Kim Türk Değil?

98

Hiç kimse mazisinde seyredemez. Hiç kimsenin yüzüncü kuşaktan dedesinin kim olduğunu bilmesi de mümkün değildir. Tarihi süreçte binlerce yıl içerisinde insan genlerinde nelerin değiştiğini bilecek hiç bir bilimsel çalışma olmadığı gibi olması da mümkün değildir. Hangi kuşakta kim kiminle evlenmiş, hangi ırka mensup biriyle hangi ırka mensup diğerinin müşterek çocuklarının atalarının kimliklerinin dökümünü yapabilecek  bir bilimsel cihazda icat edilmiş değildir.

Hal böyleyken, çıkıp ortalığı karıştırmak adına, Türkiye nüfusunun genetik haritasını çıkarmanın anlamı da gereği de yoktur. Dünyanın hiç bir ülkesinde homojen bir yapı olması, aynı düşünceler çerçevesinde mümkün görünmemektedir. Batıya sarkan Hun Ordusu’nun genetik kalıntılarını nasıl Türk sayamaz isek, aynı şekilde ırki manada dahi Türk olanın Türk olmadığını belirtmesi halinde, Türk olmayacağını düşünmemiz gerekmektedir. Türklük bir bilinç meselesidir. İnsanın kendisini ne kabul ettiğine bakılmalıdır. Samimi olarak kendisini Türk hisseden her insan Türk’tür.

Bu çerçeveden hadiseye bakıldığında Türkiye’de Türk nüfus hakkında yorum yapanların, aslında yaşanan sürece katkı yapmaya çalışan gafil ve hainler olduklarını düşünmek gerekmektedir. Neymiş efendim Türkiye’de Türk yokmuş, eeee.. sonra? Osmanlı da Türk değilmiş. Daha daha… devam edin deseniz, işin arkasında nelerin var olduğunu görürsünüz… Bunlara göre Sultan Mehmet Han da Rum’dur. El insaf demeyin. Adamlar hayat felsefelerinin gereğini yerine getirmekteler… Kendi kuracakları dünyada Türk olmamalıdır. Onlara göre Türkler sadece çekik gözlü-brakisefal tiplerdir. Tipolojik tasnif olsa olsa ırki bir tasniftir. Milliyetçilik ile ırkçılık ayniyet arz etmez.

İyi güzel de hani siz ırkçı değildiniz. Bu ırk temeline dayanma saplantısının sebebi nedir? Tabii, Türkiye’de Türk olmayınca Türk adının devlet adı olmasına da gerek yoktur. Azınlık olan bir milletin adının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne verilmesi de asla ve kata doğru değildir. Hatta çoğunluğun azınlığa tabi tutulması gibi bir kötü sonuç da doğmaktadır. Bu kötü sonucun ortadan kaldırılması da insan haklarıyla alakalı önemli bir mesele olmalıdır.

Öyleyse ne yapmalı; önce şu Türkiye yerine Anadolu’mu desek acaba? Biliyorsunuz Anadolu kelimesinin aslı Yunanca. Biz kelimeyi ana ve dolu kelimelerinden oluşmuş bir bileşik kelime olarak kabul etmişizdir. Ve öyledir de.

Ancak, eğer Türkiye Cumhuriyeti yerine Anadolu Cumhuriyeti dersek, milliyetçi görüş dışındaki görüşlere uygun olarak; Yunanca “Doğu Ülkesi=Anatolia” sözcüğünü “Anadolu” şeklinde kullanmış olacağız. Bizim için Türkçeleşmiş kelime de Türkçe’dir.  Ancak Anadolu kelimesini başkaları   Türkçe bir kelime olarak algılamayacaklardır. Dolayısıyla kolayca kabul görecek ve sadece Anadolu halkının değil dünya halklarının ve hele hele Yunan halkının  kabulü ile onaylanmış olacaktır. Biliyoruz ki, onay almadan hiç bir şey yapamayacak duruma getirildik. Vesayet makamlarının onayı çok önemlidir(!)

Anadolu Cumhuriyeti yerine “Osmanlı Cumhuriyeti” diyebiliriz. Nasıl olsa “Osmanlı” kelimesinin içinde de Türk yok… Üstelik iddia sahiplerine göre, Osmanlılar Kayı boyundan değildir, yani Türk değildirler. Hatta nereden geldikleri belli olmayan bir halktır. Buradan çıkaracağımız sonuç; “Osmanlı Cumhuriyeti” dahi Türkiye Cumhuriyeti yerine kullanılabilir… sadece ve sadece şu “Türkiye” kelimesini çıkarırsak, ırkçı yaklaşım sona erecektir ve Anadolu topraklarında Türk’ten eser kalmayacaktır. Türk kimliği olmayan bir Anadolu olsa olsa Bizans adıyla anılabilir. İyide şu Anadolu’nun aslında  milat öncesi açılmış kapılarını 1071 de yeniden açan Alparslan ve ordusu acaba brakisefal kafa yapısına sahip miydi?

Durun beyler, hangi ihanet noktasından emir alırsanız alın, bu cumhuriyet muz cumhuriyeti değildir. Burası, ana ve dolu kelimelerinin birleşmesi ile oluşmuş Anadolu’dur ve burada var olan devletin adı: TÜRKİYE CUMHURİYETİ’dir. Hiç bir güç bu devleti kuran Atatürk ve arkadaşlarının manevi mirası üzerinde kafalarına göre tasallut ile tasarrufta bulunamaz.

Çünkü biz varız…