Eserin müellifi Cem Sökmen’in, akademisyen titizliği ile yürüttüğü
araştırma-inceleme çalışmalarının verimi olan ‘İstanbul Gazeteciliği / Babıâli’den Medya Plazalara’ isimli kitap,
13,5 X 21 santim ölçülerinde, 299 sayfadır.
Kitaba, ‘İstanbul
Gazeteciliği’ ismi verilmiş olmakla birlikte, Türk basın târihi ile alâkalı
bilgiler de ihtiva etmektedir. Bu durumu, bütün haşmetiyle ‘İçindekiler’ başlığı altındaki iki
sayfada görmek mümkündür:
ÖN SÖZ
GİRİŞ
BİRİNCİ BÖLÜM
İLETİŞİM VE MEKÂN İLİŞKİSİ İÇİNDE İSTANBUL GAZETECİLİĞİ
İletişim ve Mekân
Bir İdarî/Ekonomik/Kültürel Merkez Olarak İstanbul
Bir İdari Merkez Olarak Babıali
İletişim ve Mekân İlişkisi İçinde Babıali Gazeteciliği
BabIali’nin Bir Basın Yayın Merkezi Olarak Gelişim Süreci
Babıali Gazeteciliğinin Haber Kaynağı Olan Kurumlar
Babıali Gazeteciliğinin Mesleki Çevresi
Babıali Gazeteciliğinin Sosyalleşme Çevresi
Sucu Kosti Kahvehanesi
Meserret Kıraathanesi
İhsan Kıraathanesi
İkbal Kıraathanesi
Talat’ın Kahvesi
Konyalı Lokantası
Sofra Lokantası
İstanbul Lokantası
Sirkeci Gar Lokantası
İKİNCİ BÖLÜM
DÜNYADA NEOLİBERAL EKONOMİ-POLİTİK DEĞİŞİMİN
TÜRK BASININA ETKİLERİ
Dünyada Neoliberal Ekonomi-Politik Değişim
Neoliberal Ekonomi-Politiğin Türkiye’ye Yansıması
Yeni Dönemde Türkiye’de Telekomünikasyon Politikaları
Türk Basınında Ekonomik ve Teknolojik Değişim Süreci
İstanbul Gazeteciliğinde Değişen Sâhiplik Yapıları
Gazetecilikten Gelmeyen İlk Gazete Sâhipleri:
Habib Edip Törehan, Mâlik Yolaç,
Safa Kılıçlıoğlu
1960 Sonrasında Türk Basınında Yaşanan Gelişmeler
Basından Medyaya Dönüşüm Süreci 1990-2000
Dinç Bilgin Grubu
Aydın Doğan Grubu
1990’larda Özel Televizyonculuğun Devreye Girişi ve Etkileri
Türk Medyasında Tekelleşme Eğilimleri
Tekelleşme Sürecinde Lotarya’dan Promosyona Geçen Gazetecilik Anlayışı
Tekelleşme Sürecinde Basın Kavgaları
Tekelleşme Sürecinde Dağıtım Şirketleri
Basından Medyaya Dönüşüm Sürecinde Yeniden Şekillenen İstihdam
Politikaları
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
MEKÂN DEĞİŞİMLERİNİN GAZETECİLİK PRATİKLERİNE ETKİLERİ ÜZERİNE BİR
KARŞILAŞTIRMA
BABIALİ GAZETECİLİĞİ VE MEDYA PLAZA DÖNEMİ GAZETECİLİĞİ
Babıali Gazeteciliğinde Mekân Değişimlerini Tetikleyen Dinamikler
Medya Plaza Sürecinin Haber Üretimine Etkisi
Sosyal Hayattan Uzaklaşmak
Haber Kaynaklarından Uzaklaşmak
Haber Ajanslarına Bağımlı Hâle Gelmek
Medya Plaza Sürecinin Gazetecilerin Birbirleriyle İletişimine Etkisi
Babıali Gazeteciliğinin Sosyalleşme Çevreleri
Medya Plaza Binalarında İç Mekân Kurgusu ve Gazeteciler Üzerinde
Etkileri.
