Kapı Aralığından Bir Hastane Gerçeği…

17

            Diğer birçok sektörde olduğu gibi sağlık sektörümüzde de çözülmemiş ve çözülmesi zorlaşmış sorunlar mevcuttur. Sağlıkla ilgili yazı yazmak sayfalar tutar. Asıl yazması gerekenler de suya sabuna dokunmama veya sadece bir takım şahsi beklentilerin peşinde olduklarından konuşmamakta ve yazmamakta adeta yeminlidirler. Bu alanda da zaman zaman sadakat ve tanışıklık liyakatin üstüne çıktığından kendisine verilen işin farkında olmayan, yeterli bilgiye de sahip bulunmayan tecrübesiz personelle de karşı karşıya kalabilirsiniz. Buna rağmen, bunlar yine de oraya buraya koşturup dururlar. Doktor alanında zaten asıl hocalarla görüşebilmek epey zordur. Asistanlardan lütfederlerse bilgi alırsınız ve hastanızı tecrübesizliği açık belli olan asistanlara teslim ederek sonuç beklersiniz. Bazı asistanlar bir ameliyatta veya katater değiştirmede çok kere hocalarını telefonla arayıp talimat alarak ameliyatı gerekli şekilde sürdürmekten uzaklaşırlar. Büyük hocalar veya ünvanla şişirilmiş bazıları da üst katta onlarca çok önemli konuları ele alıp çok önemli çözümler ve mesleki yeni buluşlar peşindedirler! Her şey ülke için ve yapılan yemin gereği ortaya konmaya çalışılır.

            Ameliyat için götürülen hasta bazı eksiklikleri ve konuşmalardan olup biteni fark eder ve “yapamayacaksanız gideyim” demek zorunda da bırakılır. Hastanın ameliyatı yapanlara hiç güveni kalmaz. Bir de ne olacağım endişesi artar. Hastanın başındaki beyaz önlüklülerin önemli bir bölümünün hasta psikolojisiyle ilgilerinin pek olmadığı ortaya çıkar. Hastanın rahatsızlığının ne olduğunu bilmediğini söyleyen asistanlar da vardır. Ameliyat sonrası hastaya bir geçmiş olsun bile denmeden yatağına getirilir. Kan bulaşmış çarşaf yatakta sırıtır. Hastaya doğru dürüst yardım eden de yoktur. Ancak koridorda koşuşturan bir iki personel dikkat çeker. Hasta kendi başına yatağa çıkar ve dinlenmeye çalışır. Bir görevli ve tekerlekli sandalye aranır ama bir adet olan sandalye bir başka hastanın kullanımındadır. Bir ciddi görevli aranır ama o da beyaz gömleklilerden farklı değildir; yatağın kaldırılıp indirilmesinde zorlanır. Kendisine sorulan sorulara cevap veremez. Ameliyatlı hasta koluna girilerek ve alt kattan tesadüfen bulunan tekerlekli sandalyeyle nihayet asansöre bindirilir. Hasta kendisine gerekli bilgileri verecek doktoru ve kullanacağı acil ilaçlı reçeteyi bekler. Kimseden bunu alamaz. Alelacele yapılmış pansuman, yapanlar hakkında bir kalitesizlik işaretidir. Bloklardan dışarı çıkıp hastaneye baktığınız takdirde dev gibi duran mükemmel bir eser karşınızdadır ancak onu sadece seyredersiniz. Hastanın yapacağı bir şey yoktur. Ona ve çevresine sadece üzülmek düşer. Hastaneye gelen bazı vatandaşlarımız maalesef zemin kattaki lavabolarda kırılmadık ve koparılmadık bir şey bırakmamışlardır. Bu da devlet malına zarar vermede bazılarının ne kadar aşırı gittiklerini göstermiştir.  

