Kavak Yelleri (2)

98

Çünkü Muhammedî nur, perdeyi kaldırdı.

O’nun bir an için, yanlış olarak sandığı gibi kâinatta yokluk, hiçlik, görevsizlik,

Abes, faydasızlık ve ayrılık olmadığını ortaya koydu.

Tam tersine o kavakların yaprakları sayısınca hikmet, gaye, amaç

Ve manaları var olduğunu gösterdi.

Sonuçsuz ve görevsiz olmadıklarını ispat etti.

Nasıl ki bir usta harika bir makine yapsa, herkes onu alkışlar, âferinlere boğar.

O makine de, ondan beklenen sonuçları tam tamına göstermesiyle,

Hal diliyle ustasını tebrik eder.

İşte her canlı ve her şey böyle bir makine hükmündedir.

Ustasından, yapıcısından haber verir. Onu över.

Bunun gibi her varlık, hayat ve şuur sahiplerinin gözlerine bakar.

Onlar için şirin ve tatlı, üstünde düşünecekleri birer marifet kitabı olur.

Ustasını, yapıcısını gösterir. Ondan haber verir.

Çünkü fiil, failsiz / iş, yapansız olmaz.

Nakış, nakkaşsız ortaya konamaz.

Bir yerde nakış varsa, o nakışı yapan da vardır.

İşte her varlık kendisine bakan için; okuyacağı bir marifet ve bilgi yumağıdır.

Mânalarını şuur ve bilinç sahibi insanların zihinlerinde bırakır.

Suretlerini hafızalarına nakşeder.

Benzerinin, kopyasının aksettiği ve bu şekilde muhafaza edilip korunduğu

Misalî levhalarda yer alır.

Gayb / görünmez âlemin defterlerinde bırakır.

Kısaca o varlık, kendisine bakanların vücut dairelerini mekân tutar.

Ancak bu nakil ve geçişlerden sonradır ki,

Her varlık şahadet yani görünür âlemi terkeder, gayb / görünmez âleme çekilir.

Demek ki şekle ait bir vücudu bırakır.

Manevî gayba / görünmeze ve ilme ait çok vücut ve bedenleri kazanır.

Bütün bunlardan sonra maddî yok oluşlarına üzülmenin artık mânası kalmaz.

Evet madem Allah var ve ilmi her şeyi kuşatıcıdır.

Elbette yokluk, hiçlik, mahvoluş, fena ve fânilik yani geçicilik;

Hakikat noktasında inanan insanın dünyasında yoktur.

Ancak inanmayanların dünyaları yokluk, ayrılık, hiçlik ve fânilikle doludur.

Çünkü onlar öyle istiyorlar. Yoksa aslında onların sandığı gibi değildir.

Ama Allah; kulunun zannı üzeredir. Kendisine nasıl muamele ve işlem yapılmasını istiyorsa,

Kul öyle bir karşılık bulacak ve görecektir.

İşte bu gerçeği şu özlü söz ders verip der:

“Kimin için Allah var, ona her şey var. Ve kimin için yoksa, herşey ona yoktur, hiçtir.”

Elhasıl:

Nasıl ki, inanç; ölüm zamanı, insanı sonsuz olarak yok oluştan kurtarıyor.

Öyle de: Herkesin özel dünyasını bile yokluk, hiçlik karanlıklarından kurtarıyor.

İnançsızlık ise, özellikle tam inançsız olsa;

Hem o insanı, hem özel dünyasını ölümle yok edip,

Manevî cehennem karanlıklarına atar.

Hayatının lezzetlerini, acı zehirlere çevirir.

Dünya hayatını ahretine tercih edenlerin kulakları çınlasın.

Gelsinler, buna ya bir çare bulsunlar; veya inanç dairesine girsinler.

Bu dehşetli zarar ve ziyandan kurtulsunlar.

 

 

Önceki İçerikDüşman Hukuku
Sonraki İçerikÇıkış Yolu (1)
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.