‘Kuraklığın Sebebi; Tabiatın, İnsan Eliyle Tahrip Edilmesidir.’

110

 

Oğuz Çetinoğlu: Büyük bir kuraklık tehlikesiyle karşı karşıya olduğumuz söyleniyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Dr. İbrahim Ortaş: Türkiye bugüne kadar hiç karşılaşmadığımız şekilde kurak bir dönem geçirmektedir. Yağışın beklenen normal seyrinde ilerlememesi sonucu son baharda ekilen buğday tohumları ya çimlenmedi veya çimlenenlerde toprak neminin yetersiz olması sebebiyle kurudu. Ocak ayının ortası halen Konya ovası, Güneydoğuda geniş miktarda çimlenmemiş buğday ekili alanların olması, var olanların da yetersiz büyümemesi sebebiyle bu yıl buğday veriminde ciddi düşüşler yaşanacaktır. Ayrıca diğer bitkilerde de gerek yetersiz toprak nemi ve gerekse sulama suyunun yetersiz olacağı öngörüsü ile ciddi bir verim düşüşüne sebep olacaktır.

Çetinoğlu: Karşılaşacağımız olumsuzluklar neler olabilir?

Prof. Ortaş: Su, yalnız bitkilerde değil, hayvancılık, balıkçılık gibi alanlarda da gerekli. Hepsi temiz su tüketimine dayalı geliştiği için o alanlarda da verim ve kalite düşüşleri yaşanacaktır. Bu da gıdaların fiyatlarının ciddi biçimde artacağını gösteriyor.

Çetinoğlu: Yağışlar neden azaldı?

Prof. Ortaş: İklim bilimcisi değilim ancak toprak bilimcisi olarak iklim değişimlerinin önemli sebeplerinden biri, toprak yönetimine bağlı geliştiği için konuya sürdürülebilir tarım ve karbon yönetimi ekseninde bakabiliriz.

Son yıllarda çoğumuzun ilgisini çeken sıra dışı şiddetli yağış, fırtına ve diğer atmosferik etkilerin sayısının artığı görülüyor. 2013 yılının Kasım ayında Suudi Arabistan’da aşırı yağış yüzünden şehir içindeki tünel ve alt geçitleri sular altında kalınca trafik durdu. Çok sayıda ölü olduğu belirtildi. Birçok evin alt katlarını su bastı. İtalya’nın Sardunya Adası’nı vuran ‘Kleopatra’ kasırgasından dolayı en az 16 kişi öldü. Bölgede nehir yataklarındaki yapılaşma ayrıca çok sayıda ev işyeri ve arabanın da zarar görmesine yol açtı. 1 Kasım 2013’de Haiyan tayfununun saate 310 km hızla Filipinleri vurması ile 20.000’den fazla kişinin ölmesi ve kaybolması, bir milyondan fazla insanın evsiz kalması gerçeği bir defa daha iklim değişimlerinin insan ve tabiat üzerinde ciddi etkiler oluşturduğunu gösteriyor.

Dünyada sıcaklık artıyor. Denizler üzerindeki sıcaklık daha fazla oluyor. Atmosferde daha fazla su buharı oluşuyor. Bunun sonucu âni yağışlar ve seller meydana geliyor. Uzmanlar, okyanuslar ve denizler üzerinde yaşanan sıcaklık farkının fırtınalara sebep olduğunu ve gittikçe de sık sık fırtınaların yaşanacağını belirtiyorlar.

En azından Afrika kaynaklı yüksek basınç etkili iklim değişimleri Türkiye’de sellere, hortuma sebep oluyor. Buna bağlı olarak erozyon ve çölleşme riski artıyor. Kuraklığa, erozyona ve çölleşme tehlikesine açık bir bölge olarak ülkemizin bu konudaki değişimleri ve sebeplerini ilmî ölçüler içerisinde inceletmesi gerekiyor.

Çetinoğlu: Yapılmıyor mu?

