Kıbrıs’ın Yarınını Görmek

105

Beş aydır Kuzey Kıbrıs’yım.

Pandemi dolayısıyla Türkiye’de yaşanan ekonomik, toplumsal
ve sosyal sorunlar aynısıyla KKTC’de de yaşanıyor. Hani derler ya “biri aksırsa
karşısındaki nezle oluyor” diye. Türkiye’de öyle de Kuzey Kıbrıs’ta öyle değil
mi? KKTC’de de öyle; pahalılık, işsizlik, enflasyon, ekonomik dar boğaz, Ercan
Havaalanına artırılmayan uçak seferleri, aylardır açılamayan otellerin durumu
ve hantal yapının bir türlü kırılamaması ciddi boyutta. Su ve elektrik
kesintileri hep şikâyet konusu. Afrika’dan aktarılan uyuşturucu, kara para,
trafik kazaları da ciddi sorun. Gerçi kara para ve uyuşturucunun ana damarı,
100 bin euroya vatandaşlık veren Rum kesiminde ama yine de Kuzey etkileniyor.
Bütün dünyada aranan suç örgütü liderleri çok kişi; Rum kesiminden verilen AB
pasaportlu olduğu için bulunamıyor!

Dövizin sürekli tırmanışı da hayatı etkiliyor. Maaşlarını
Euro ile alan Rum kesimi bal ayı yaşıyor dövizin yükselişinden. İlk işi Türk
kesimine geçip arabasının deposunu doldurmak, marketlerden alışveriş yapmak,
güneye bagajı dolu dönmek. Üstelik KKTC’de 72 millet yaşıyor. En önemli gelir
girdisi ise sayıları yirmiyi aşan üniversiteler ile turizm idi. Ancak pandemi tedbirleri
turizmi çok fena vurdu. Uçak seferleri asgariye indirildi. Eğitim ise yüzyüze
değil, zoom ile gerçekleştiriliyor.

Rum kesiminde pandemiyle kıpkırmızı ve ölüm sayısı çok daha
fazla olmasına rağmen turizm tesislerini iki aşı olanlara açtı! Türk tarafı ise
tedbirli, temkinli ve dikkatli. Üstelik pandemiye karşı çok denetimli ve
müteyakkız. Alışveriş yapılan her müessesede insanların ateşi ölçülüyor, adres
ve telefonu alınıyor, maske mecburiyeti ve mesafe tedbiri yerine getiriliyor.  Pandemi kaçıncı varyantı olursa olsun kontrol
altında. Ama günlük hayat sorunlarla mücadele içinde geçiyor.

 

Kıbrıs’ın Türkler Tarafından Fethinin 450. Yıldönümü

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’de müjdeli haber
vereceği mesajı ülkede fırtına gibi esti. Halk başka, aydınlar başka türlü,
yabancılar ise daha değişik yorumladı müjdeyi. Rum kesimi, AB ve ABD ise sessiz
ama temkinli beklemeye başladı. KKTC’de Kıbrıs’ın Osmanlılarca (1571) fethinin
450. Yılında Kurban Bayramı ile birleşen 20 Temmuz Özgürlük ve Barış Bayramı
ile aynı güne rastladı. KKTC’de ortalama beklenti ise açıklanacak müjdenin
Azerbaycan, Pakistan ile diplomatik ilişki kurulacağı, İngiltere’nin
yumuşayacağı, Geçitkale’ye daimi SİHA, Gazimağusa’ya deniz üssü yapılması,
Kıbrıs açıklarında bulunduğu düşünülen doğalgaz haberi duyumu, Maraş’ın
mülkiyet kaybı olmadan açılması şeklindeydi. Üstelik Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
19 yıldır ilk defa bir Kurban Bayramı’nı Türkiye dışında çocukları ve torunları
bulunmadan kutlayacak olması müjdenin önemini katlıyordu. Kıbrıs Türk halkı ise
yıllardır hantal vaziyette belli kadro ve kaynak bulamayan yeraltı ve yerüstü
zenginliklerinin daha rantabl devreye sokulmasını ve halkın refah düzeyinin
artırılmasını bekliyordu. Bir zamanlar bölgenin narenciye ürünleri ihracatta
ilk sırada iken bugün öyle değil. Asil Nadir’in konuya ilişkin girişimlerinin
öykülerini anlatarak o günlerin özlemini gideriyor. Hellim peyniri de öyle.
İhracatını ve imtiyazını Rumlar kaptı. Devrede olan sadece inşaat sektörü. O da
pandemi dolayısıyla arsa buluyor, mekân tespit ediyor ama çalışacak emekçi ve
malzeme bulmakta zorluk çekiyor. Belki KKTC’ye bir çimento fabrikası kurmak
geçiyordu akıllarından.

Muhalif KKTC medyası bile bu ziyarete öyle pek karşı
değildi. Halk ise mutluydu. Belki elektrik kesintileri bu yaz günü bitebilir,
bir su kaynağı müjdesi alınabilirdi. Bir aydır bu seyahat için çalışmalar
yapılıyordu. Ülkenin en görkemli oteli kapatıldı. Güvenlik tedbirleri alındı.

