Kadının Kadına Yaptığı

64

 

 

Bu hafta size başka bir konu ile seslenecektim…

Fakat artık aşina olduğumuz üzere gündeme yine öyle haberler düştü ki, temas etmeden geçemedim..

Neyi mi kastediyorum?

Kadının dövülmesi ve hatta öldürülmesiyle ilgili erkeklerin de “haklı” (!) olduğuna dair yapılan yorumu!

Eğer bu sadece kişisel bir yorum olarak algılansa temas etmeyi tercih etmezdim. Ancak yorumu yapandan hareketle ne yazık ki İslam’a mal edilen bir tarafı da bulunduğu için bazı hususlara açıklık getirmek istiyorum:

Kadın meselesi tarih boyunca insanlığın ciddi hatalar yaptığı ve hala yapmaya devam ettiği bir konu olmuştur. Bu Batı’da da Doğu’da da aynıdır. Hatta diyebilirim ki bu alanda en şanslı milletlerden biri Türk milletidir. Zira tarihe baktığınızda kadına karşı tutumu en iyi milletlerden biriyiz, veya biriydik mi demeliyim?

Evet, yanlış şeyler öğrenmeden önce öyleydik…

En kötüsü ise bu yanlışların İslam’a dayandırılarak doğru kabul edilmesi ve bu konuda ısrar edilmesi.

Hep merak etmişimdir; Kur’an’da erkeklerin dört kadın alabileceğine dair cevaz veren ayetten (Nisa, 2-3) hareketle çok eşliliği savunan bazıları, neden bunun dayandığı şartları ve “Yaratıcımızın” yani bizi bizden iyi bilenin aynı ayette adaleti sağlama açısından “tek eşliliği” tavsiye ettiğini vurgulamazlar? Dindar biri için Cenab-ı Hakk’ın tavsiyesinin üzerinde bir tavsiye olabilir mi?

Nitekim Hz. Peygamber (S.A.V.) de Hz. Ali’nin kızı Hz. Fatma’nın üzerine yeni bir eş getirmesine razı olmamış, böyle bir niyeti varsa boşayıp almasını istemiştir. Bundan niye bahsetmezler?

Gelelim dayak meselesine…

Nisa Suresi’nin 34. ayetine dayandırılan kadına dayak atabilme meselesi ayrı bir makale konusu. Ancak ayette “dayak” olarak çevrilen kelimenin birçok anlama geldiğini ve dayak olarak değil, “terbiye etmek”, “kadını yatağında ayırmak” veya “örnek verme” anlamlarında anlaşılması gerektiğini belirten ve bunu delillendiren yorumlar neden hiç dikkate alınmaz?

Hz. Peygamber’in (S.A.V.) uygulamasında kadına dayak atılmasına dair herhangi bir örnek var mıdır? Kur’an’da dahi zikredilen eşleriyle arasında geçen bir anlaşmazlıkta bu yola başvurmuş mudur?

Hayır, Kur’an’ın uygulayıcısı ve bize örnek olan Hz. Peygamber’in (S.A.V.) hayatında böyle bir örnek bulamazsınız…

Peki ne Allah’ın tavsiyesine ne de Hz. Peygamber’in (S.A.V.) uygulamasına uymayacaksanız  hangi takvadan,  hangi dindarlıktan hatta Müslümanlıktan bahsedeceksiniz?!

Yapılan bu yorumlardan (üstelik böyle bir yorumu yapan kadınlardan) hareketle eşine uyguladığı şiddeti haklı gören ve eşinin eziyet çekmesine ve belki de ölümüne sebep olan biri olduğunda, bu yorumu yapanlar taşıyacakları vebalin farkındalar mı?

Hem Kur’an hem de Hz. Peygamber’in (S.A.V.) kadınların birer emanet olduğunu vurguladığı düşünüldüğünde bir Müslüman emanete böyle mi muamele eder?

İnsanın insana yaptığını başka kimse insana yapamaz derler…

Ne kadar doğru!

Yine kadının kadına yaptığını da kadına kimse yapamıyor kanaatimce…

Çünkü her şeyden önce kadın evlat yetiştirerek toplumu şekillendiriyor…

Dolayısıyla zihniyetini de olduğu gibi aktararak sürdürüyor. Yani kadına zulmeden erkekleri de neticede kadın yetiştiriyor.

Bugün kadın olarak yaşadığımız sıkıntılarda bu nedenle kendi payımızı da unutmayalım ve özellikle din gibi alanlarda konuşurken “ne kadar bildiğimizi” sorgulayalım!

Aksi halde yaptığımız hataların vebali bu dünyamızı da öbür dünyamızı da karartmaya yeter…

Bu vesile ile ayaklarının altlarına “cennet” serilen kadınlarımız olan annelerimizin ellerinden hürmetle öperim…