İslam Kerimov’u Anlamak!

48

“İllet olmadan eser meydana gelmez. Bulut olmadan yağmuru yağdırabilirmisiniz”? (Prof. Dr. Nihat Keklik)

Özbekistan devlet başkanı İslam Kerimov, 2 Eylül 2016 tarihinde Taşkent’te vefat etti. Vefatının ardından Türk basınında adından pekte iyi olarak bahseden birisine rastlamadım. Desbot’luğundan, halkına karşı acımasızlığından ülkesini diğer Türkî devletlere bakarak geri bıraktığından söz edenler çok oldu. Bunların hepsi doğru olabilir ancak; bu söylenen eleştirilere karşı olayların sebeplerini göz ardı edecek olursak sadece Kerimov’a değil tarihe karşı’da haksızlık etmiş oluruz.

İslam Kerimov, daha çocukluk yıllarından itibaren Sovyetler birliğinde çok iyi bir komünist olarak yetiştirildi. Başarılı bir tahsil hayatından sonra, uçak sanayinde çalıştı ve siyasette de SSCB’de maliye bakanlığı ve Başbakan yardımcılığına kadar yükseldi. 1991 yılında ülkesinin bağımsızlığını ilan ettikten sonra ölünceye kadar Devlet başkanı olarak kaldı.

İslam Kerimov’u anlamak için size iki hikâye anlatacağım:

Bir mağara düşünün, bu mağarada zincire vurulmuş sağa sola dönmeleri yasak bir sürü çocuk mahkûm. Büyüyorlar tabi ki bunlar lâkin değişen bir şey yok. Mağaranın arkasından karşı duvara vuran kuvvetli bir ışık ve dışarıda gelip geçenlerin gölgeleri. Zincire vurulmuş mağaradaki mahkûmlara, insan olarak bu gölgeler tanıtılıyor. Sonra bu mahkûmlardan birisini dışarıya gerçek hayata insanların arasına çıkarıyorlar, denizi güneşi gösteriyorlar. İnsanların yaptığı iyi kötü ne varsa onları görüyor kafası karışıp tekrar mağaraya döndürülüyor ve gördüklerini oradaki arkadaşlarına anlatıyor. Sonuçta hiç birisi mağara hayatından kurtulup dışarı çıkmak istemiyor, mağara hayatı onlara daha rahat geliyor. (Eflatun- Devlet)

İkinci hikâyemiz ise bildiğimiz meşhur Roma Kralı Sezar’dan:

Sezar küçük yaşta esir alınır ve köle pazarında zengin bir tüccara satılır. Tüccar, çocuğu taciz eder ve ırzına geçer. Sezar bir yolunu bulup kölelikten kurtulduktan sonra güç ve kuvvetini kullanarak Roma krallığına kadar yükselir. Sezar, krallık tacını giymek üzere kapitol’e çıkarken halkın arasından biri:

-“Kraliçem” diye arkasından bağırır. Sezar tacını giyer ve ilk emrini askerlere orada verir. Kendisinin taç giyme törenini izlemek için gelen onbinlerce halkı göstererek: -“hepsini kılıçtan geçirin” der.

Süleyman Demirel’in Özbekistan ziyaretinde Kerimov Demirel’e: -“Biz kardeş iki milletiz ve benim ülkem altın zengini buyurun birlikte paylaşalım” der. Demirel bu ziyaretten ziyadesiyle memnun dönmüştür. Fethullah gülen oraya da kısa zamanda el atıp okullar açmıştır. Fakat çok geçmeden Türkiye’den oraya giden bazı karanlık niyetli yetkililer, Kerimov’a karşı darbeye teşebbüs etmişler fakat başarılı olamamışlardır. Sonunda Kerimov oradaki Türkleri ve Fethullah okullarını kapatıp sınır dışı etmiştir.

ABD, 11 Eylül saldırılarından sonra Özbekistan’dan Afganistan’daki Taliban örgütüne karşı askerlerine Askeri Üs istemiş ve müttefik olmuşlardır. Ama bir müddet sonra ABD’de Özbekistan’ın içişlerine müdahale etmeğe kalkışınca Amerikan askerlerinin hepsini sınırdışı etmek mecburiyetinde kalmıştır.

Gördüğüm kadarıyla Kerimov, hür dünyadan bir vefa görmemiş ve eski komünist zihniyete sadık kalarak ömrünün sonuna kadar öyle yaşamış ve devletini de öyle yaşatmıştır. Günahlarıyla sevaplarıyla benim gördüğüm İslam Kerimov işte bu adam. Allah rahmet eylesin.