 

Sen Neymişsin Be Annan Planı?

Cumhurbaşkanı Erdoğan resmen bir çıkartma yaptı Kuzey
Kıbrıs’a. 47 Yıldan bu yana KKTC’ye yapılan en büyük siyasi ziyaretti
gerçekleştirilen. TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Lideri Devlet Bahçeli, BBP,
DSP ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanları Mustafa Desteci ,Önder Aksakal ve
Fatih Erbakan, parti yönetimiyle ters düşün Saadet Partisi Yüksek İstişare
Kurulu Üyesi Oğuzhan Asiltürk, bakanlar, Türkiye ve Azerbaycan’dan
milletvekilleri ve üst bürokratlar, onca yazılı, görsel basın mensupları vs. Bu
işin ciddiyetini gören ve Başbakan Ersan Saner Azınlık Hükümetine muhalif
Cumhuriyetçi Türk Partisi ve Toplumcu Demokrasi Partisi milletvekilleri
Erdoğan’ın konuşma yapacağı toplantıyı boykot kararı aldılar. Tabana göre liberal
solun çok kaba ve çirkin bir tavrıydı bu.

Çünkü arka planını düşünürsek, KKTC’ye batılılarca insafsız
ve hukuksuz bir ambargo uygulanıyor, AB Rum kesimine yaptığı katkıların binde
birini Türk tarafına yapıyordu. Yıllardan beri adeta batı dünyasının bir
ritüeli olan aforoz etme eylemini Kuzey Kıbrıs Türk kesimine uyguluyorlardı. Hem
de ölçüsüzce.

Biraz geriye dönersek, Erdoğan, Başbakan iken Kıbrıs
sorununa güya diplomatik yolla çözüm arayışlarına girdi! Ancak en önce iki
devletli, Kıbrıs Türkünün hak ve hukuklarını güvenceye alınması için gayret
gösteren milli lideri, bir kahraman olan KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Mücahit Rauf
Denktaş’ı dışladı, ötekileştirdi, bugün boykot kararı alanların adayı Mehmet
Ali Talat’ı (2005-2010) cilalıyarak, Mustafa Akıncı’ya (2015-2020) nötr kalarak
cumhurbaşkanı seçilmelerini sağladı. Annan Planını hayata geçirmek için Türk
tarafının “evet” demesi için ışık yaktı. Oysa Anan Planı Kıbrıs Türklerinin
Londra ve Zürih Antlaşmasıyla (1959) olan haklarını iptal ettiriyordu. Allahtan
Rum kesimi “hayır’ dedi de böyle bir dönem kapandı. Erdoğan yıllar sonra bugün
Denktaş’ın dediği noktaya gelindi.

 

Ayrık Otları

Bayram namazını Lefkoşa Hala Sultan Camii’nde kılan
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin, iki devletli ve iki halklı, Kıbrıs
Türklerinin hak ve hukuklarını güvenceye alacak görüşmelerden yana olduğunu
belirtti ve kapalı Maraş’ın mülkiyet hakkı kaybolmayacak biçimde tümüyle
açılacağını söyledi. İlk müjdesi de Metehan Bölgesinde 500 dönüm üzerinde inşa
edilecek ve KKTC’ye yakışan bir cumhurbaşkanlığı külliyesi, parlamento binası
ve millet bahçesi oldu. Türkiye’nin çıkartma yaptığı Alsancak’ta müze-gemi
açılışı gerçekleşti. Lefkoşa kuzey çevre yolu hizmete girdi. Cumhurbaşkanı
Erdoğan çevre yolunun ayrıca yeşillendirilmesini istedi. Kapalı Maraş
Bölgesindeki restore edilen Vakıflar diğer adıyla Bilal Ağa Mescidi ibadete
açıldı.

İlk Cuma namazı eda edildi. Erdoğan’ın KKTC’deki bir başka
açıklaması da “mavi vatan” Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin hak ve çıkarlarının
sonuna kadar korunacağına işaret etti. AB ve ABD’nin konuya ilişkin
politikalarını eleştirdi. Konuşmalarında ayrıca Rum yanlısı politikalar izleyen
ve Türkiye’nin Kıbrıs siyasetini eleştirenlere “Kimi gafiller zehirli ayrık
otlarını Kıbrıs Türk Halkının kalbine saplamasına fırsat vermeyeceğiz. İki ayrı
devlet. İki ayrı halk gerçeğini uluslararası toplumun er veya geç kabul
edeceğini” söyledi. Şöhretler karşılaşması maçının başlama vuruşunu da iki
Cumhurbaşkanları Erdoğan ve Tatar yaptı.

