Kanuni Sultan Süleyman’ın Barbaros Hayrettin Paşa’ya Mektubu

184

 

Akdeniz’de ve Ege’de, Hristiyan denizcilere korku salan kahraman denizci Barbaros Hayrettin Paşa, Kanuni Sultan tarafından İstanbul’a davet edilir. Barbaros’a bir mektup gönderen Kanuni mektubunda şöyle diyordu:

“İspanya’ya sefer muradumdur; bir yarar adamını yerine koyup gelesin; eğer muhafazaya kaadir yarar adamın yok ise ilam edesün.” (1)

Hayrettin Paşa da, Hasan Reis isminde bir kumandanını muhafız bırakıp, bir filo ile yola çıktı ve durumu bir mektupla Kanuni’ye bildirdi:

“Padişahım, Bu seferimiz esnasında Mora’nın güneyindeki Çuka Adası’nı bastık, sonra kuzeye dönerek Fgine adasını ele geçirdik. daha sonra yürüyerek Kiklad takımadalarından Şira, İne, Para, Antipara, İstendil, Eskinos ve Mürted adalarının kimini savaşarak kimini de antlaşmayla teslim aldık. Bu adaların merkezi durumunda bulunan Nakşa Adası’nda oturan Venedikli GiovanniCrispo bize karşı koyamadı ve senelik beş bin duka altını vermeyi kabul etti.

Bundan sonra yürüyerek Sisam ve Rodos arasındaki takımadalara hücum ettik; Şeytanlık, Patmos ve İstanpula adalarını zaptettik. Elimize geçen ada sayısı onikiyi bulmuştur.”(2)

İstanbul’a gelip oradan da Edirne’de padişahın huzuruna kabul edilen Hayrettin Paşa çok iyi ağırlandı. Alınan karar uyarınca, otuz bin asker taşıyan yüz on kadırga, kırk kalyon, dört mauna kendisinin emrine verilerek, Fransa kralının yardımına gitmesi istenildi. Hayrettin Paşa: “Emir padişahımındır, canımız yoluna fedadır, buradan Fransa krallığına üçbin mil mesafe vardır, yardımınızla o diyara giderim. İspanya ile savaşır onun ülkesini elinden alırım.” dedi.(3)

Kanuni Sultan Süleyman da, elini öpen ve bağlılığını bildiren Hayrettin Paşa’ya şöyle konuştu: “Ey denizcilerin önderi, deniz ilminin ve tekniğinin bilgisine sahip Kapudan, sana bu deniz seferinde tam yetki veriyorum, sende bütün gereken şeyleri gör, her durumda adamlarınla meşveret et, o diyarı fethet.”(4)

Hayrettin Paşa Padişaha dua edip hareket etti. İstanbul’dan Akdeniz’e yelken açtı ve  Avrupa’nın her tarafında korku saldı. Uğradığı tüm limanlarda ve geçtiği tüm şehirlerde, büyük telaş ve heyecan yaşattı. İdareciler, papazlar, halk kaçacak yer arıyorlardı. Halbuki Barbaros, uğradığı yerlerde ne gasp, ne yağma ne de zulüm yapıyordu. Hayrettin Paşa ve donanması Marsilya’ya vardığında, Fransız donanması tarafından karşılandı. Osmanlı donanması şehirde top ateşiyle selamlanıp, şenlikler yapıldı. Marsilya’da, daha önce  Fransızlara ait olan ancak, Almanya İmparatoru Şarlken’in elinde bulunan, Nice Kalesi üzerine, sefer yapılmasına karar verildi. Nice Kalesi mutlaka geri alınmalıydı. Fransızların hücum için ciddi hazırlık yapmadıklarını gören Barbaros çok kızdı ve onlara:

“Ne güzel, ne güzel gemileri şarapla doldurup baruttan başka hiçbirşeyi unutmamışsınız, barutumuz bitti diyorsunuz. Biçare yiğitlik ve askerlik sizin gibi kıymetsiz ellerde kıymetsiz duruma gelmiştir. İçinize tembellik işlemiş; gayret ise vücudun hayatı ve hayatın uyanmış halidir! O asker kılıklılar ne yaptıklarını bilmiyorlar. Korkak adam cesur yiğide göre daha büyük tehlike altındadır. Zira korkağın avcısı daha çok ve cesur olur. Çok iyi kararlı olamayan bir kimse cesur er üzerine yürüyemez.”Diyerek, korkak Fransız komutan ve askerlerine bağırdı.(5)

20 Ağustos 1543 tarihinde, Nice Kalesine yapılan kuşatma da, şehir teslim oldu. Kaleye, Osmanlı ve Fransız bayrağı çekildi. Barbaros şehirde kimseye dokunmadı, adalet ve merhamet yüzü gösterdi. Ancak Barbaros, Fransızların gayretsiz, korkak ve disiplinsiz oluşlarına kızarak, onları kumanda etmek ve aynı safta onlarla savaşmak istemedi. Fransız asilzade ve kumandanlarına: “Ben bu şartlar altında sizin namınıza Müslüman kanı akıtamam.” diyerek Nice şehrini Fransızlara bırakıp,Toulon şehrine, oradan da İstanbul’a döndü.

1-Osmanlı-Çadırdan Saraya-Saraydan Sürgüne-Nazım Tektaş-Yeni Şafak Yay.-S.203

2-5-Barbaros Hayrettin Paşa-Ebubekir Subaşı-Mavi Lale Yay.-İst.2009-S.328-389-390-391

3-4-Muhteşem Süleyman-Özlem Kumrular-Kitap Yay.-İst.2007-S.23