Medya Plaza Binalarının Yakın
Çevresine İlişkin Sorunlar
Medya Plaza Ortamında Yeni Hiyerarşi
Medya Plaza Sürecinde Teknolojik Gelişmeler ve Gazetecilik Pratiklerine
Etkileri
Mekânla Alâkalı Değişimde İkinci Boyut: 2000’lerden Sonra Şehir
Merkezine Dönüş
SONUÇ
KAYNAKÇA
DİZİN
***
Eserin ‘Giriş’
bölümündeki ilk üç paragraf, meselenin ilmî ölçüler içerisinde ele alındığının
delilidir:
Bilindiği gibi
Avrupa’da gazetecilik ticâretin yükselişiyle bir burjuvazi tabakasının
gelişimine paralel olarak 1600’lü yılların başında ortaya çıkmıştır. Avrupa’da
ticâretten topluma ve siyâsete uzanan bir etkileşim alanında doğan gazetecilik
iki yüz yıllık siyâsî, iktisâdî ve sosyal değişim sürecinde yayın periyodunu
günlüğe dönüştürmüş, satış rakamlarını artırmış ve kamuoyu oluşumunun başlıca
odağı hâline gelebilmiştir.
Osmanlı’da gazeteciliğin
doğuşu ise Avrupa’dakinden farklı sebeplere dayanmaktadır. İktisâdî ve sosyal
hareketliliğin bir sonucu olarak değil, 19. yüzyılda başlayan modernleşme
pratiklerine bağlı olarak hayata geçirilmiştir. 1828’de Kahire’de Kavalalı
Mehmed Ali Paşa’nın emriyle Vekayi-i Mısriyye ve 1831’de İstanbul’da Sultan
İkinci Mahmud Han’ın emriyle Takvim-i Vekayi Türkçe gazeteciliğin ilk örnekleri
olarak Osmanlı coğrafyasında varlık göstermiştir.
Osmanlı
gazeteciliğinin doğduğu 1830’lu yıllarda henüz kitap, gazete ve derginin hatırı
sayılır karşılık bulabileceği bir sosyo-ekonomik yapı bulunmamaktadır. İdârî
yapı dâhilinde memurluk görevi alan sınırlı bir insan tabakası dışında nüfusun
çoğu tarımla uğraşmakta, gazete, dergi ve kitabın ötesinde okuryazarlığa da
ihtiyaç duymamaktadır. Bu sosyal zeminde ortaya çıkan gazete sosyal haber ve
bilgilerin dolaşımından ziyâde devletin bildirimlerini içeren bir yapıdadır. Bu
dinamikler çerçevesinde hem okuryazarlığın artması hem gazete kültürünün oluşması
için 19. yüzyıl modernleşmesinin kültür boyutunda sonuçlarını beklemek
gerekecektir.
***
Sonraki sayfalarda adım adım gazete
idârehânelerinin hükümet dâirelerinin yakınında bulunması sebebiyle Babıâli
bölgesinin Cağaloğlu bölümünde kümelenmesi, Cumhuriyet ile birlikte, hükümet
merkezinin Ankara’ya nakledilmesine rağmen kümeleşme alanının değişikliğe
uğramadını belirtilip sebepleri açıklanıyor. Gazeteciler tayfasının mesâi
dışında toplandığı mekânlar hakkında mekân müdâvimlerinin isimleriyle birlikte
bilgiler veriliyor. Bunlar daha ziyâde kahvehâne, çayhâne ve lokanta gibi
yeme-içme dükkânlarıdır. Küllük ve Marmara Kıraathânesinin isimlerinin
verilmeyişi, buralara, gazetecilerden fazla edebiyatçı ve fikir adamlarının
devam etmiş olması ile açıklanabilir.
Konyalı Lokantası, iş görüşmelerine, gazeteci
transferlerine şâhitlik etmiştir.
93-106. sayfalarda Babıâli ve yakın
çevresindeki cadde ve sokaklarda bulunan basınla alâkalı binalar, kapı
numaraları ve isimleriyle birlikte sıralanıyor. 107-113 numaralı sayfalarda
ise, söz konusu bölgede bulunan binaların fotoğrafları yer alıyor. Sonraki
sayfalarda, dizgi ve baskı makinelerinde yeni teknolojilerin ve bilgisayarın
devreye girdiğini öğreniyoruz.
