Kader Düşündürüyor!

116

Allah’ın bütün varlıkları çevreleyen,

     Öyle bir kudreti
vardır ki, buna kader denir.

     İşte bu kader;
iman ve inancın ana direklerinden biridir.

     Her şey bu
kuşatıcı İlahî kuvvetin takdiri ve hükmüyle varlık sahnesine çıkar.

     Her şey, tabiri
caizse kaderin çizdiği, kurduğu,

     Hesap ve kitabını
yaptığı daire içinde var olur.

     Hayat sürer. Yine
ona biçilen zaman zarfında gereğini yapar.

     Sonra sahneden
çekilir.

     Yine İlahî bir
programın gözetiminde,

     Varlığını, bu
sefer başka bir boyutta sürdürür.

     Ama yine İlahî
çerçeve içinde ve

     Allah’ın
yaratmasını uygun görmedikleri dışında;

     Dün ve bugün
olduğu gibi,

     Yarınlar da İlahî
bir kuşatma altında;

     Fakat kendi isteği
doğrultusunda,

     Yaratan’ın kudreti
sayesinde var oluşuna;

     Bittiği yerden
başlamak üzere,

     Lâkin her zaman
olduğu gibi İlahî gözetim;                                

     Yani kader
programı, nizamı ve âhengi içinde;

     Kendisine verilen
cüz’i ihtiyarı / kulun serbest seçme kabiliyetinin isteği;

     Fakat bu isteği
Allah’ın yaratmasıyla

     Varlık içindeki
hayat ve yaşam serüvenini devam ettirir.

     Tabii isteyen kul,
yaratan Allah; sorumlu kul olarak varlığı devam edip durur.

     Ama bu âlemde, ama
başka bir boyuttaki başka bir âlemde;

     Allah hep var
olduğu için,

     O da onun verdiği
beka ve devam içgüdüsüyle

     Hep var olmaya
devam eder.

     Çünkü O, yani
Allah varsa;

     Her şey var.

     Değil mi ki var;

     Öyleyse ne gam!

     Yolculuk berdevam.

     İşte mes’ele bu
kadar!

     Vesselâm.

x

     Kaldı ki, her
şeyin vücudundan / var oluşundan önce ve sonra;

     O şeyin her
şeyinin yazıldığını En’am Suresi’nin 59. âyeti açık seçik ortaya koymaktadır:

   “Gaybın anahtarları
Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez.

     O karada ve
denizde ne varsa bilir;

     O’nun ilmi dışında
bir yaprak bile düşmez.

     O yerin karanlıkları içindeki tek bir
taneyi dahi bilir.

     Yaş ve kuru ne
varsa hepsi ap açık bir kitapdadır.

    (Göklerde ve yerde
insan ilminin keşfedip insanlığın istifadesine sunamadığı

      Nice hazineler
vardır ki Allah bunları bilir.

      Zamanı
geldiğinde, dilediğini insanlığın istifadesine sunar,

      Dilediğini de
kendi ilminde saklı tutar.

      İşte gaybın
anahtarlarından maksat bunlar olmalıdır.)”

      (Diyanet
Meali)  

Önceki İçerikAnadolu Türkmen Kültürü
Sonraki İçerikFikir ve İş Adamı Av. NURİ GÜRGÜR ile DEPREM FELÂKETİNİN ÖNCESİN / SONRASI Hakkında Konuştuk.
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.