Prof. Ortaş: Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. yıl etkinlikleri kapsamında Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) Başkanı ve Teri Üniversitesi Rektörü 2007 yılında Nobel Barış ödülünün sahibi olan Dr. Rajendra Kumar Pachuari, İklim Değişikliği, Enerji-Çevre adlı panele katılarak açıklamalarda bulundu. Dr. Pachuari, iklim değişikliği önlenemezse, birçok felaketin gelecekte dünyayı etkileyeceğini ifade etti. Dr. Pachauri, konuşmasının ana temasını Ghandi’nin; ‘Yanlış yolda ilerliyorsan hızınızın hiçbir önemi yoktur.’ sözü oluşturuyor.

Günümüzün en önemli meselesi; ‘İklim değişikliği ve tabiatın insan eliyle sonunun hazırlanmasıdır.’ Dr. Pachuari, iklim değişiklilerinde, insan faktörünün fazla olduğunu belirtiyor.

Pachuari: ‘İklim değişikliğiyle karbondioksit artacak ve bu fotosentez için çok önemlidir. Tarım üzerine olumsuz etkisi olacaktır. Afrika’nın bir takım ülkelerinde ziraî verimlilikte % 20 oranında bir düşüş yaşanacak. Tarım ürünleri üretimi azalırsa insanlar gerekli gıdayı bulamayacaklar. Diğer bir etkisi de gıda güvenliğidir. Gıda güvenliği tehdit altına girebilir. Dünya nüfusu bugün yedi milyardır. En kötü projeksiyonla 2050 yılında dokuz- on milyar olacaktır. Bu durumda bugün ki gıda üretiminin % 70 daha fazla üretilmesi gerekecektir. Milyonlarca insan sel felaketleriyle karşı karşıya kalacaktır. Bir takım sektörler iklim değişikliğinden etkilenecek. Nem ve fırtınalar özellikle turizm sektörünü etkileyecektir. İklim değişiklilerinin olumsuz etkilerinde insan faktörlerinin etkisi fazla.’ şeklinde konuştu.

Çetinoğlu: Bu bilgiler, konunun önemini bütün haşmetiyle ortaya koyuyor. Umulur ki çalışmalar başlatılır ve gereken tedbirler alınır. İklim değişikliklerinin zararlarını önlemek mümkün olmasa bile en aza indirilmesi mümkün olmalı

Prof. Ortaş: İklim değişikliğinin olumsuz özelliklerini azaltma hakkında da bilgi veren Pachuari; ‘Yenilenebilir enerji bizi kurtarabilir. Yenilenebilir enerji ile çalışan araba üretmek için yatırım yapmamız lazım. Alt yapımızı geliştirmemiz lazım. Bunun için de politikalar üretmeliyiz.’ Diyor.

Çetinoğlu: Başka tedbirler de olabilir. Özellikle orman alanlarının artırılması gibi bilinen ve fakat üzerinde durulmayan tedbirler…

Buradan; izniniz olursa, bağlantılı olarak başka bir konuya geçmek istiyorum. ‘Bütün faaliyetler, insanların ihtiyaçlarını karşılamak’ hedefine odaklanmış durumda. Toprağın, tabiatın ihtiyaçları göz ardı ediliyor. Diğer taraftan ‘tüketim toplumu’ hâline geldik.

Gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Prof. Ortaş: Türkcell’in dâvetlisi Türkiye gelen ABD eski Başkan yarımcısı Al Gore toplantıda yaptığı konuşmasında global ekonomi ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gore; ‘Türkiye’nin ekonomisi çok iyi durumda. Fakat cari açık sizin için ciddi bir tehlike. Neden bu kadar çok ithalat yapıyorsunuz anlamıyorum.’ diyor.

Türkiye’nin enerjiye çok para harcadığını ve bunun cari açık olarak geri döndüğünü belirten Gore, ‘Güneş enerjisini değerlendirmek açısından eşsiz nimetlere sahip olduğumuzu, rüzgâr enerjisi potansiyelinizin bazı bölgelerde çok yüksek‘ olduğunu belirtiyor.

