Kendi Ayağımıza Sıktığımız Kurşun

91

 

Milli Eğitim Bakanı din ve ahlâk dersleri ile ilgili öğrencilere çeşitli seçenekleri sunacaklarını belirtiyor. Artık öğrenciler Hıristiyanlık ve Musevilik hakkında da bilgi alacaklarmış. Herhalde buradaki yanlış; öğrencilere sanki din tercihi yapması gereken birer müşteri gibi bakılmasıdır. Önemli olan öncelikle İslam hakkında doğru dürüst ve yeterli bilgi verilmesidir. Yine Musevilik ve Hıristiyanlık ile birlikte Aleviliğin de öğretilecek olması dikkat çekmektedir. Alevilik İslâm dışı bir din midir ki; Hıristiyanlık ve Musevilik ile birlikte düşünülmektedir? Milli Eğitim Bakanı ne zamandan beri Batının Doğuyu kuşatmasını amaçlayan oryantalist bakışla Türk milletine bakıyor?  Gerçekten çok düşündürücüdür. Bir ara Gönüllü Teşekküller Vakfı adlı kuruluşun bir toplantısı vardı. (Bu kuruluştan Aydınlar Ocağı’nın çıkması son derece isabetli olmuştur. Olaylar ve gelişmeler bizleri doğrulamaktadır.) Bu kuruluşun bir toplantısında konuşturulan malum bir liberal öğretim üyesi, Türkiye’deki Müslüman oranının çok yüksek olduğunu belirtip Alevileri nereye koyuyorsunuz demişti. Aynı soruyu yabancılardan da duymuştuk.

Geçen hafta “Türkiye geçilmez mi?” başlıklı makalemizde bazı hususlar üstünde durmuştuk. Türkiye’nin Çanakkale 1915’ten bu yana, çok defa geçildiğinin aklı başında olan herkes farkındadır.

Hem terör örgütüne karşı bir tavır alıp hem de Oslo’da ve diğer birçok örnekte olduğu gibi müzakereye soyunmak, silah bırakmamış bir terör örgütünü Amerikalıların zoruyla muhatap almak Türkiye’yi “geçilmez” yapmamıştır.

Mensuplarının büyük bir bölümü aşırı soldan gelen malum kürtçü, ırkçı partinin yerine ılımlı ve sağ eğilimli Kürt ırkçılarına parti kurdurulması, başına İsveç’ten ithal edilen kişinin getirilmesi, Barzani’nin önünün açılması, Türkiye’yi “geçilmez” kılmayacaktır.

Batı basınında “Kürdistan’ı kuracaksa bizzat Türkiye kurar” diyenleri haklı çıkarmak için çabalayanlar ülkeyi geçilmez yapmamıştır.

Süleymaniye’de başımıza çuval geçiren ve terfi ettirilen şimdiki CIA başkanının gizli Türkiye ziyareti ile verilen tavizler, herhalde geçilmez olmanın gereği değildir.  Petrolden pay alma rüşvetiyle Barzani’ye destek olmamızın talimatlarını alanlar, Genelkurmayını maalesef terör örgütü gibi görenler, ikinci Malta Sürgünlerine vesile olanlar, herhalde ülkeye daha fazla itibar katmamışlardır.

Hayali AB üyeliği sürecinde dün ve bugün Brüksel’e verilen tavizler, uyum adı altında uydu yasalarının çıkarılması, ruhban okulunun açılma teşebbüsleri daha çok itibar kazanmanın birer yolu değildir.

“Avrupa Yerel Yönetimlere Özerklik Şartı”nın devreye sokulmaya çalışılması, milli sınırlar içinde kalmak şartıyla özerkliğe yol açacak yanlış ifadeler Türkiye’yi geçilmez kılmamıştır.

Malatya Kürecik’deki erken uyarı radar üssü hakkında vatandaş fazla bir şey bilmiyor; aslında merak da etmiyor. Bazılarımız her akşam izlenen uzun uzun dizilerdeki gayri meşru telkinlere ve örneklere aklına takmış; belki de bunları ilerlemenin birer göstergesi sayıyor. Diğer taraftan, borçlandırılan Türk Milleti sadece borcunu ödemeyi düşünür hale sokulmuş. Bunları anladık da Kürecik’deki gerçeği ve olup bitenleri acaba kaç milletvekili merak edip incelemiştir? Bu üssün kurulması komşularımızla sıfır sorunlu olmamızı mümkün kılabilir mi?

 

 

Önceki İçerikÇıplak Ayaklı Mucize
Sonraki İçerikAcara’da Din ve Ahmed Cevad Ahunov
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)