 

15 BİN BİSİKLET

KKTC’de Lefkoşa, Gazimağosa, Girne, Güzelyurt, Lefke ve
İskele olmak üzere 6 ilçe, 12 bucak ve 187 yerleşim birimi bulunuyor. 1931 yılında
Kıbrıs’ta 202 cami-mescit,15 tekke ve 8 medrese bulunurken bugün çoğu son 20
senede yeni inşa edilmiş 89 cami hizmet veriyor. Din İşleri Başkanlığında görev
süresi dolan Prof. Dr. Talip Atalay’ın yerine de Prof. Dr. Ahmet Ünsal (1967-Mengen)
henüz atandı. Minarelerinde Türkiye ve KKTC bayraklarının dalgalandığı
camilerin hepsinde hemen hemen mescit imamının başkanlığında genelde yazın kur’an
kursları hizmet veriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyareti dolayısıyla kur’an
kursu talebelerine ve namaz kılan çocuklara dağıtılmak üzere gemiyle 15 bin
adet bisiklet geldi? Cami cemaati ise genelde Pakistanlılar ve çocuklarıdır!
Bir dostum köyünde 70 bisiklet dağıtıldığını söyledi.

Hal böyle iken Yunanistan ve Güney Kıbrıs “Türkiye’yi ve
Erdoğan’ı durdurun” diye Birleşmiş Milletlere şikâyet etti. Daha sonraki demeçlerinde
ise en fazla eleştiriyi tapu kayıtlarına göre Osmanlı Vakıflarının sahip olduğu
kapalı Maraş’ın açılması konusunda yaptılar. Bununla şu anlaşıldı ki Türkiye ve
KKTC barış görüşmeleri için artık 50 sene daha beklemeyecek ve beklememeli. Bu
belki Rumların hamisi olan ülkelerin Güney’i sahipliğini artıracak  ve pekiştirecek fakat bir müddet sonra da
durulacak gibi görünüyor. Çünkü AB kendi sorunlarının da farkında, özellikle
Almanya Şansölyesi Merkel’in kendisine emekliye sevk etmesi bu problemleri daha
da artıracak gibi görünüyor. Bunların başında da mülteciler ve ırkçılık
meselesi gelmektedir. Pandemi salgını sorunu da henüz çözümlenmiş değil.
İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden ayrılması da Almanya’nın liderliğini iyice su
yüzüne çıkardı, Fransa ve Makron sadece bakmakla iktifa ettiler. Şimdilik
Türkiye karşıtlığıyla idare etmeye çalışıyorlar. Hatta Kıbrıs Rum kesiminin iki
aşı olanlara kapıları açarak turizm atağına sesleri çıkmadı, pandemiyi ve Kuzey’in
kıpkırmızı haritasını, 100 bir euroya satılan AB pasaportunu görmezden
geldiler.

 

 Kktc’ye Çıkarma Önemliydi
Ancak Müjdeler Kâfi Gelmedi

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki günlük resmi ziyareti böylece
tamamlandı. Ama eleştiriler, değerlendirmeler ve değişik yaklaşımların ardı
arkası kesilmedi. Kıbrıs Türk kesiminin sanayi ve tarım ürünlerine,
pazarlamasına, tanıtımına; işsizlik, hayat pahalılığı ve enflasyona yönelik
herhangi bir müjde verilmedi, girişim gözlenmedi. KKTC’nin ulusal toplumda tanınması
konusunda hiçbir açıklama yapılmadı, ima bile edilmedi. Sadece KKTC turizmi
için uçak seferlerinin sayıları hemen artırılacak. Çünkü dev tesisler bir yılı
aşkın süredir konuklarını bekliyor.

KKTC eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı da Erdoğan’ın Kuzey
Kıbrıs’taki mevcut cumhurbaşkanlığı binasının gecekondu gibi gösterilmesine
tepki göstererek “devletin itibarının binaların ihtişamı ile ölçülemez, hukuka,
adalete saygısı ve yurttaşların refah düzeyi ile ölçülür” dedi. Akıncı’nın
açıklamaları Rum basınında ve politik mahvillerinde fazla alaka görüyor! Ancak sivil
toplumda da tabun bulmuyor değil. Z Nesli bir başka türlü yorumluyor. Hem
nalına vuruyor hem mıhına.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın aralarında
Azerbaycan’dan çok sayıda milletvekiliyle, Türkiye’den üst düzey KKTC
çıkartması batının şımarık çocukları Rum ve Yunan ikilisinin, AB ve ABD’nin
özellikle kapalı Maraş’ın 50 yıl sonra açılması konusundaki girişimin
kafalarını karıştırması konusunda başarılıydı. Fakat uluslararası toplumda
Kuzey Kıbrıs’ın tanıtılmasında sorun yaşayan Türk halkının refah çıtasını
yükseltmekte, covit 19 salgını dolayısıyla turizm sektörünün sorunlarına çözüm
bulmaktaki müjdeler kâfi gelmedi, yeni bir çıkarmaya kaldı. Bunların üstesinden
gelecek Z Nesli için galiba öncelik dağa taşa değil insana yatırımdan geçecek.