Günümüzde deniz suyunun ısınıyor olması kuzey yarım kürede buzulların erimesi okyanusların su seviyesinin yükselmesi, sıcaklık derecelerinin yükselmesi artık an be an ölçülmektedir. 27 Eylül 2013 tarihli basına yansıyan ilgiler Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 2013 raporunda, küresel ısınmanın temel sebebinin, ‘insan faktörü’ olduğu belirtiliyor. Küresel ısınmanın “tartışmasız” varlığına dikkat çekiliyor. İsveç’in başkenti Stockholm’de bir hafta süren ve ilim adamları yanında 195 ülkeden hükümet temsilcilerinin katıldığı konferansta 1950’den bu yana küresel ısınmanın temel sebebi olarak % 95 kesinlikle insan faaliyetlerinin etkisi olduğu vurgulanıyor.

2013 IPCC raporunda, sera gazı salınımının devam etmesinin daha fazla küresel ısınmaya ve iklim sisteminde çok yönlü değişime yol açacağına dikkat çekiliyor. ICPP 2013 özet raporda deniz seviyesinde görülecek yükselmenin son 40 yılda kaydedilenden daha fazla olacağına dikkat çekiyor.

Sera gazı emisyonları artışı son yıllarda gelişiş âletler ile an be an ölçülüyor ve görülüyor ki atmosferdeki karbondioksit miktarı artıyor. Bu değişimin insan ve doğa üzerinde ciddi bir etkisi var. IPCC raporu, 1950’lerden bu yana iklimde gözlenen değişikliklerin birçoğunun görülmemiş seviyede olduğuna ve son 30 yılda dünya yüzeyindeki sıcaklığın giderek arttığı ve 1850’den bu yana -hatta muhtemelen son 1400 yılda- kaydedilenden daha yüksek olduğu belirtiliyor. Scientific Amerikan dergisinde edinilen bilgiye göre son 200 yıldan bu yanan atmosfer sıcaklığı 0.8 0C artmıştır.

Artan iklim değişimleri âni ve ağır yağışların meydana gelmesi, sellerin âniden oluşması berberinde sosyal ve ekonomik problemlere yol açmaktadır. Bu durumda küresel anlamda gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği tehlikeye girecektir. Ekim 2013 başında Hollanda’da toplanan gıda güvenliği toplantısında ilim adamları artan nüfus artışı ve iklim değişikliğinin oluşturduğu baskı sonucu gıda güvenliği belirsizliğin artığını ve gelecekten kaygılı olduklarını belirtmişlerdir.

Çetinoğlu: Olumsuzlukların belirtilmesi, çözümler bulunması için gerekli. Fakat yeterli değil. Çözümler üretilmesi konusunda neler yapılıyor?

Prof. Ortaş: Küresel iklim değişimlerinin sebebinin temelde fosil kaynaklarının yakılması ve tarım topraklarının tarım dışı maksatlarla kullanılması olduğu belirtiliyor.

Çetinoğlu:Sebep ortadan kaldırılırsa, çözüm kendiliğinden gelirDeniliyor. Teşekkür ederim. Toprak bilimci olarak sizin de önerileriniz vardır…

Prof. Ortaş: Tarım etkinliklerinin doğru yönetilmesi son yıllarda bir kez daha öne çıkmıştır. Tarım daha da önemli olmaya başladı. Hatta tarımın yeniden üretim sisteminin şekillenmesi tartışmaya açılması gerekir. Tartışmalar, yeni fikirlerin ortaya çıkmasına çözümün bulunmasına imkân hazırlayacaktır.

Çetinoğlu: Yaşanmakta olan ve muhtemel olumsuzluklardan kim sorumlu?

Prof. Ortaş: Bu durumdan hepimiz sorumluyuz.

Çetinoğlu: Ne yapmamız gerekiyor?

Prof. Ortaş: Hedefimiz artık para pula dayalı kalkınmadan çok, insan ve doğa eksenli bir hayatı öngörmemiz daha geçekçi olacaktır. İnsanlığın ve dünyanın sürdürülebilir sağlığı için tabii kaynakları korumak ve doğru yönetmek ve geleceği kaybetmemek için çevre ve iklim değişimlerine daha fazla bütçe ayırmak mecburiyetindeyiz. Hatta askerî harcamadan önce hepimizin geleceğini düşünmeliyiz. Yoksa her şeyimizi kaybedebiliriz.

