Her insana ili, ilçesi, köyü hoş gelir, güzel gelir, öncelikli gelir. Bu normaldir de…
Bizde mi Kocaeli’mizi böyle değerlendiriyoruz diye çok düşünmüşümdür.
Ama çok yönlü ve farklı pencerelerden baktığımızda, gerçekten ilimiz her yönüyle çok farklıdır.
Her iki denize sınırı olan, körfezi olan, su deposu dağları ve gölleri olan sanayisiyle, tarım alanları, doğal güzellikleri, yaylaları ile tarım ve meyvecilikte çeşitliliği ve verimliliği ile önlerde olan bir ilimiz… İstanbul’a yakın olması Avrupa ile Asya arasında köprü olması, her türlü ulaşımın (kara, deniz, demiryolu) kilit noktasında ve 2011’de sivil havacılığa da sahip olacak olan bir ilin mensuplarıyız. Çok zengin tarihe sahip olması ve bugün de yurdumuzun her köşesinden insanı bağrına basan bir ildir Kocaeli.
Böyle bir ilin mensuplarından bir grup aydın Kocaeli’de 1985 yılında Aydınlar Ocağı’nı kurdu. Kurulduğu günden bu yana, toplumun her kesimini kucaklayan, insanımızı yarınlara hazırlayan Ocak, sosyal, kültürel faaliyetlere aralıksız ve de istikrarlı bir şekilde devam etti.
Bu milletin kültür değerlerine ters düşen, bu yönde hareket eden taraflarda da bulunmadı.
Bu ülkenin kültürel değerlerine sahip çıkma adına, bu değerlere bilmeyerek de olsa zarar verenlerden de olmadı.
Aydınlar Ocağı dünü hiç unutmadı ve oradan dersler çıkararak, bugünü yorumlamaya çalıştı. Bugünü de yarınlara taşımanın gelişen ve değişen dünya ortamında bu yüce milletin yeri ve yurdu çok daha iyi yerlerde olması için uğraştı, didindi. İnsanlar bunun çok farkında olmayabilirler. Bazen acziyetten, bazen taassuptan, bazen hazımsızlıktan, bazen de hasetlikten…
Ama öyle zamanlar geldi ki Aydınlar Ocağının öncü insanları bazen denge kurma adına, bazen de toparlama adına aranan insanlar haline geldiler. İşte Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş hocamız bunlardan sadece biri. Ülke genelinde de böyle oldu, il genelinde de böyle oldu. Bu Ocağın mensupları gözden kaçan, bu çok önemli görevleri de yerine getirmesini bildiler.
Bazen siyasi rüzgarlar Aydınlar Ocağını hafif etkilese de, bu çizginin dirayetli insanları ana çizgiyi korumasını bildiler, hayırlı yollarında yürümeye devam ettiler ve bu yolda ki faaliyetlerinin her geçen gün artarak devam ettiğine de şahit oluyoruz.
Ülkemizde, özellikle ilimizde kaç tane sivil toplum örgütü yıllarca istikrarlı bir şekilde faaliyetlerini, Aydınlar Ocağı gibi devam ettirebiliyorlar?
Bazen tenkit edildikleri de oluyor.. “Kaç kişi bunlar? hep aynı insanlar ve bildik insanlar” diye.
Dünyada da, ülkemizde de az ama öz, disiplinli, ne yaptığını bilen insanların etkili olduğunu, tenkit sahipleri bilmiyor olsa gerek..
Kocaeli Aydınlar Ocağı benim bildiğim kadarıyla bir gece yarısı isterse yüzlerce aileyi çocuklarıyla beraber toplar. Binlerce insanı da, bu doğrultuda aynı anda beraber olma adına bir araya getirebilir..
Gezi, inceleme, araştırma, eğitim-öğretim ve tanışma adına yaptığı faaliyetleri de bu çizginin beslenmesinde ve güçlenmesinde önemli rol oynar.
Ayrıca Aydınlar Ocağının çok takdir ettiğim bir faaliyeti de “SÖZ SIRASI GENÇLERDE” programlarıdır.
Diğer sivil toplum örgütlerinde görmediğimiz bir faaliyette aileler bir araya geliyor, gençler kendilerini ifade etme fırsatı buluyor. Bir başka deyişle kuşak geçişleri, sıhhatli bir şekilde oluyor. Gençler bugünkü duygu ve düşündüklerini, yorumlarını büyüklerin huzurunda ifade ederken, tecrübeli büyükleri olgun bir juri gibi, aile sıcaklığında gençlerimizle bilgi alışverişinde bulunuyorlar.
Sonunda bu sıcak ve samimi bir ortamda gençler kendilerini bulup, bir şekilde özgüven, kişilik, karakter ve şahsiyetli olma yolunda sıhhatli bir yörüngeye oturma fırsatı bulabiliyorlar.
Aileler de kendine güvenen ve emin adımlarla, büyüklerinin bilgi ve tecrübelerinden beslenerek yürüyen çocuklarını dünya gözüyle görme fırsatları oluyor.
Kısaca; çok önemli bir boşluğu dolduran, yapmış olduğu faaliyetlerle siyasi hedeflerden ve menfaat ilişkilerden uzak duran KOCAELİ AYDINLAR OCAĞI mensuplarına bundan sonra da çalışmalarında başarılar diliyorum. Kurulduğu günden beri emeği geçen tüm başkan, üye ve gönül dostlarına da…