Kurban ve Kurban Bayramı

67

Cenab-ı Hakk’a sayısız şükürler olsun ki, bu sene de dini bayramlarımızdan olan Kurban Bayramını idrak etmenin arefesinde bulunuyoruz. Bu bayram, adını kurban ibadetinden almıştır. Bilindiği gibi kurban, bayram günlerinde Allah’ın hoşnutluğunu ve rızasını kazanmak için kesilen ve kurban olma özelliklerine sahip olan hayvanın adıdır.

Kurban, insanı Allah’a, O’nun rahmetine ve sevgisine yakınlaştıran anlamına gelmektedir. Dini tabiri ile de kurban, hali vakti yerinde olan bir müslümanın belirli hayvanları, ibadet niyeti ile belli günlerde usulüne göre kesmesi veya kestirmesi demektir.

Kevser suresinin 2. ayetinde, kendisine pek çok hayır lütfedilmiş olan Hz. Peygamberin bu nimetlerin şükrünü eda etmek üzere sadece Allah’a yönelerek namaz kılması ve O’nun rızası için değerli mallarından kurban kesmesi emredilmiştir. Bu suretle putlar için kurban kesen müşriklerin çok tanrılı inancını silip, tevhit inancının yerleştirmesi ve kesilen kurbanlar sayesinde sosyal yardımlaşmanın sağlanması amaçlanmıştır.

Kurban ibadeti hemen her peygamberin ümmetinde olagelmiştir. Nitekim Cenab-ı Hak Kur’an-ı Kerim’de: “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanların üzerlerine Allah’ın ismini anarak kurban kesmeyi meşru kıldık” (Hac Suresi: 34) buyurmuştur. Peygamberimiz (S.A.V.) de bir hadis-i şerifinde: “Kurban kesiniz. Çünkü O, babanız İbrahim (Peygamber)’in sünnetidir” buyurmaktadır.

Yüce Dinimiz İslam’da ise kurban, hicretin 2. yılında emredilmiştir. Dinimizin mali ibadetleri arasında yer alan kurban herkese değil, hali vakti yerinde olan Müslümanlara bir borçtur. Nitekim Sevgili peygamberimiz (S.A.V): “Bir kimse mali genişlik ve imkânlar içinde olup da bayramda kurban kesmezse namazgâhımıza yaklaşmasın (yani aramıza karışmasın)” buyurarak kurban için malî gücün şart olduğunu bildirmişlerdir. Aynı zamanda ümmetine gerekli ikazını da yapmış ve kurban ibadetinin önemini ifade etmiştir

Kurbanın vacip olması için gerekli olan zenginlik, sadaka-ı fıtırı vacip kılan zenginliktir. Yani fıtır sadakası kendisine borç olan kimseye kurban da borçtur, yani vaciptir.

Kurban kesme günleri Hanefi Mezhebine göre Kurban Bayramının 1, 2 ve 3. günleridir. Şafiilere göre ise mazeretleri gereği olarak bayramın 4.günü ikindi namazına kadar da kesilebilir. Ancak kurbanlar bayram namazından önce kesilmez. Çünkü peygamber Efendimiz (S.A.V): “Hiçbiriniz bayram namazı kılınmadıkça kurbanını kesmesin” buyurmuştur.

Hayvanlardan sadece koyun ve keçi ile sığır ve deve kurban edilebilir. Mandalar da sığır cinsinden sayılır. Bunlardan sığırın iki, devenin beş,  koyun ve keçinin ise bir yaşını doldurmuş olmaları lazımdır. Ancak koyunlar 7-8 aylık olduğu halde bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olursa yine kurban edilebilir.

Horoz, tavuk, kaz, hindi gibi kümes hayvanlarından kurban olmaz. Kurban almaya gücü yetmediği için bunlardan kurban kesmeye özenmek dinimizce caiz görülmemiştir.

Kurbanlık hayvanlardan koyun ve keçiyi ancak bir kişi kurban edebilirken, sığır ve deve birden yedi kişiye kadar ortak kesilebilir. Dinimizdeki bütün ibadetlerde olduğu gibi, kurban ibadetinde de niyet çok önemlidir. Kur’an-ı Kerim’de kurbanla ilgili bir ayeti kerimede: “Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşacaktır. Allah’a ulaşacak olan ancak sizin, onun için yaptığınız gösterişten uzak amel ve ibadettir“(Hac Suresi:37)  buyurularak ibadette samimiyetin ve halis niyetin önemi vurgulanmıştır. Bu nedenle, ortaklaşa kurban kesecek olanlar birbirlerini iyi tanımalıdırlar. Ortakların hepsi Allah rızasını umarak kurbana ortak olmalıdırlar. İçlerinden biri sadece et düşüncesi ile veya gösteriş olsun diye kurbana katılırsa bu, diğerlerinin kurbanlarını da ifsat eder.

