Kervansaray

160

Bu dünyaya sanki hiç ölmeyecek gibi sarılıp, tüm çevresini ve akrabayı taallukatını zengin etmek için çalışan helali bir yana bırakıp haramda olsa bizim için haktır, hatta bu bir savaştır ve ganimettir bizim için diye düşünenlere yazılmış bir hikâye.

Doymak bilmeyen gözü, sürüdüğü ayağı ile her şey benim ve benim olmalı mantığı ile bakan ve dünya nimetleri ile övünen, arada sırada inanç kısmını hatırlayan ve göstermelik uygulamalar yapmaya kalkanların hikâyesidir.

Kendisine verilen görevi kaybetmeyi düşünemeyenlere , sonsuza kadar bu mevkiler , makamlar benim diyenler için yazılmış bir hikaye ..Hikaye  diyorum ama öyle bakmayın her hikaye aslında bir gerçektir ve gerçeklerden doğmuştur , yaşanmışlıklardan oluşmuştur .

Nur yüzlü bir ihtiyar, Belh ülkesinin şanlı hükümdarı İbrahim bin Ethem’in muhteşem sarayı önünde durur ve kapıdaki nöbetçiler, yanına yaklaşırlar.

“Ne arıyorsun ihtiyar?” diye sorarlar,

– Ben yolcuyum. Bu gece konaklayacak bir kervansaray arıyorum.

– Yanlış gelmişsin baba. Burası kervansaray değil, hükümdarımızın sarayıdır.

Nur yüzlü ihtiyar ısrar eder ‘’ Burada gecelemek istiyorum, Tanrı misafiriyim.’’

Nöbetçiler ne dedilerse onu ikna edemezler. Sonun da hükümdara durumu bildirdiler.

İbrahim bin Ethem “Gelsin bakalım tanıyalım şu ihtiyarı” der ve içeriye buyur eder.

Ona’’ Burası benim sarayım. Sen nasıl hükümdar sarayını kervansaray diye küçümseyebilirsin?’’

Dede ‘’ Nöbetçilerin anlamadılar, sen de anlamıyorsun burası kervansaraydır, istersen sana ispatlayayım.’’

Hükümdar ‘’ İspatlarsan seni burada misafir ederim yoksa, cezaya çarptırırım.’’

İhtiyar sorularını sormaya başlar…

– Kaç zamandır burada oturuyorsun?

– 3 yıldır.

– Senden önce kim oturuyordu?

– Babam 10 yıl oturduktan sonra vefat etti.

– Peki, ondan önce kim, ne kadar oturdu?

– Dedem, o da 2 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra öldü.

– Senden sonra kim oturacak?

– Herhalde oğlum oturur.

Bu cevaplardan sonra ihtiyar güler ve sözlerini şöyle sürdürür ‘’Sana burasının kervansaray olduğunu söylemiştim. Deden geldi kondu geçti, baban geldi bir müddet kaldı gitti. Sen geldin, sen de gideceksin, yerine oğlun geçecek. Bu gelip gitmeler devam edecek. Kervansaraylar da yolcuların gelip gittikleri yerler değil mi? Kimse dünyada ebedi kalmayacağına göre… Herkes ebedi hayat yolunun yolcusu olduğuna göre… Bütün dünya bir kervansaraydır ve bu dünyada herkes kim ve ne olursa olsun kervansaray sahibi değil sadece YOLCUDUR ….!!