Ve… gazete sâhipleri… Hepsi gazetecilikten
yetişen isimler… kim hangi gazetenin çalışanı iken hangi gazetenin sâhibi
konumuna geçmiş. Bütün isimleri görmek mümkün. Anlaşılıyor ki o dönemde,
gazetecilik ve gazete sâhipliği kârlı işlerden biridir. Sonraki dönemlerde
gazeteciliğin ve gazete sahipliğinin nasıl olup da verimsiz hâle geldiği, başka
bir çalışmanın konusu olmalı.
Okuyucunun hoşuna gideceğini düşünerek ve eserin
yazarı Cem Sökmen’in hoşgörüsüne güvenerek hâriçten bir hikâye:
***
Hüseyin Câhit Yalçın (7 Aralık 1875 – 18 Ekim
1957), tanıyanlarının belirttiğine göre milleti ile barışık bir insan değildi.
Fakat müthiş bir zekâsı vardı. muhteşem bir polemik ve edebî kavga ustasıydı.
İstiklâl Mahkemesi’nde îdam talebi ile
yargılanırken hâkim sorar:
-Tanin Gazetesini çıkarırken ne kadar sermâye koydunuz?
-Üç bin lira.
-Bu parayı nereden buldunuz?
-Borç aldım.
-Kimden?
-Sizden bile isteseydim verirdiniz!
Bu karşılıklı konuşma, İstiklal Mahkemesi kürsüsündeki çatık kaşlıları
bile yumuşatmıştı. Fakat o virtüöz polemikçilerin pîri, idâm talep eden
savcıya;
-Böyle bir mahkemede îdama mahkûm olmayı, savcı veya hâkim olmaya
tercih ederdim!
Diyerek Azrâil’in tüylerini
diken-diken edecek kadar cesâretli ve tok sözlüydü.
***
tarafından
şehir merkezindeki sanayi kuruluşlarına yeni adres olarak gösterilen
Bağcılar’da 2002, Küçükçekmece’de 2004 yılından itibâren sanayi üretimi yapan
kuruluşlara ruhsat verilmemesi, bu târihlerden 2022 yılına kadar geçen zaman
içinde Basın Ekspres yolu çevresinin Avm, rezidans, mesken ve otel bölgesi
hâline gelmesi desantralizasyon’un yirmi yıl içinde yeni bir
desantralizasyön’la işlevsiz hâle gelişini ifâde etmektedir. 2010 sonrasında,
‘İkitelli Medyası’, ‘İkitelli Basını’ gibi tâbirlerin kullanımdan düşmesi de
İstanbul gazeteciliğindeki mekânla alâkalı değişim uygulamasının geldiği
noktayı anlamak bakımından açıklayıcı olarak g
Gazetecilikten gelmeyen şahıslar gazete
sâhibi olunca, basın dünyasında ‘tüfek icat
oldu mertlik bozuldu’ türküleri mi söylendi?
1960 ve1980 yıllarındaki askerî darbelerde,
darbe teşebbüslerinde ve askerî müdâhalelerde Türk basının durumu, Gazete ile
birlikte satılan gazeteci Nâmık Sevik’in; ‘Patron,
sen bizi Kunta Kinte mi sandın’ sorusuyla dile getirdiği isyanı,
Aydın Doğa’nın otomotiv sektöründen
gazeteciliğe geçişi, müteahhitler Kozanoğlu-Çavuşoğlu dostların Güneş Gazetesi,
âniden parlayan ve erken sönen bir ışık…
Sabah Gazetesi’nin pehlivan tefrikası gibi uzun hikâyesi, basının
medyaya dönüşü, gazete televizyon birlikteliği, gazetelerle dergilerin
kardeşliği, promosyonculuk hareketleri, magazin gazeteleri, gazetelerin plaza
sâkini olması, tiraj için kupan biriktiren okuyucuya, kitap ve ansiklopedi
vermek suretiyle kültüre zoraki hizmet… film kareleri hâlinde okuyucuya
sunuluyor.
