Milliyetçi Hekimler Derneği’nin, gündemin çok yüklü olmasından dolayı, devamlı geri planda tutulan ve hatta gizlenmek istenen IRAK TÜRKLERİ konusundaki çalıştayı, kalabalık bir dinleyici kütlesi tarafından takip edildi. Böylece Irak Türkleri, ağırlıklı olarak Türkiye’nin gündemine yerleştirilmiş oldu.
27 Eylül 2014 tarihinde düzenlenen çalıştayda; Toplantı Başkanlığını Dr. Muhsin Kadıoğlu ile Yesevi Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Erdoğan Aslıyüce’nin birlikte yaptığı sabah oturumu, Milliyetçi Hekimler Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Orhan Gedikli’nin, slayt gösterisi eşliğinde Türk Dünyası ve özellikle Irak Türkleri konusunda dikkate değer açıklamaları ile başladı.
Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği adına Dr. Nefi Demirci, Türkmeneli İşadamları Derneği adına Dr. Cüneyt Mengü, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı adına Doç. Dr. Kutluk Kağan Sümer; özelde Irak Türkleri, genelde ise dünya Türklüğünün gündemdeki problemleri ve çözüm yolları hakkında ufuk açıcı görüşler ihtiva eden tebliğlerini sundular.
İkinci oturum; Prof. Dr. Erşan Aygün ve Savaş Avcı Başkanlığında açıldı. İlk olarak Rumeli Balkan Stratejik Araştırma Merkezi Kurucu ve Birinci Dönem Başkanı Av. Özcan Pehlivanoğlu konuştu. Pehlivanoğlu; dünyanın değişik bölgelerindeki Türk topluluklarının kendi aralarında ve Irak Türkleriyle köprü oluşturmak suretiyle dayanışmayı artırmalarının gerekli olduğunu belirtti. Dr. Halit Gökalp Küçük, Dr. Yusuf Gedikli, Özgü Aşkın ve Mustafa Çetinkaya ile diğer hatipler sunumlarını yaptılar. İkinci oturum sonunda toplantı başkanları ile toplantıya katılan dinleyiciler katkılarda bulundular, sorular sordular.
Verilen son aranın ardından ‘Sonuç Bildirisi‘ hazırlandı. Bildiride şu ifâdeler yer alıyordu:
‘Irak Türkmen Çalıştayı, Irak Türkmen dernekleri ve halk temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, akademisyenler ve aydınların katılımıyla 27 Eylül 2014 günü toplanmış ve aşağıdaki kararları almıştır. Türk, Türkmen ve dünya kamuoyuna saygıyla duyurulur.
1- Tarihî süreçte Irak temel olarak Araplar, Kürtler ve Türklerden müteşekkil üç ana etnik topluluktan oluşmaktadır. Yezidi gibi diğer etnik azınlıkların toplamı yüzde 3 civarındadır.
2- Irak toprakları Araplar ve Kürtler kadar Türklerin de ana vatanıdır. Bu gerçeği kimse inkâr edemez yahut görmezlikten gelemez. Türk dünyası buna asla müsaade etmeyecektir.
3- Gelinen noktada Irak Arap, Kürt, Türk(men) federe bölgesi olarak üçlü bir federasyon şeklini almalı ve Irak’ın bütünlüğü korunmalıdır. Merkezî hükümette guruplar nüfus durumuna göre mezhep ayrımı yapılmadan, temsil edilmelidir. Irak’ta oluşacak üç federe devletin sınır güvenliği, BM silahlı güçleri tarafından üstlenilmelidir.
4- Telafer’den Mendeli ve Bedre’ye kadar olan bölge MÖ 3500 yıllarından beri Türklerin topraklarıdır. Bu bölge Türkler için güvenli bölge olarak belirlenmeli ve güvenliğin sağlanmasında
Türkiye garantör olmalıdır.
5- Irak Türk Federe Bölgesinin güvenliği Irak Türkmen Cephesinin (ITC) silahlı güçleri tarafından sağlanmalıdır. Bu silahlı güce batı dünyası, ABD ve Türkiye silah da dahil, Kürtlere yaptığı yardımların aynısını yapmalıdır.
6- Irak Türk bölgesinin yapılanması aynen Kürt bölgesinde olduğu gibi olmalıdır. Bu minvalde eğitim, sağlık, ticaret, maliye ve benzeri kurumların hepsi oluşturulmalıdır.
7- Türkiye aynen KKTC örneğinde olduğu gibi ITC’ ne her türlü yardımı yapmalıdır. Bunun için Barzani kontrolündeki Habur sınır kapısı dışında ITC’ nin kontrolünde olacak Ovaköy – Telafer sınır kapısı acilen açılmalıdır.
8- Başta sağlık, eğitim ve güvenlik olmak üzere bu güne kadar anlaşmalar gereği Türkiye tarafından ITC’ ne yapılan her türlü yardım azaltılmadan devam etmelidir.
9- Türkiye, Türk dünyasının diğer bağımsız veya özerk cumhuriyetlerini ikna ederek ITC’ ne sivil örgütler veya devletler bazında yardım yapılmasını sağlamalıdır.
10- Türkiye başta olmak üzere Türk dünyası her platformda Irak Türklerinin haklarını savunmalı ve problemlerini dünya kamuoyuna anlatmalıdır.