            Ona buna malzeme olsun; siyasi çatışmalarda kullanılsın diye hastanın ağzından bu gerçekleri yazmadık. Anlaşılan iş sadece kaliteli bina yapmak, düzenlemek ve teknolojiyle yönetmek değildir. İşini bilen kaliteli personel ihtiyacı doktorlarda da, personelde olduğu gibi vardır. Hasta evine gelmiştir ve bir daha bu hastaneye gidip gitmeyeceğini çevresiyle konuşur ve tartışır. Çevresindekilerin de artık morali bozuktur. Beklediklerinden çok farklı bir muamele ve işlemle karşı karşıya kalmışlardır.  

Önceki İçerikDönence
Avatar photo
1944 İstanbul doğumludur. Orta Öğrenimini Maarif Kolejinde, yüksek öğrenimini İktisadî ve İdari Bilimler Yüksek Okul'unda tamamlamıştır. 1967'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne asistan olarak girmiştir. Ord. Prof. Dr. Z.F. Fındıkoğlu'na asistanlık yapmıştır. 1972'de "Bölgelerarası Dengesizlik" teziyle doktor, 1977'de "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" teziyle doçent, 1988'de de profesör olmuştur. 1976 Haziranında yurt dışına araştırma ve inceleme için giden Erkal 6 ay Londra ve Oxford'ta inceleme ve araştırmalar yapmış, Doçentlik hazırlıklarını ikmal etmiştir. 1977 yılında hazırladığı "Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri" isimli Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Ekonomisi ağırlıklı tezle Doçent olmuştur. 1988'de Paris'de, 1989'da Yugoslavya Bled'de yapılan milletlerarası UNESCO toplantılarında ülkemizi birer tebliğle temsil etmiştir. 1992 Yılında Hollanda'da yapılan Avrupa Konseyi'nin "Avrupa'da Etnik ve Cemaat İlişkileri" konulu toplantısına tebliğle katılmıştır. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dışında dönem dönem Harp Akademilerinde, Gazi Üniversitesi'nde, Karadeniz Teknik (İktisadi ve İdari Bilimler Yüksek Okulu) ve Marmara Üniversitelerinde de derslere girmiştir ve konferansçı olarak bulunmuştur. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi İktisat Bölümü ve İktisat Sosyolojisi Anabilim Dalı Başkanı, Metodoloji ve Sosyoloji Araştırmaları Merkezi Müdürü, İstanbul Üniversitesi Senato Üyesi, Aydınlar Ocağı Genel Başkanı ve İstanbul Türk Ocağı üyesi olan Prof. Dr. Erkal'ın yayımlanmış ve bir çok baskı yapmış 15 kitabı ve 700 civarında makalesi vardır. Halen Yeniçağ Gazetesi'nde Pazar günleri makaleleri yayımlanmaktadır. Prof. Dr. Erkal evli ve üç çocukludur. Dikkat Çeken Bazı Kitapları : Sosyoloji (Toplumbilimi) (İlaveli 14. Baskı), İst. 2009 Orta Teknik Eğitim-Sanayi İlişkileri, İst. 1978 Bölgelerarası Dengesizlik ve Doğu Kalkınması,(2. Baskı), İst. 1978 Sosyal Meselelerimiz ve Sosyal Değişme, Ankara 1984 Bölge Açısından Az Gelişmişlik, İst. 1990 Etnik Tuzak, (5. Baskı), İst. 1997 Sosyolojik Açıdan Spor, (3. Baskı), İst. 1998 İktisadi Kalkınmanın Kültür Temelleri, (5. Baskı), İst. 2000 Türk Kültüründe Hoşgörü, İst. 2000 Merkez Binanın Penceresinden, İst. 2003 Küreselleşme, Etniklik, Çokkültürlülük, İst. 2005 Türkiye'de Yolsuzluğun Sosyo-Ekonomik Nedenleri, Etkileri ve Çözüm Önerileri (Ortak Eser), İst. 2001 Ansiklopedik Sosyoloji Sözlüğü (Ortak Eser), İst. 1997 Economy and Society, An Introduction, İst. 1997 Yol Ayrımındaki Ülke, İst. 2007 Yükseköğretim Kurumlarının Bölgelerarası Gelişme Farklılıkları Açısından Önemi ve İşlevleri, İTO, İst. 1998 (Ortak Araştırma)