KKTC’deki Seçim ve Anayasa

166

Bugün KKTC’de Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Seçim Kıbrıs Türk’ünün  geleceğini belirleyecek ve  Türkiye için  büyük önem taşımaktadır.  Seçim, Rum Kesiminin Kıbrıs üzerindeki haklarının genişleyip genişleyemeyeceği konusunda ölçü olacaktır. KKTC buharlaşıp uçacak mı? Türkler her an yine ölümle burun buruna gelecek bir azınlık mı olacak? Adadan sürülüp atılacaklar mı? Mallarına el mi konacak? Türkiye’nin antlaşmalardan doğan hakları rafa mı kaldırılacak? Örtülü tek Rum Devletine ve tek millete mi geçilecek? Bu seçim bunu belirleyecektir.

Annan Planının kabulünden bu tarafa köprünün altından çok sular aktı. Türk ve KKTC bayraklarının bulunmadığı, “Yes Be Annem” şamataları ile dolu mitinglerin, yoğun paralı propagandanın ve AB hayallerinin bugün hangi noktaya geldiğini daha iyi görüyoruz. Eğer Annan Planı Rum tarafından reddedilmeseydi; o zaman iş çoktan bitmişti. KKTC’yi yok sayan, fazla devlet tarafından tanınmadığını ileri süren, Kıbrıs’ın artık Türkiye için stratejik önem taşımadığı saçmalamalarını çok dinledik. Şimdi artık ayaklarımızın yere basması lazım. Kıbrıs Türk’ü topraklarının elinden gittiğini ve ileride gideceğini anlamıştır. Türk değil de “Kıbrıslılık” sözde kimliğini dayatanların nasıl bir emperyal amaç güttüklerini görmüş olması gerekir.

KKTC’yi Türkiye’nin AB üyeliği önünde engel görenler; aslında KKTC’nin ve Türkiye’nin önündeki gerçek engellerdir. KKTC’ye karşı dışarıyla utanmadan işbirliği yapanlara, Kıbrıs Türkü’nü her dönem satmaya hazır olanlara, pembe, romantik ve hayali tablo çizenlere oy verilmemelidir. “Efendim Derviş Eroğlu kazanırsa Rum tarafı masadan kalkarmış…” böyle saçma bir gerekçe uluslararası ilişkilerde hiçbir zaman geçerli olamaz. Ülkeler, menfaatlerini kişilere göre tayin etmezler. Şu bir gerçek ki Rum tarafı ve ada üzerinde emperyal amaçlar güdenler Sayın Eroğlu’nun kazanmasını tabii ki istemeyecektir.

KKTC ve Türkiye uygulayacağı politikayı Rum kesimi liderinin tavrına göre mi belirleyecek? Yoksa Rum tarafını masaya oturmaya mecbur bırakacak dış politika kozlarını mı kullanacak? Şimdi Cumhurbaşkanı olan ve “Zaten KKTC Bir Hayaldi” diyerek niyetini ortaya koyan Talat’tan memnun olmayan yabancı göremedik. Yer yer Türkiye’yi yönetenler bile kendisinden memnun olmak zorunda bırakıldı. Bu da çok tartışmalı bir konudur. Kıbrıs Türkü kendi kaderini kendi elleri ile çizecek. Geçmiş yanlışlardan ders alacak ve Sayın Eroğlu’nu destekleyecek. Bugün bunu ümit ediyoruz ve bekliyoruz.

Anayasa meselesi partiler üssü bir konudur. Türkiye’nin geleceği ile ilgilidir.  Dış dayatmalara göre düzenlenecek bir anayasa ne yerli, ne de sivil olabilir. Eğer bu dayatmalara bugün hak verecek olursak zaten milli mücadele yapmaya ve Cumhuriyeti kurmaya da gerek kalmazdı. Wilson Prensiplerini kabul eder, Anadolu coğrafyasında birkaç devletçik kurardık.

Bugün anayasa değişikliği bir başlangıç konumundadır. Asıl amaç; anayasa üzerinde değişikliklere toplumu alıştırmak, arkadan dolanıp sonunda işi anayasanın değiştirilemez, tartışılamaz ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sebep ve amacını teşkil eden giriş maddelerine getirmektir. Türk devletini ve Türk milletini farklı milletlere götürmek, etnisiteleri milletleştirmek, egemenliği paylaştırmak için yerli müşteri aramaktır. Bugün bunun hazırlığı yapılıyor. Cumhuriyetten ve milli devletten intikam almak için anayasacılığa soyunulmaz. TRT 6, seçimlerde Kürtçe propagandaya izin, TBMM’de bekletilen mahalli idareler temel yasa tasarısı belirli bir alt yapıyı oluşturuyor.

“Biz TBMM’de çoğunluğu oluşturuyoruz;  basın, yargı, yasama ve diğer bütün önemli kurumlar bizim emrimize girmeli” şeklindeki bir anlayış ne mevcut Anayasaya; ne de demokrasiye uygundur. Her kurumda yandaş yaratmak, çoğulcu demokrasiyi dışlayıp çoğunlukçu bir dikta peşinde koşmanın demokrasi ile ilgisi yoktur.

Türkiye devamlı birbirinden rövanş almak isteyen iki kutup arasına sıkıştırılmıştır. Tepki anayasacılığı istikrar getirmez. Ne yıllar önce Başbakanlıkta kurulan anayasa komisyonu, ne de Abant Toplantıları unutulmuş değildir. Malûm komisyona seçilenlerle iktidara rey verenlerin fikir çizgileri taban tabana zıttır. Seçmen bu çelişkiyi görmelidir. Sayın Başbakan’ın son Paris gezisinde de ifade ettiği gibi, etnisiteleri Türk Milletinin ayrılmaz bir parçası ve zenginliği olarak görmeyip onları ayrı birer millet gibi ifade eden, milli kimliği bir türlü içlerine sindiremeyen Türküm diyemeyen bir siyasi kadroya anayasa değişiklikleri havale edilemez.

Önceki İçerikPolonya Polonya Olalı
Sonraki İçerikKutlu Doğum 2010
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)