11- Yurtlarını terk etmek mecburiyetinde kalan Irak Türklerinin en kısa zamanda topraklarına dönmesi sağlanmalıdır..
12- Âcilen Türkiye’de Büyük Türkmen Kurultayı düzenlenmeli ve yol haritası belirlenmelidir. Bu toplantıdan hemen sonra Irak Türkmen Meclisi oluşturulmalıdır.
13- Barzaninin kendilerinin olduğunu iddia ettiği Kerkük söylemi kesinlikle kabul edilmediği belirtilmeli, Barzani güçleri, Kerkük ve diğer Türk topraklarını derhal ve şartsız terk etmelidir.
14- Irak Türklerini kurtaracak temel güç kendi azim ve kararlılıklarıdır. Öncelikle kendilerine güvenerek kararlarını verip yola çıkmalı ve kanlarının son damlasına kadar savaşmalıdırlar.
Büyük Atatürk’ün dediği gibi ‘muhtaç oldukları kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.’
Türkiye ve Türk Dünyası haklı dâvâlarında sonsuza kadar yanlarında olacaktır.
Türk ve dünya kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Prof. Dr. Orhan Gedikli
Tertip Komitesi Başkanı
DERKENAR
Milliyetçi Hekimler Derneği’nin ‘Çalıştay’ adı ile düzenlediği ilmî inceleme ve değerlendirme toplantısı zamanlama itibariyle isabetli, belirlediği hedeflere ulaşma açısından başarılı olmuştur. Millî bir davamız olan Irak Türkleri ile birlikte dünya Türklerinin durumu hakkında doğru ve net bilgiler sunulmuş, toplantıya katılanlara ve özellikle gençlere ufuk açmış, şuur kazandırmıştır. Özetle çalışma, her türlü takdirin üzerindedir. Düzenleyenlere bildiri sunanlara tebrik ve teşekkürlerimi sunarım. Asıl teşekkürü de bu mükemmel çalışmaya dinleyici olarak katılanlar hak etmişlerdir. Çünkü onlar olmasaydı, toplantı hiçbir fayda sağlamaz, manasız kalırdı.
‘İnsan eliyle yapılan hiçbir şey kusursuz ve en mükemmel değildir.’ Deniliyor olmasına rağmen, söz konusu toplantıya kusur ve noksanlık bulmak hayli zordur. Gönül arzu ederdi ki; toplantıya destek verenler listesinde isimleri bulunan sivil toplum kuruluşları en üst düzeyde olmasa bile mutlaka temsilci göndermeliydiler.
Milliyetçi Hekimler Derneği’nin bu kabil toplantılarının birincisinde Irak Türklerini ele alması da son derece manalıdır. Bilindiği gibi, Irak Türklerinin büyük bölümü günümüzde Irak sınırları içerisinde bulunan Kerkük şehrinde ikamet etmektedirler. O Kerkük ki; ‘Musul Vilayeti’ olarak Türk Kurtuluş Savaşı’nın siyasî manifestosu olarak 6 madde hâlinde Osmanlı Mebusan Meclisi tarafından açıklanan ‘Misak-ı Millî = Millî Yemin’ ile belirlenen sınırlarımız içerisindedir.
Bu sınırlar, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyesi milletvekilleri tarafından da benimsenmiştir. O halde Kerkük; İngilizlerin, Bizans entrikalarını gölgede bırakacak siyasi oyunlarıyla günümüzde millî sınırlarımız dışında kalmış olmakla birlikte, Türk toprağıdır. Böyle olduğuna dair yeminimiz vardır.
Milliyetçi Hekimler Derneği, ecdadımızın yeminine sâhip çıkmakla, hatırlatmakla, Kerkük ile ilgilenmeyi yeni nesillere şuur olarak yerleştirme teşebbüsünde bulunmakla şanlı bir görev îfa etmiştir.
Böylesine bilinçli hareket eden dernek yöneticilerinin gönüllerinde, planlarında ve programlarında; Doğu Türkistan’da, Kırım’da, İran’da ve Suriye’de yaşama mücâdelesi veren, sürgündeki tek Türk topluluğu olan Ahıskalı Türklerin de bulunduğuna kalpten inanıyorum. Turan Türklüğü olarak biz büyük bir aileyiz. Hiçbir ferdimizi dışımızda bırakamayız.
Turan, etnik kökenle ilgili bir kavram değildir. Coğrafya temeline dayalı bir büyük idealin adıdır. O coğrafyada yaşayan; hangi ırka, hangi dine, hangi inanç kültürüne mensup olurlarsa olsunlar, renklerine, konuştukları dile, mezheplerine bakmaksızın hepsini kardeşimiz olarak biliriz. Âdil bir yönetim altında insanca yaşama hakkına kavuşmaları için, kalemlerimizi ve dillerimizi silah olarak kullanmak mecburiyetinde olduğumuzu biliriz.
TURAN SEVDÂSI
Ey Yüce ve Asil Türk Milletinin Mazlum ve Mağdur İnsanları
Ey Türk Yurtlarının Güzel Fakat Mahzun ve Mahsur Diyarları!
Sana yapılan zulümleri görmeyecekse, kör olsun gözlerim
Sana gelmeyecekse, yerinden kopsun dizlerim
Seni cihana anlatmayacaksa, pul olsun sözlerim
Seni ve dertlerini söylemeyecekse, lal olsun dilim
Seni yazmayacaksa; kırılsın kalemim, çürüsün ellerim.