Oğuz Çetinoğlu: Yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerim, ‘Oku’ diye başlıyor.
Diğer âyetlerde de ‘Okumak’ hakkında emirler var. Kısa bir hatırlatmanızla
sohbetimize başlayabilir miyiz?
Dursun Gürlek: Pek
çok âyette okumamız emredilmektedir. Birkaç tânesini hatırlatayım:
“Biz, Kur’an okunduğu zaman, seninle ahirete inanmayanların
arasına gizleyici bir örtü çekeriz. Ayrıca, onu anlamamaları için kalplerine
bir kapalılık ve kulaklarına bir ağırlık veririz. Sen, Kur’an’da Rabbinin
birliğini yadettiğinde onlar, canları sıkılmış bir vaziyette, gerisingeri dönüp
giderler.” (İsrâ 45, 46)
– “Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadan
tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu
Kitab’ın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri hem de gönülleri
Allah’ın zikrine ısınıp yumuşar. İşte bu Kitab, Allah’ın, dilediğini kendisiyle
doğru yola ilettiği hidayet rehberidir. Allah kimi de saptırırsa artık ona yol
gösteren olmaz.” (Zümer 23)
“İşte o apaçık delil
Allah tarafından gönderilen ve en doğru hükümleri hâvî tertemiz sahifeleri
okuyan bir elçidir.” (Beyyine 2, 3)
Çetinoğlu. ‘Okumak’ ile alâkalı hadisler de var…
Gürlek: ‘Okumak’la alakalı hadisler de spek çoktur. Yine
birkaç tânesiyle yetinebiliriz:
– Hz. Ebu Ümame
(R.A), ben Rasûlullah (S.A.V)’i: “Kur’an okuyunuz, çünkü Kur’an kıyamet gününde
kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir” buyururken işittim demiştir.
(Müslim, Müsafirin 253)
– Hz. Nevvas ibni Sem’an (R.A) şöyle demiştir: Ben
Rasûlullah (S.A.V)’i: “Kur’an ve hayatlarını Kur’ana göre ayarlayanlar kıyamet
günü mahşer yerine getirilirler. Bu sırada Bakara ve Al-i İmran sureleri
kendilerini okuyup amel eden kimseler hakkında hayırlı şehadette bulunup
savunabilmek için mücadele ederek o kimselerin önlerine gelirler” buyururken
işittim. (Müslim, Müsafirin 253)
– Hz. Osman ibni Affan (R.A)’dan rivayet edildiğine göre
Rasûlullah (S.A.V) şöyle buyurdu: “Sizin en hayırlınız Kur’anı okuyan, öğrenen
ve öğretendir.” (Buhari, Fezailül Kur’an 21)
– Hz. Aişe (R.Anhu)’dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah
(S.A.V) şöyle buyurdu: “Kur’anı gereği gibi güzel okuyan kimse Allah’in
peygamberlerine gönderilen elçi itaatkar meleklerle beraberdir. Kur’anı
kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” (Buhari, Tevhid
52, Müslim, Müsafirin 243)
Çetinoğlu: Türkiye
ve Türkiye ile mukayese edilebilecek ülkelerdeki kitap okuma alışkanlıkları
hakkında mukayeseli rakamlar verebilir misiniz?
Gürlek: Ben o
konunun ayrıntılarını maalesef bilemiyorum. Fakat okuduklarımdan öğrendiğime
göre, istatistikî bilgilerden anladığıma göre okuma meselesinde, kütüphane
kurma konusunda maalesef çok gerilerdeyiz. Bu acı ama bir gerçek olarak
karşımıza çıkıyor. Bunu Türkiye’de basılan kitapların tirajıyla batı ülkelerin
basılan kitapların rakamlarından rahatça anlayabiliriz. Yahut da günlük
gazetelerin baskı adediyle yine Avrupa gazetelerinin baskı adedinden,
anlayabiliriz. Maalesef İslam’ın ilk emri ‘Oku!’
olduğu halde ben Müslüman’ım diyen bir kimsenin okumaya bigâne kalması,
evlerinde kütüphane bulunmaması inancımızla, örfümüzle, âdetimizle bağdaşmıyor.