Sonuç olarak ülkemizde her şey çok şiddetli bir süreçten geçiyor. Kuraklık ve su problemi bir bütün olarak canlıları zorluyor. Önümüzdeki dönemlerin beklenenden daha zor geçeceğini gösteriyor. Gelişmiş ülkelerde bu konular bilimin en sıcak tartışma ve araştırma konuları. Çok yoğun olarak çiftçilerden konuya ilişkin açıklama beklenmektedir. Açıkçası söylenecek tek konu; devletin, tarım bakanlığının şimdiden ciddî bir planlama yapmasıdır. Ancak öyle gözüküyor ki şimdilik ülkemizde siyasetin ısısı tabiatın ısınmasından daha etkili görülüyor.

Çetinoğlu: Teşekkür ederim.

Prof. Dr. İBRAHİM ORTAŞ

1960 yılında Kahramanmaraş ilimizin Pazarcık ilçesinde doğdu. İlköğretimini Denizli köyü ilkokulunda ortaöğretimini Gaziantep Atatürk Lisesi’nde tamamladı. 1985 yılında Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nde mezun oldu. 1986 yılında Şanlıurfa Köy Hizmetleri Araştırma Enstitüsünde araştırmacı olarak çalıştı. 1987 yılında kısa bir süre için Adana’da bir tarım şirketinin sorumlu müdürlüğünü yaptı. 1987 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ne Araştırma Görevlisi olarak girdi. 1990-1994 yılları arasında İngiltere’de Reading Üniversitesi’nde doktora öğretimi yaptı. 1995 yılında Yardımcı Doçent, 1996 yılında Doçent ve 2002 yılında profesörlük unvanlarını aldı. Prof. Dr. Olarak Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak ve Bitki Besleme Bölümünde araştırma, eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdürmektedir.

İlmî araştırmaları dışında, toprak tarihi, insanbilim toprak ilişkisi, toprak felsefesi, tarım-çevre-insan ilişkileri, eğitimin sosyal boyutları konusunda çok sayıda gazete ve dergi yazısı ve söyleşileri bulunmaktadır. 1998 yılında ABD. Florida Üniversitesinde OECD bursu ile 4 ay süre ile araştırmacı olarak çalıştı. 2010-2011 yıllarında ABD’de Ohio State Üniversitesi’nde İklim Değişimleri ve Karbon Araştırma Merkezi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. Avrupa topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda Türkiye delegesi olarak şu anda 4 COST guruplarında yürütücü olarak çalışmaktadır. Daha önce 3 COST projesinde Türkiye’yi temsilen görev aldı. Ayrıca 35 ülkede ilmî toplantılara ülkemiz adına katılarak ilmî sunumlar yapmıştır.

SCI de taranan dergilerde 38, Türkiye’deki hakemli dergilerde 31, milletlerarası kongrelerde 87 bildiri, Millî kongrelerde 35 bildiri, 7 adet milletlerarası kitap bölüm yazarlığı, 6 kitap, 12 rapor ile toplam 235 ilmî makale kaleme almıştır.

Avrupa topluluğu bünyesindeki ilmî kuruluşlarda Türkiye delegesi olarak şu anda 2 COST guruplarında yürütücü olarak çalışmaktadır. Daha önce 3 COST projesinde Türkiye’yi temsilen görev aldı. Ayrıca 34 ülkede ilmî toplantılara ülkemiz adına katılarak ilmî tebliğler sundu.  Bilim-felsefe, eğitim üniversite konularında 364 makale yayınlamıştır. Ayrıca tarım-toprak ve çevre konusunda 64 gazete dergi makalesi bulunmaktadır.

4 Doktora, 12 Yüksek lisans tezine danışmanlık yaptı. 3 DPT, 13 TÜBİTAK, 34 Münferit proje tamamladı.

1 TÜBİTAK, 1 DPT, bir Bap ve 4 Yüksek Lisans ve Doktora projesi yürütmektedir.

Toprak Biyoteknolojisi ve Kök Biyolojisi laboratuarları yanında Bölüm Araştırma Alanı yöneticisi olarak çok sayıda projede yönetici ve yardımcı araştırıcı olarak görev almaktadır.

 

 

Önceki İçerikMilli İrade Ortaklığı ve İstikrarsızlık
Sonraki İçerikEn Büyük Düşman Bilgisizlik
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.