İran’da çokça zikredilen bir söz var: “İsfahan nısfı Cihan”, yani “İsfahan Cihan yarısıdır” demek. Bunu Tebrizliler bir ekleme yaparak söylüyor: “İsfahan nısfı Cihan, Eğer Tebriz nebaşed” “İsfahan Cihan yarısıdır, eğer Tebriz olmasaydı.” Şirazlılar da cümlenin ikinci kısmını “Eğer Şiraz nebaşed” olarak tamamlıyor.
Kocaeli Aydınlar Ocağı olarak 7 kişilik arkadaş grubumuzla düzenlediğimiz kültür gezimizde İsfahan ve Şiraz’ı yani “Cihanın yarısı”ndan fazlasını gezmiş olduğumuza göre intibalarımız bir yazıda bitecek gibi değil. İzlenimlerimizi paylaşmaya devam ediyoruz.
*****
İran’da devrimin ilk yıllarında Humeyni tarafından doğum kontrol yöntemlerinin haram ilan edilmesiyle başlayan nüfus arttırma politikası devam ediyormuş. 1979 Devrimi öncesi 34 milyon nüfusa sahip olan bir ülke olan İran’da, (1980-1988 arasında yaşanan 8 yıllık Irak savaşı sırasında bir milyon kayıp vermesine rağmen) bugün nüfus 80 milyona ulaşmış.
Ancak günümüzde (hükümetin haftada bir saat ücret karşılığı çalışan kişiyi de çalışan sayarak yaptığı hesaplamasıyla dâhi) işsizlik oranı %25i aşmakta imiş.
Son yıllarda nüfus artış hızı dramatik bir şekilde düşmüş, çünkü erkekler 35, kadınlar ise 25-30 yaşından önce evlenmez olmuş.
*****
İran okullarında özellikle fen bilimlerinde çok iyi eğitim verildiğini öğrendik. İran’da mühendis olarak mezun olan bir gencin direkt NASA’da göreve başlayabilecek bilgi ve birikime sahip olduğu söylendi. Ancak sosyal bilimlerde aynı kalite söz konusu değilmiş.
*****
Şehirde gezen MOLLALAR sarıklı, cüppeli kıyafetleriyle hemen dikkat çekiyor. Sarıkların şeklindeki farklardan mollalar arası bir hiyerarşi düzeninin olduğu kanaatine vardık. Üst düzey mollaların çok zengin ve gösterişli bir hayatları varmış. Sokaklarda gördüğümüz mollaların da kimseye selam vermeden ciddi bir çehreyle dolaşmaları ilginçti.
*****
Şehir duvarlarında bazı sloganların yazıldığı, duvarların çoğunda yazılmış sloganların kazındığı veya boyayla örtüldüğü görülüyor. Bu sloganlar rejim muhalifi gençler tarafından yazılırmış, devlet çok kısa zamanda yazıları yok edermiş. Ciddi cezaları olmasına rağmen devlet bu slogan yazma eylemlerine mani olamamış.
Molla rejiminden çok rahatsız olan ve daha fazla özgürlük isteyen gençlerden bir kısmı İslam öncesi Zerdüştlük dönemi simgelerini kullanmaya başlamışlar. “Sizin anladığınız İslam’ı yaşamaktansa Zerdüştlüğü tercih ederiz” mesajı veriyorlarmış.
*****
Rejim muhaliflerinin sayısı çok fazla olduğu söyleniyor. Esasen Ahmedinajad’ın ikinci defa Cumhurbaşkanı olduğu 2009 seçimlerinde iktidarın ve devrim muhafızlarının baskıları, yasaklar, tehditler ve hilenin etkili olduğu, gerçekte 22 milyon oy alan reformist muhalefetin lideri Musavi‘nin oylarının düşük gösterildiği ve daha sonra hapse atıldığı anlatılıyor. Gelecek seçimlerde gençler, kadınlar ve aydınların desteklediği muhalefetin, kırsal kesimde etkili olan iktidardan daha şanslı olduğu vurgulanıyor. Ancak tabi seçimler düzgün ve adil yapılırsa.
*****
2010 rakamlarıyla İran nüfusu içinde Türklerin oranı yüzde 49; Farslar yüzde 29, Kürtler yüzde 8,5 Beluçlar yüzde 4, Araplar ise yüzde 2,5 oranında. Başkent Tahran da da Türk oranı yüzde 50 in biraz üzerinde. Yani Tahran İstanbul’dan sonra en büyük Türk şehri. İran’daki Türkler Güney Azerbaycan Türkleri, Kaşgay Türkleri, Afşar ve Bahtiyari Türkleri ile Türkmenlerden oluşuyor.
İranlı Türkler kendilerini hem Türk ve hem İranlı olarak görüyor. Türk olmakla da gurur duyuyor, İran tarihi ve kültürünün bir parçası olmaktan da.
Arap Baharı gibi hareketlere kalkışmayı veya belli şehirlerde hâkimiyet sağlayıp buralarda bağımsız bir devlet kurmayı düşünmüyorlar. Çünkü O’nlar kendilerini İran’ın asli sahipleri olarak görüyorlar. Tıpkı Farslar, Araplar, Beluçlar gibi. “Biz bütün İran’da söz sahibi olmalıyız. Ülkenin tamamı için hedeflerimiz olmalı” diyorlar.
Kürtlerin ABD’ye dayanarak Irak, Türkiye ve İran’da bağımsız devlet kurma gayretlerini doğru bulmuyorlar. Başkasının gücüne dayanarak sağlanacak bir devletin bağımsız ve kalıcı olamayacağı kanaatindeler.
*****
İran’da EZAN bizim alıştığımızdan farklı makamlarda okunuyor. Ezan öncesi dua olduğunu öğrendiğimiz bazı sözlerden sonra ezan başlıyor. Hazreti Muhammed’in Allah’ın resulü olduğuna dair cümlenin arkasından, Hazreti Ali’nin Allah’ın (velisi) sevgili kulu olduğuna dair “Eşhedu enne Aliyyen veliyyullâh“ sözleri okunmakta. İran şehirlerinde bizim şehirlerimizdeki kadar yoğun ezan sesi duyulmuyor.
Şii camilerinde mihrapta imamın namaz kıldırdığı yer, normal cemaatin hizasından yarım metre kadar daha aşağı seviyede. İmamların kibir duygusuna kapılmaması için cemaatten daha alçak seviyede namaz kılması geleneği varmış. Ayrıca her camide Kerbela bölgesinden getirilmiş köşeleri yuvarlatılmış ince dikdörtgen taşlar var. Cemaat namaz esnasında secde ederken bu taşların (namaz mühürü) üzerine alnını koyuyor. Kılınan namaz, ayakta iken (kıyamda) ellerin bağlanmaması, ikinci rekâtta ayakta iken ellerin kaldırılarak dua edilmesi (kunut) gibi bazı şekli farklar gösterse de esasta pek değişiklik yok.
Devam edeceğiz….