Kütüphaneden vazgeçtik kitaplığı olan ev sayısı bile çok az maalesef.
Çetinoğlu: En mükemmel kültür kaynağı olan kitapla ilgili olarak
devlet politikamızı nasıl buluyorsunuz? Tavsiyeleriniz nelerdir?
Gürlek: Yeterli
bulmuyorum maalesef. Eskiden mesela Millî Eğitim Bakanlığı olsun, Kültür
Bakanlığı olsun güzel neşriyat yapıyordu. Kitaplar hem de kıymetli kitaplar
yayınlıyorlardı. Mesela bin temel eser bunlardan biriydi. Üstelik fiyatları da
ucuz olduğu için herkes tarafından kolayca elde edilebiliyordu. ‘Param olmadığı için, maddî durumum iyi
olmadığı için kitap alamıyorum…’ gibi bir mâzeretin arkasına sığınanlara
fırsat vermiyordu. Ucuz oluyordu kitaplar. Maalesef son zamanlarda Millî Eğitim
Bakanlığı ve bilebildiğim kadarıyla Kültür Bakanlığı kitap yayını yapmıyor.
Yapıyor ama Kültür Bakanlığı belli lüks kitapları basıyor. Görsel kitaplar
dediğimiz, onlara ulaşmak da zor, pahalı kitaplar… Bu bakımdan onu bir eksiklik
olarak görüyorum.
Çetinoğlu: İnsanlarımızın kitap okumadığından şikâyet ediliyor.
Sizin konu ile ilgili tespitleriniz nelerdir?
Gürlek: Demek ki
kitap okuma işi sevdirilmemiş demek ki kitap. Özendirilmemiş. Bu, annelerden ve
babalardan başladığı gibi daha çok öğretmenlerden kaynaklanıyor. Bana kitap
okuma zevkini aşılayan ilkokul öğretmenim Necati Bey idi. Sonra ortaokul ve
lisede –ki ben imam hatip lisesi mezunuyum- tarih hocam olsun, edebiyat hocam
olsun kitap okuma zevkini aşıladılar. Kitabı sevdirdiler. Acı bir gerçek daha
var. Öğretmenlerimizi itham etmek istemem ama büyük çoğunluğu ders kitaplarının
dışındaki kitaplarla pek ilgilenmiyorlar. Hatta hiç ilgilenmeyen öğretmenlerin
sayısı çok fazla… Hâlbuki kitapla doğrudan ilişkisi olan şahıs kimdir?
Öğretmendir. İmamdır, din görevlisidir. İslam’ın ilk emri ‘Oku!’dur. Maalesef bunlar kitaba uzak duruyor. E bunlar sınıftaki
çocuklara yahut da camideki cemaate kitap okumanın ehemmiyetini aşılamıyorsa,
bu bilgiyi veremiyorlarsa bana göre vazifelerini yapmıyorlar demektir. Yani
kitabı böyle para verip almanın zevkini bize yaşatacak bir kültür politikasına
ihtiyacımız var.
Tabii televizyon, maç vesaire diğer görüntüyle ilgili yayın
organlarının fazlalığı da insanları biraz kitaptan uzaklaştırıyor. Tabii kitaba
meraklı olan, kitap kurdu olan televizyona, diğer görüntü malzemelerine itibar
etmez ama başlangıç için onlar biraz engel teşkil ediyor. Şüphesiz burada irade
meselesi devreye giriyor. İnsan iradesini iyi kullanmasını bilirse görüntülü
ortamda bile kitap okuyabilir.
OKUMAK ÜZERİNE… *Almanya’da, *Almanya’da, *Almanya *ABD’de *Türkiye *Japonya *Japonya’da *Kişi Norveç’e *Gazete Bin *Birleşmiş *İnsanlarımız
|
DURSUN GÜRLEK: 1952 yılında
Yazar; Osmanlı
Yayınlanmış eserleri *Osmanlı Zaferleri, *Osmanlı Kumandanları,*Köprülüler, *Banu Cihan, *Tutiname,
|