‘Sonuç’ başlıklı bölümün son üç paragrafı da
eserin bilgi yükünün ağırlığını tekrar ortaya koyacak ölçüdedir:
1984 sonrasında yerel
yönetim örülebilir.
Son olarak 160 yıl
boyunca İstanbul gazeteciliğine ev sahipliği yapan Babıâli çevresinin bugünkü
durumuna bakarsak bölgenin neredeyse tamamen bir turizm bölgesine dönüştüğü görülmektedir.
Mekân ilgili değişim sürecinde bu bölgeye biçilen rol bağlamında ‘turizm ve
kültür çevresi’ vurgusu yapılırken Babıâli’nin okuryazarları buluşturan bir
çekim merkezi ve başlı başına bir kültürel üretim alanı olduğu gerçeğinin göz
ardı edilmesi önemli bir çelişki olarak gözükmektedir. Mekânla bağlantılı değişimin
üzerinden geçen zamanın henüz otuz yıla varmadığı günümüzde 160 yıllık Babıâli
gazetecilik birikiminden Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Basın Müzesi ve bazı
yerel gazeteler hâricinde iz kalmaması konunun düşündürücü bir boyutu olarak
ortaya çıkmaktadır.
Son olarak, İstanbul
gazeteciliğinin târihî gelişimi ve bu akış içerisinde mekânla alâkalı,
ekonomik, teknolojik ve yapı ile alâkalı olarak gerçekleşen değişimleri
araştıracak bundan sonraki çalışmalara ilişkin teklifleri söz konusu edersek sâha
araştırmalarının sektörde farklı görevler almış çalışanlarla genişletilmesi söz
konusu olabilir. Gazete sâhipleri, yöneticiler, gazetelere ait matbaaların
çalışanlarının gazetelerin dağıtım servisleri çalışanlarının ve ulaştırma servisleri
çalışanlarının İstanbul gazetecilik târihi içindeki dönüşüm süreçlerini nasıl
değerlendiğine odaklanarak yeni çalışmalar ortaya konulabilir. Mekânlarla
alâkalı değişim süreciyle birlikte gelişen problemlere bakıldığında sektörün
karar vericilerinin her türlü değişim uygulamasında gazetecilik mesleğinin kendine
has özelliklerini göz önünde bulundurmasının gerekliliği bir kez daha ortaya
çıkmaktadır. Ticârî gerçeklerle kamuyu ilgilendiren hususlarla sorumluluk
arasında bir denge ve uyum sağlanması, gazetecilerin toplumla kurduğu ilişkinin
korunması ve geliştirilmesi, haber üretimi ve sunumunun standartlaşmasından
kaynaklanan problemlerin çözümüne katkı sağlayabilecek, haber çeşitliliği ve
çok seslilik gazetelerden beklenen düzeye gelebilecektir. Bu çerçevede,
sektörün karar vericilerine düşen görev, mekân değişiklikleri dâhil,
gazetecilik mesleğinin yapısını etkileyebilecek dönüşüm süreçlerinde aşağıdan
yukarıya doğru iletişim ve geri bildirim süreçlerine işlerlik kazandırmak,
mesleğin paydaşlarının deneyim ve birikimleriyle şekillenen görüşlerine kulak
vermek olacaktır.
CEM SÖKMEN:
Adile Mermerci Anadolu
Lisesinden 1997’de, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik
Bölümü’nden 2002’de mezun oldu. 2004-2014 yılları arasında yayıncılık yaptı.
Hâlen Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulunda öğretim
görevlisi olarak çalışıyor.
‘Aydınların İletişim Ortamı Olarak Eski İstanbul Kahvehaneleri’
isimli kitabı 2011de Ötüken Neşriyat, ‘Marmara Kıraathanesi: Beyazıt’ta Bir
Hayat Sahnesi isimli’ kitabı ise 2017’de Kültür A.Ş Yayınları tarafından
yayımlandı. Mayıs 2022’de İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde ‘İstanbul Gazeteciliğinde Mekânsal Değişimin
Gazetecilik Pratiklerine Etkileri’ başlıklı doktora tezini tamamladı.