İslâm Ve Seçim

150

     “İslâm, halife
seçme yetkisini Müslümanlara, danışma meclisine, ilim ve ihlâs (içtenlik)
sahibi kimselere havâle etmiş (bırakmış)tır.

     “Bu bakımdan Hz.
Peygamber (s.a.s.), kendisinden sonra yerine geçecek kişi hakkında hiçbir şey
söylememiş, kimin Müslümanların halifesi ve lideri olacağını bildirmemiştir.
Eğer bildirmesi dinin emirleri (farzları) arasında olup da, bunu açıkça
bildirmek gerekli olsaydı, Hz. Peygamber (s.a.s.) bu emri mutlaka (kesinlikle)
yerine getirirdi.

     “Çünkü Allahu
Teâlâ (Yüce Allah) şöyle buyuruyor:

     ‘Ey Peygamber!
Sana Rabbinden indirilen emir ve buyrukların hepsini insanlara ilet. Eğer böyle
yapmazsan, Allah’ın emrini insanlara iletmemiş (yani Peygamberlik görevini
yapmamış) olursun…’ -Mâide Sûresi, 67- (Hz. Ali el-Murteza, Ebu’l-Hasen
en-Nedvî, Tercüme: Yusuf Karaca, s. 90)

x

     “Araplar,
serbestçe görüşler ileri sürerek önemli bir meseleyi karara bağlarlar, aralarında
bir başkan seçerken, yaşTa büyük olan ve görüşü keskin, samimiyeti üstün olanı,
tecrübeli, dünyanın acısını tatlısını görmüş, askerin ve halkın liderliğini
becerebilecek bir kimseyi seçerlerdi. Bu, nesiller boyu devam eden âdetleri
idi. (a.g.e. s. 96)

x

     “İngilizce yazdığı
kitaplarla meşhur Müslüman yazar Emir Ali (üstün mevkili hâkim Seyyid Ali); bu
tarihî gerçeği şu kelimelerle anlatmaktadır:

     ‘Araplar bir
kabilenin liderliğinin miras yolu ile geçmesini kabul etmezlerdi; seçim
yapılır, genel görüş bildirmeye, rey verme prensibine şiddetle uyulurdu.
Kabilenin bütün kişilerinin başkan seçiminde söz hakkı olur, seçim, ölenin
geride bıraktığı kişilerin erkekleri arasında yaş ve yaşlılıkta gün görmüşlük
prensibine dayanırdı.

x

     ‘Hz. Peygamber
(s.a.s.)’in yerine halife (devlet başkanı) seçilmesinde de, bu eski âdet ve
prensibe bağlı kalındı. Çünkü şartların nezaketi, herhangi bir gecikmeye izin
vermiyordu. Bu bakımdan yaşı, Mekke’de iken sahip olduğu değeri ve mertebesi
açısından, Arapların ölçü ve hesabına göre büyük mevkii olan Hz. Ebu Bekir
(r.a.), hiçbir gecikme yapılmadan halife seçildi.

x

     ‘Ebu Bekir (r.a.),
akıllılığı ve mutedil (ılımlı) bir kişi oluşu açısından özel değere sahipti.
Hz. Ali ve Peygamber ailesi mensupları, eskiden gelen âdetlere
bağlılıklarından, İslâm’a saygıları ve gönülden bağlılıklarından dolayı, onun
seçilmesini kabul ettiler.’ (a.g.e. s. 96, 97)

x

     “Hz. Ebu Bekir
(r.a.)’e yapılan biat (onay), doğru, şeriata (dine) uygun ve hukukî bir biattı.
Bu biat (onay) nas yoluyla (Kur’an ve Hadis’e dayanan kesin hükümlerle) değil
de, seçim yoluyla yapılmış, üzerinde de görüş ve kanaat birliğine varılmıştı.
Bu da bir seçim tarzıdır. -Nehcü’l-Belâğa Şerhi, c. I, sayfa 7-” (a.g.e. s. 96,
97)

x

     “Hz. Ali
(r.a.)’den son nefeslerini verirken; ‘Ey Mü’minlerin Emiri! Yerinize birini
bırakmayacak mısınız?’ diye sorulduğunda: ‘Hayır, fakat Hz. Peygamber’in sizi
bıraktığı gibi, ben sizi serbest bırakıyorum.’ buyurdu…

x

     “Fakat Ebu Süfyan
oğlu Muaviye (r.a.); kendisinden sonra devlet idaresini; babadan oğula geçen
miras olarak kabul eden sistemi uyguladı ve oğlu Yezid’in halife olması için
halktan biat (kabul sözü) aldı.” (a.g.e. s. 236)

x

     “Peygamberlik
modeline uygun halifelik, otuz sene sürecektir…” (a.g.e. s. 237)

Önceki İçerikCovit-19 Salgını ne Zaman Bitecek?
Sonraki İçerikYiyebildiğiniz kadar yiyin!
Avatar photo
1944 yılında İstanbul'da doğdu. 1955'de Ordu ili, Mesudiye kazasının Çardaklı köyü ilkokulunu bitirdi. 1965'de Bakırköy Lisesi, 1972'de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünden mezun oldu. 1974-75 Burdur'da Topçu Asteğmeni olarak vatani vazifesini yaptı. 22 Eylül 1975'de Diyarbakır'ın Ergani ilçesindeki Dicle Öğretmen Lisesi Tarih öğretmenliğine tayin olundu. 15 Mart 1977, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Osmanlıca Okutmanlığına başladı. 23 Ekim 1989 tarihinden beri, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümünde Yakınçağ Anabilim Dalı'nda Öğretim Görevlisi olarak bulundu. 1999'da emekli oldu. Üniversite talebeliğinden itibaren; "Bugün", "Babıalide Sabah", "Tercüman", "Zaman", "Türkiye", "Ortadoğu", "Yeni Asya", "İkinisan", "Ordu Mesudiye" ve "Ayrıntılı Haber" gazetelerinde ve "Türkçesi", "Yeni İstiklal", "İslami Edebiyat", "Zafer", "Sızıntı", "Erciyes", "Milli Kültür", "İlkadım" ve "Sur" adlı dergilerde yazıları çıktı. Halen de yazmaya devam etmektedir. Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya ve Tevarih-i Hulefası'nı sadeleştirmiş ve 1981'de basılmıştır. Metin Muhsin müstear ismiyle, gençler için yazdığı "Irmakların Dili" adlı eseri 1984'te yayınlanmıştır. Ayrıca Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce hazırlattırılan "Van Kütüğü" için, "Van Kronolojisini" hazırlamıştır. 1993'te; Doğu ile ilgili olarak yazıp neşrettiği makaleleri "Doğu Gerçeği" adlı kitabda bir araya getirilerek yayınlandı. Bu arada, bazı eserleri baskıya hazırlamıştır. Bir kısmı yayınlanmış "hikaye" dalında kaleme aldığı edebi yazıları da vardır. 2009 yılında GESİAD tarafından "Gebze'de Yılın İletişimcisi " ödülü kendisine verilmiştir.