“Küresel Düzene Boyun Eğmeyen Bir Türkiye” İstiyoruz…

80

Türkiye Cumhuriyeti, bu ülkede yaşayan her bireyin “ÖZGÜR İNSAN”  kimliği taşıdığı, temel “İNSAN HAKLARI”na saygının egemen olduğu, bu ülkede yaşayan insanların etnik köken ve inanç ayrımı olmaksızın eşit ve insanca yaşayabildiği, ülkenin iç ve dış siyasetine hiçbir dış gücün müdahil olamadığı“Tam Bağımsız Türkiye” niteliği taşımalıdır.

Mustafa Kemal’in idealleri de bunlardır.

Bireyin “özgür” olabilmesi için; “nitelikli insan” olabilmesi gerek. Bu da, “nitelikli bir eğitim ve çağdaş bir kültür” ile mümkündür. İnsanların mesleksiz, işsiz ve birilerinin himmetine muhtaç olduğu bir ülkede ne demokrasi yaşar ne de insan özgür insan olabilir.

İnsan, düşüncesi, inancı, yaşamsal ve kültürel özgürlüğü ile insandır. Ötesi, köleliktir!

İnsanca yaşanabilen bir ülke; “Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti” niteliğini taşımalıdır.

Bugün ülkemiz, bu temel niteliklerden yoksundur!

“İleri Demokrasi” “tek adam egemenliği” olarak algılanmakta, o tek adam hayatın her alanına tek başına müdahil olabilmektedir!

Laiklik, “dinsizlik” değil, “farklı inançların özgürce yaşanabildiği” bir devlet düzeni demektir.

Hukuk Devleti; “siyasal iktidarın yargısal denetimi” varsa ve siyasal iktidar Yargı’ya müdahil değilse vardır.

Sosyal Devlet ise; “eğitimde, sağlıkta, sosyal güvenlikte, barınmada, iş sahibi olmada devlet güvencesi” sağlanabiliyorsa vardır.

Bir “ULUS DEVLET” için; “ulusal güvenlik ve bağımsızlık” temel koşullardır.

Oysa bugün ülkemiz, küresel egemenlerin çıkarlarına göre dış siyasetini belirleyen bir ülke konumundadır. Üstelik, küresel çıkarlar bu ülkenin bölünüp parçalanmasını dayatmaktadır!

Mustafa Kemal’in; “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi ayaklar altındadır!

Küresel çıkarlara hizmet eden ABD üsleri, Kürecik Füze Kalkanı ve Suriye sınırını koruma gerekçesiyle konuşlandırılmak istenen “Patriot Füzeleri” ve NATO’ya bağlanan güvenlik siyaset, bu ülkenin geleceğini tehdit etmektedir.

Anayasa değişikliği, “ana dilde savunma hakkı” , “Büyükşehir Yasaları”, 2003’te çıkarılan “İkiz Yasalar” ve sınır güvenliği için “Özel Ordu” oluşturulması, ülkemiz için çok yönlü tehditler oluşturmaktadır.

Ülkemizin ve bu ülkede yaşayan tün yurttaşlarımızın geleceği için ulus olarak uyanmanın ve uyuyanları uyandırmanın tam zamanıdır.

Atatürkçü Düşünce Dernekleri ve bu temel değerleri taşıyan tüm kurum ve kuruluşların ortak ulusal görevi bu olmalıdır.

Bugünkü toplantımız, ADD Kocaeli Şubesi için bir “yol haritası” belirlemeyi amaçlamaktadır. İnanıyoruz ki, “ortak aklı” oluşturmanın da bir vesilesi olacak bu toplantıdan çıkacak sonuçlar, aynı kaygı ve idealleri taşıyan tüm kurumlar için de bir ışık olacaktır.

Bu toplantımıza katkı veren tüm kardeş kurumlara teşekkür ve saygılarımızla.