Karşılaştığımız problemleri çözmeye çalışırken çoğu defa çıkmaza girer, bildiğimiz bütün çözüm yollarını tekrar tekrar dener, ancak çözümsüzlüğün sıkıntısıyla bunalırız. Böyle durumda uzmanların “karenin dışında düşünmek” diye tanımladıkları yeni bir davranış biçimini seçmek gerekebilir.
Bu kavramın doğuşuna sebep olan şöyle bir problemdir: Aşağıdaki dokuz noktayı, hepsinden geçen kesintisiz dört doğru ile (elinizi kaldırmadan) birleştiriniz.
Bu problemi tek başına çözmeye çalışan insanların çok büyük kısmı noktaların oluşturduğu karenin içinden doğruları geçirmeye çalışmakta ve çözümsüzlük sonucuna ulaşmaktadır. Oysa problemin verilişinde karenin dışına çıkılmayacağı yönünde bir kısıt bulunmamaktadır. İnsanlar zihinlerinde yarattıkları ön yargı ile karenin dışına çıkmayı düşünememektedir.
A.Einstein “problemleri doğuran davranış biçimlerini devam ettirerek problemlerimizi çözmemizin mümkün olmadığını” söylüyor. Ancak insanların alışkanlıklarını ve önyargılarını değiştirmeleri çok zordur. Yeni davranış biçimlerini benimsemeleri ve uygulamaları da çok nadir seçtikleri bir yoldur.
Aileniz içindeki ilişkilerinizden, iş hayatınızda karşılaştığımız problemlere kadar çözümsüzlük noktasına gelmenin sıkıntılarını yaşamadan, “bütün yolları denedim, çare yok” demeden önce duraklayıp, derin bir nefes alınız. Ve “acaba alıştığım davranış biçimlerinin veya düşündüğüm yolların dışında bir çıkış yolu olabilir mi” diye tekrar düşününüz.
Eşinizle, çocuklarınızla, amirinizle veya arkadaşlarınızla çözümleyemediğiniz probleminiz mi var? Mevcut davranış biçiminizi değiştirerek yeni bir yaklaşımın çare olup olamayacağını düşününüz. Başkasını değiştirmeniz pek mümkün değildir, ancak davranışlarınızı değiştirip geliştirerek çözümler üretmeniz ve etkili olmanız mümkündür.
Ülkeyi yönetenlerin de, yönetenleri seçme gücünü elinde bulunduran biz seçmenlerin de uluslararası büyük güçlerin dayattığı ve “başka çıkış yolunuz yok” diye beyinlerimizi yıkadığı yolların dışında “başka çözüm yolları olabilir mi” diye düşünmemiz gereken bir zaman dilimindeyiz.
Acaba AB konusunda, PKK meselesinde, işsizlik, yolsuzluk ve yoksulluk konularının çözümünde tek yol mevcut politikaların izlenmesi midir? IMF’ nin çizdiği ekonomik programın zaman zaman dışına çıkmakla daha olumlu sonuçlar elde edemez miyiz? Bu alanların hepsinde de pek başarılı olduğumuz söylenemez. Peki “yeni yollar var mı” diye düşünmemizi engelleyen ne?
Bakınız Türk seçmeni çözüm üretemediğini gördüğü yöneticilerini her seçimde değiştiriyor. Ancak yöneticilerin politika ve davranış biçimlerinde değişiklik yapmaması, dış kaynakların çizdiği programlar ve politikaları izlemeye devam etmesi problemlerimizin devam etmesine, çaresizlik girdabında sürüklenmemize yol açıyor.
Bu defa, alıştırılmış olduğumuz ezberi bozan, milli ihtiyaçlarımıza göre şekillendirilmiş program ve politikalar uygulayabilecek organizasyonları ve şahısları tercih etmemiz belki bir çıkış yolu olabilir.
“Alternatif yok” demeden önce karenin dışına çıkmaya ne dersiniz?