Kurbanlık hayvan kusurlu ve ayıplı olmamalıdır. İki gözü veya bir gözü kör olan, dişlerinin çoğu düşmüş veya kulakları kesilmiş olan, boynuzlarının biri veya ikisi kökünden kırılmış bulunan, kulağının veya kuyruğunun yarısından fazlası veya memelerinin başları kopmuş bulunan, kesilecek yere ayağını basarak gidemeyecek derecede hasta ve topal olan, doğuştan kulağı olmayan hayvanlar kurban olmaz. Kurban kesecek olan kimse satın alacağı hayvanda bu kusurların bulunup bulunmadığına dikkat etmelidir. Hayvanı aldıktan sonra bu kusurlardan birisi meydana gelecek olursa yerine başkasını satın alması lazım gelir.

Kurbanlık hayvan incitilmeden kesilecek yere götürülmeli ve kıbleye karşı yatırılmalıdır. İyice bilenmiş bir bıçakla ” Bismillahi Allahü Ekber ” diyerek kesilmelidir. Kesebiliyorsa bizzat kendisi kesmeli, elinden gelmiyorsa ehil olan birine kestirmelidir. Kendisi de mümkünse kurbanı kesilirken yanında hazır bulunmalıdır. Peygamber Efendimiz (S.A.V) kızı Hz.Fatıma (R.Anha)’ya hitaben: “Ey Fatıma! Kurbanın kesilirken orada hazır bulun. Çünkü onun yere düşen ilk damla kanı ile Allah senin geçmiş günahlarını bağışlar” buyurmuştur.

Kesilen kurbanın eti üçe bölünür, biri kurban kesemeyen fakirlere sadaka olarak verilir. Bir bölümü de akraba ve komşulara ikram edilir. Birisi de aile efradı için alıkonur. Böylece gönüller hoş tutulur. Dualar alınır. Kurbanların etlerini bu şekilde taksim etmek müstehaptır. Ancak hali vakti çok iyi olmayan ve çoluk çocuğu kalabalık olanlar kurban etlerini dağıtmayabilirler. Kurban etinin tamamının dini ve hayri hizmetler veren kurumlar ile ihtiyaç sahiplerine verilmesinde hiçbir sakınca yoktur.

Kurban kesebilen mü’minler halisane niyetlerinin karşılığında bir taraftan Allah’a yaklaşırken, diğer taraftan kestikleri kurbanların etlerinden mü’min kardeşlerine ikram ve hediye ederek toplumda paylaşma, yardımlaşma ve dayanışma gibi İslâmî ve insanî duyguların ve uygulamaların gelişmesine katkıda bulunurlar.

Kurban Bayramında kurban kesmenin dışındaki görevlerimizi de şöyle özetlemek mümkündür:

1- Teşrik Tekbirleri almak. Arefe günü sabah namazından sonra başlar ve bayramın 4. Günü ikindi namazı sonuna kadar devam eder.

2- Bayram namazı kılmak, okunan hutbeyi dinlemek.

3-Akraba ve komşuları ziyaret edip, tebrikleşmek; başta öksüz ve yetimler olmak üzere çocukları sevindirmek.

Bayram gecesini ibadetle geçirmek, sabah erken kalkmak, gusletmek, güzel elbiseler giyinip hoş kokular sürünmek, güler yüzlü davranıp karşılaştığı kimselerle selamlaşmak bayramlara mahsus güzel davranışlar arasında sayılmıştır. Ayrıca küsler barıştırılıp, bunların aralarının düzeltilmesi için gayret gösterilmelidir. Çünkü bayramlar, müslümanları birbirine yaklaştıran, dargınlıkları ortadan kaldırarak birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını kuvvetlendiren müstesna günlerdir.

Bu duygularla Aziz Müslüman kardeşlerimin Kurban Bayramını tebrik ediyor, ülkemiz, milletimiz ve İslam Alemi için hayırlara vesile olmasını Yüce Mevla’dan niyaz ediyor, saygı ve sevgilerimi arz ediyorum.