Kanunla mı Emirle mi?

278

Birkaç yıl önce Almanya Türk Ocağının daveti üzerine Köln’e gitmiştim. Bu şehre ikinci ziyaretimdi. Köln’ü sevmiştim: Müzelerinin, antikacılarının, sergi salonlarının, kitapçılarının zenginliğini. Tabii bir de hâlâ eski şişesiyle sattıkları “Kolonya”sından olmalı… Fakat en çok şaşırtan ve hoşuma giden şu gözlemimdi: Bir Pazar günü bir engelli, tekerlekli sandalyesiyle tek başına şehrin merkezinde geziyor, vitrin bakıyordu. Tekerlekli sandalyeyle tek başına! Benim Ankara’mda sağlam adam kaldırımlarda yürüyemez; çünkü kaldırıma park etmiş arabalar vardır, mutlaka vardır. Sözde tekerlekli sandalyelerin çıkış ve inişi için yapılmış eğimli bölümler de kapatılmıştır. Siz kaldırımların yayalar için yapıldığını zannediyorsunuz değil mi?

Kaldırımda yürümek istiyorum!

Anneler bebeklerini arabaya koyup gezdiremez. Mümkün değildir. Köşelerde karşıdan karşıya geçerken korkarak başınızı tam köşeye park etmiş arabanın kıyısından uzatarak gelen var mı diye kontrol edersiniz. Çünkü kaldırımlara işlemeyen park yasağı, köşe başlarına hiç işlemez. Sokak tek yönlüyse de siz yine ters yöne de bakın. Çünkü bizde tek yönlülüğün tabelaları konur ama işlemez. 

Başkentte trafik kuralları ve de trafik polisi yok gibidir. Hiç olmazsa benim oturduğum Gaziosmanpaşa semtinde. Mesela Boğaz Sokak’ın ilk blokunda bir kaldırım kâmilen otomobillerce işgal edilmiştir. Her gün kaldırım ihlalinden değil, boydan boya işgalinden bahsediyorum; Şeraton’un Lugal Oteli’nin önündeki kaldırımdan. Şehit Ömer Haluk Sipahioğlu Sokağı, eski Noktalı Sokak sözde tek yöndür ama galiba ters yöndeki trafik düz yöndekinden fazladır. Koca Nenehatun Caddesi de tek yönlüdür, caddenin park yasağı olan solu kâmilen park eden arabalarla doludur; tabii sağı da, sonra kaldırımları da… İnsaflı olayım, orda işgal değil ihlal var. Yürüyebilirsiniz ama bebek arabası olmaz. O kadar uzun boylu değil.

Trafik polisini görürsünüz. Ne zaman? Bir büyük adam geçecekse. O zaman o kayıp polis ortaya çıkar ve sokakları, caddeleri trafiğe kapar. 

Sözüm trafik polisine ve aslında onun yönetimine. Hırsızı, uğursuzu, teröristi canı pahasına kovalayan polisimize değil. 

Trafik denetleme – vergi toplama

Çankaya Mahallesi, Gaziosmanpaşa… Elçiliklerin en yoğun olduğu çevreler… Yabancılar hâlimizi ağızları açık seyreder. Bir yabancı usta şoför, bizde trafiğe çıksa muhtemelen ilk saatinde kaza yapar. Bir Amerikan’ın yazılı hakaretini hatırlıyorum, “Park yeri kavramını henüz keşfetmemiş bir millet!”. 

Durumu yıllar önce Bölge Trafik Denetlemeye, bir e-postayla bildirmiştim. Cevaplarında, trafik yönetmeliğinden bir paragrafı kesip yapıştırmışlardı. Periyodik denetimler yaparlarmış. Otuz senedir buradayım; henüz bu açık ihlallere periyodik denetimle müdahale edildiğine rastlamadım. Belki denetim periyodu elli veya yüz yılda birdir. 

Gelelim vergi meselesine. İnternet’te Kamu Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof. Dr. Ulvi Saran’ın 2020’de yayımladığı bir grafik var. AB’de ve Türkiye’de toplam vergi tahsilatı içinde dolaylı ve dolaysız vergilerin payı üzerine. AB’de, dolaylı ve dolaysız vergiler toplam içinde sırasıyla %65 ve %35. Türkiye’de %27 ve %73. 2023 yılında dolaylı vergiler – moda tabirle – pik yapmış ve %76’ya yükselmiş. Demek ki devletimizin doğrudan tahsil ettiği vergi oranı %24. AB’de %65! Dolaylı vergi, biliyorsunuz, fiyatın içine gömülen, tahsili için beyan edilmesi gerekmeyen, dolayısıyla fazla bir gayret de istemeyen vergi. Bunda da kaçakçılık yapılır; hizmetlerde daha kolay, mallarda biraz daha karmaşık “kravatsız” alışverişlerde. Eskiden bir dükkândan çıktığınızda fişinizi görmek isteyen denetçiler olurdu. Uzun zamandır onlara da rastlamıyorum. Trafik polisine rastlamadığım gibi. 

