Kocaeli’nin
mevcut adliye binası çok eski sayılmaz. Ancak, 11 Ocak 2000 tarihinde hizmete
açılan mevcut bina artık şehrin ihtiyacını karşılayamıyor. İcra daireleri ve
icra mahkemeleri birkaç yıl önce Bağdat Caddesi üzerindeki katlı otoparka
(İzmit İSU’nun üstü) taşınmışlardı zaten. Zaman içerisinde tüketici
mahkemeleri, kadastro mahkemesi, ilçe seçim müdürlükleri de katlı otoparka
taşınmıştı. En son geçtiğimiz Ağustos ayında iş mahkemeleri ile ticaret
mahkemelerinin de katlı otoparka taşındılar ve bu son taşınmayla Kocaeli
Adliyesi’nin iş yoğunluğu fiziki olarak ikiye bölünmüş oldu. Öte yandan birkaç
yıldır zaten ortada olan yeni adliye ihtiyacı da yoğun bir şekilde görünür hale
geldi.
Esasında
şehrin muhtelif yerlerine yeni adliye binası yapılacağına dair söylentiler
yıllardır devam ediyor. Perşembe Pazarı’nın yanındaki boş alan aslında yeni
adliye olarak düşünülüyordu ancak geçmiş dönemlerde Kocaeli’de görev yapan
mülki amirler bu bölgeyi valilik binası olarak kullanmayı tercih ettiler. Bu
kadar geniş bir alanı ziyan etme pahasına üstelik. Şu an bu bölgede geniş
bahçeli bir alan içerisinde birkaç binadan oluşan bir valilik kompleksi
bulunmakta. Binaların dış görünüş estetiği ile iç kısımlarındaki ortak alanların
genişliği ve ferahlığı gayet iyi. Ancak görev yapan memurlar daracık odalarda
neredeyse sırt sırta oturmaya mahkum edildikleri için bu binaların pek
fonksiyonel olduğu söylenemez.
Yeni
adliye binasının inşa edileceği rivayet edilen ikinci bölge de Çenesuyu’nda
eski İsmet Paşa Stadı’nın bulunduğu alan. Aslında bu alan yeni adliye binası
için fevkalade uygun. Çünkü hem şehrin merkezi sayılabilecek bir bölgede hem
tramvay inşaatı bu bölgeye kadar geleceği için ulaşımı kolay hem de alan
müsait. Ancak bu alanın hali hazırda millet bahçesine dönüştürülmesi için
peyzaj çalışmalarının devam ediyor olması ve yine arazinin konumu ve yüksek
değerinden dolayı ileride buranın lüks bir AVM/Rezidansa dönüşme olasılığının
daha yüksek olmasından dolayı pratik olarak bu alana adliye inşa edilmesi pek
olası gözükmüyor.
Yeni
adliye için bahsi geçen diğer bölge ise Köseköy’deki büyük kışlanın yanındaki
arazi. Hatta kışlanın bu alandan taşınarak bu alana adliye binası yapılacağı da
söylentiler arasında. Siyasi iktidara mensup kişilerle görüştüğümüz zaman da bu
iddianın gerçekleşme olasılığı en yüksek iddia olduğunu söyleyebiliriz.
Kanaatimizce
adliyenin mevcut yerinden taşınmasına gerek yok. Mevcut adliye binası ile yan
yol arasında hali hazırda kafeterya olarak işletilen alan ile yine şu an adliye
otoparkı olarak kullanılan alan ve adliye otoparkının yanındaki özel otopark
alanları birleştirilerek buraya fevkalade bir yeni bina yapılabilir. Hatta
otopark alanına yapılacak olan bina ile kafeterya alanına yapılacak olan bina
tramvay yolunun üstüne denk gelen kısımdan birleştirilerek hem binalar arası
bağlantı sağlanabilir hem de tramvay yolu daha güvenli hale getirilebilir.
Yer Bir
Şekilde Hallolur, Asıl Olan Fonksiyonu
Yeni
adliye için bir şekilde yer bulunur. Burada önemli olan yapılacak bu yeni
adliye binasının fonksiyonel olmasını sağlamaktır. Fonksiyonellikten kastımız
adliyenin fiziki olarak hem personelinin ve avukatların daha rahat çalıoşabilecekleri
hem de vatandaşların daha rahat hizmet alabilecekleri şekilde dizayn ve inşa
edilmesidir.
Yeni
adliyenin gerek yerinin gerekse mimari tasarımının belirlenmesinde Kent
Konseyi’nin ve tabi ki de Baro’nun etkin olması gerekmektedir. Zira bizim
ülkemizde adliye tasarlanırken sadece bina olarak düşünülür. Bu binanın ne
şekilde hizmet vereceği hesaba katılmadan proje çizilir. Nitekim Avrupa’nın “en
büyük” Adalet Sarayı olan İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’nde de, dünyanın “en
büyük” Adalet Sarayı olan İstanbul Anadolu (Kartal) Adliyesi’nde de bu
binaların fonksiyonları göz ardı edilerek sadece bina olarak
tasarlandıklarından bu binalarda iş yapmaya çalışmak hem personel, hem
avukatlar hem de vatandaş için çile haline gelmektedir.
Adliye
deyince sadece dışarıdan bakılınca gösterişli görünen ve içeriye girince ferah
koridorlardan ulaşan bir bina anlaşılmamalıdır. Adliyelerin vatandaşların
otopark sıkıntısı yaşamayacakları, içeriye girebilmek için kapısında metrelerce
uzayan bir kuyruğa girmek zorunda kalmayacakları, duruşma salonu önünde
saatlerce ayakta beklemek zorunda kalmayacakları, asansörleri sıkıntısızca
kullanabilecekleri, avukatların adliye personeli gibi kabul edilerek görev
yapabilecekleri şekilde tasarlanmaları gerekmektedir. Adliyede baro için her
katta yeterince baro odası tahsis edilmeli ve bu baro odalarının geniş ve ferah
olması sağlanmalıdır.
Yine
duruşma salonlarının en az koridorlar kadar geniş ve ferah olması, mahkeme
kalemlerinin de aynı genişlik ve ferahlıkta tasarlanması gerekmektedir. Adliye
personelinden daracık odalarda dip dibe oturmalarını bekleyemeyiz sonuçta. Adliye
tasarımında önemli olan bir diğer husus ise yapılacak olan adliye binasının
mevcut ihtiyacın en az üç katını karşılayacağı şekilde tasarlanması
gerekmektedir. Yoksa yeni adliye binası yapıldıktan iki sene sonra bu yeni
binanın yetersiz olduğundan ve tekrar yeni bir adliye binasına ihtiyaç
duyulduğundan bahsetmeye başlarız.
Adliyenin
fonksiyonelliği demişken o adliye binasında yargılamaların hızlandırılması ve
adil kararların verilmesinin sağlanması gibi küçük (!) detaylar da var tabi.
Ama hem bu tekne çok su götürür hem de şu an konumuz bu değil. O konuyu zaten
yıllardır muhtelif yazılarımızda işledik, ileride de işlemeye devam edeceğiz.
Şimdilik konumuz sadece bina.
Özetleyecek
olursak, şehrin yeni adliyeye ihtiyacı olduğu ortada. Bu yeni adliye binasının
yerinin ve tasarımının birilerinin haksız kazanç elde edeceği şekilde değil,
vatandaşın kaliteli hizmet alabileceği şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Aksi
halde her zaman olduğu gibi üç-beş köylü kurnazı kazanırken millet kaybeder.