış : 27.12.2002
  • (2) Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış : 22.1.2003
  • (3) Dışişleri Bakanı Abdullah Gül : 16.5.2006