Devlet zafiyeti

Artık kanıksadığımız bu hâlleri tekrar aklıma getiren, Tele1’de geçen hafta yayımlanan, Mehmet Ali Güller’in yönetimindeki bir açık oturum ve orada siyaset bilimci Dr. Haldun Solmaztürk’ün konuşmasıydı. Solmaztürk Paşa, cinayetlerden 2023 depremindeki beceriksizliklere kadar birçok olayı çözümlerken “devlet zafiyeti” teşhisini koyuyordu. Açık oturumda, bildiğimiz fakat kanıksadığımız için pek konuşmadığımız bir gerçek seslendirildi. Avrupa’da birçok devlet hizmetinde, mesela trafikte, polis, mevzuatı uygular. Bizde emri uygular. Trafikten toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kadar kural budur. 

Emir de herkese uygulanmaz. Mesela İngiltere’de başbakan, alkollü araba kullanmaktan ceza alır! Kanun uygulanmıştır. Bizde bunu aklınızdan bile geçiremezsiniz. Türkiye’de, yukarıda saydığım trafik ihlallerinin her biri için emir beklenirse o ihlaller otuz yıl da kırk yıl da yapılmaya devam eder. Kanuna saygı sıfırlanır. Çünkü halk her gün kanuna uyulmadığını gözleriyle görür ve kendisi de uymaz.

Bakın hatırladım: Bir büyük adam Şeraton’a gelecekti ve o gün, bir trafik polisi ekibi, çevredeki bütün yanlış park etmiş arabaları çektirdi. Emir almışlardı zahir. 

Yaralarımız çok ve derin. Devlet zafiyetine devam edeceğim. 

Kanunla mı emirle mi? – Milli Düşünce Merkezi (millidusunce.com)

Önceki İçerikKocaeli’mizin Sağlık Hizmetlerinde 1900’lü Yıllar(2)
Sonraki İçerikMilletlerarası Politika Uzmanı Gazeteci Yazar SUAT GÜN, FİLİSTİN MESELESİ’nin Geleceğine Işık Tuttu.
İskender Öksüz
İskender Öksüz 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de dünyaya gelmiştir. 1966 yılında Ege Üniversitesi Kimya-Fizik Bölümü'nde lisans eğitimini tamamlamıştır. Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunun yurtdışı bursuyla ABD'de Yale Üniversitesi'ne kabul edilmiş, burada, Oktay Sinanoğlu'nun danışmanlığında, 1968'de yüksek lisansını 1969'da da doktora derecesini almıştır. İskender Öksüz 1968-1979 yılları arasında; Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde bölüm başkanlığı, rektör yardımcılığı ve rektör vekilliği görevlerinde bulunmuştur. Yine aynı yıllarda senato üyeliği (ADMMA), Türkiye Atom Enerji Komisyonu 7. Dönem üyeliği, Atom enerjisi konusunda bakan danışmanlığı ve Töre-Devlet Yayınevi yöneticiliği yapmıştır. Öksüz, 1981-1987 yılları arasında, Suudi Arabistan'da bulunan University of Petroleum and Minerals'da akademik ve idari görevler, bilgisayar destekli öğretim koordinatörü, yeni öğretim üyesi seçimi ve terfi komitesi üyeliği yapmıştır. 1987 yılından itibaren sağlık, bilişim ve eğitim sektörlerinde çeşitli firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Öksüz, çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği, genel müdürlük ve holding genel koordinatörlüğü yaptı. İskender Öksüz 2012 yılında Gazi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümünden emekli oldu. Otuzun üstünde bilimsel yayını yedi yüzün üzerinde atıfı bulunan Öksüz, KÜBİTEM (Kültür, Bilim ve Teknik Merkezi) kuruculuğu, Türk Ocağı Hars Heyeti ve Yönetim Kurulu üyeliği, Millî Düşünce Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği; Töre, Devlet, Bozkurt, Türk Yurdu dergilerinde makale ve başka yazıları yayımladı. Üniversiteler de dâhil olmak üzere çeşitli platformlarda konferans, söyleşi ve röportajlarda bulundu.[5][6] Ayrıca Son Havadis, Yeni Ufuk ve Ayyıldız gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Karar gazetesinde köşe yazarlığına devam etmektedir. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021 tarihinde vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu ile evliydi. Eserleri[7] Millet ve Milliyetçilik Bilim, Din ve Türkçülük Alt Akıl: Aptallar ve Diktatörler Türk Milliyetçiliği Fikir Sistemi Türk'üm Özür Dilerim Niçin Geri Kaldık? Çin Dünyayı Ele Mi Geçiriyor? (Konuralp Ercilasun ile birlikte)