31 Mart yerel seçimleri sona erdi. Ak Parti tarafından yönetilen Ankara ve (eğer bir Bizans oyununa kurban gitmezse) İstanbul’u CHP kazandı. Neredeyse 20 yıldır seçim kazanamayan muhalefet galibiyet sevinci yaşıyor. Seçim sonuçları 1 Nisan saat 00:30 gibi belli olmasına rağmen, biraz da “acaba oylarımız çalınır mı?” endişesinin etkisiyle muhalifler hali hazırda galibiyet kutlamalarına devam ediyor.
Aşağıda, 31 Mart seçimlerinin muhalefet açısından gerçekten bir zafer olup olmadığını, Türk siyaseti açısından ne gibi anlamlar taşıdığını ve daha da önemlisi siyasetteki muhtemel etkilerini izah etmeye çalışacağız. Çünkü belki de İstanbul, Türkiye’nin müstakbel cumhurbaşkanını seçti.
Seçimi Kim Kazandı?
31 Mart için “kazananı belli olmayan seçim” diyebiliriz. Çünkü ülke genelindeki sonuçlara baktığınız zaman İstanbul ve Ankara’yı kazanma haricinde, muhalaefet bakımından çok da sevinilecek bir tablo söz konusu değil. Peki o zaman bu seçimi kim kazandı?
Ülke genelinde Ak Parti %44, MHP %7, CHP %30, İyi Parti %7,5, HDP %4 oy aldı. İttifak bazında toplamlara bakacak olursak Cumhur İttifakı’nın %51, Millet İttifakı’nın ise %37,5 aldığı görülüyor. Oy oranlarına göre bir değerlendirme yapacak olursak ne Ak Parti için ne de Cumhur İttifakı için bir mağlubiyetten söz edilemez. 31 Martta yapılan seçim Cumhurbaşkanlığı seçimi olsaydı, bu sonuçlarla Tayyip Erdoğan ilk turda seçilmiş olurdu. Ülke ekonomisinin bu kadar kötüye gitmesine rağmen Ak Parti’nin oylarında azalma olmadan sandıktan birinci çıkması ve genel olarak Cumhur İttifakı’nın %51’lik halk desteğini koruyor olması önemlidir.
O Zaman Seçimi Kim Kaybetti?
Muhalefet zafer turları atıyor, iktidar ise %51’lik çoğunluk desteğini koruyor. Bu durumda ister istemez şu soruyu sorma ihtiyacı duyuyoruz; O zaman seçimi kim kaybetti?
31 Mart seçimlerinin en büyük kaybedeni Anadolu Ajansı oldu. Milletin vergileriyle faaliyet gösteren bir kamu kurumu olmasına rağmen, iktidar partisinin siyasi propaganda ve manipülasyon organı olarak çalışan Anadolu Ajansı, İstanbul’da CHP adayı İmamoğlu’nun öne geçtiğinin anlaşıldığı andan itibaren veri sunma faaliyetini durdurarak sandıkta kaybedilen seçimi hileyle Ak Parti’ye kazandırmaya çalıştı. Vergi veren her bir mükellef, Anadolu Ajansı’na hakkını haram etti.
İkinci kaybeden Binali Yıldırım oldu. Onyıllarca bakanlık, Başbakanlık ve TBMM Başkanlığı yaptıktan sonra belediye başkan adayı olarak zaten kaybetmişti. Sandıkta da kaybederek siyasi hayatını bitirdi. Dönemini tamamlayana kadar milletvekili olarak devam edecek.
Üçüncü kaybeden, aslında seçimin tarafı olmayan Muharrem İnce oldu. İmamoğlu’nun olağanüstü bir lider olduğunu gösterip, sandıkta kazandığı seçimi masada da söke söke alması CHP seçmeninin gözünde Muharrem İnce’yi bitirdi.
Türk Siyasetine Yeni Bir Parti Geliyor
Türk siyasetine yeni bir parti geliyor. Bu senenin sonlarına doğru yeni bir oluşumun siyaset sahnesinde yer aldığını göreceğiz. Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan gibi isimlerin lokomotifini teşkil edeceği bu partinin vitrininde yani genel başkan koltuğunda istanbul’un çiçeği burnunda belediye başkanı Ekrem İmamoğlu yer alacak. Sadece İmamoğlu
değil, Mansur Yavaş, Özgür Özel hatta Gürsel Tekin gibi CHP’li isimleri, İyi Parti’den Yavuz Ağıralioğlu’nu, Ak Parti, MHP ve Saadet Partisi’nden de bir takım tanıdık yüzleri bu yeni partide göreceğiz.
Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve özellikle de dış politika kaynaklı koşullardan dolayı bizi 2021’de bir erken genel seçim bekliyor. Çünkü yeni parti kurulduğu zaman MHP, Ak Parti’ye verdiği desteği çekecek veya MHP’nin desteğinin Ak Parti açısından faydası ve manası kalmayacak. Şayet ekonomik ve siyasi şartlar tahmin edilenden daha ağır olursa seçim 2020 tarihinde bile gerçekleşebilir.
İmamoğlu’nun Parlayan Yıldızı
Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye başkanlığı yaparken ismini pek duyduğumuz bir isim değil. Türk kamuoyu İmamoğlu’nu 3-4 ay önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak gösterilmesiyle tanıdı. Ama görünen o ki, İmamoğlu’nun sevilmesi için bu kadar kısa bir süre yeterli oldu. Sempatisi, ikili diyaloglarındaki samimiyeti, ideolojiden ziyade insani değerleri öne çıkarması, nihayet seçim gecesindeki o kararlılığı ve hakkını -tabiri caizse- söke söke alması İmamoğlu’nu sadece bir belediye başkanı değil, Türk siyasetinde ağırlığı olan bir lider haline getirdi.
İmamoğlu’nun parlayan yıldızı, önümüzdeki süreçte O’nu bu ülkenin Cumhurbaşkanı yapacak.