İlâhiyatçı Yazar Ali Rıza Temel ile Sohbet

154

Oğuz Çetinoğlu: İslâmiyet, müminlerin sağlığı ile de alâkadar oluyor. Tavsiyeleri nelerdir?

Ali Rıza Temel: Evvel emirde hareketliliği tavsiye ediyor. Mutlak hareketsizlik ölüm demektir. Nisbî hareketsizlik de bir anlamda nisbî ölüm olmaktadır. Aktif insanlar için ‘hayat dolu’ derler. Aslolan, hayatı dolu dolu yaşamak, ölü noktalar bırakmamaktır. Ömrün uzun veya kısa olması da şahsa göre değişir. Uykuda geçen hayatla uyanık geçen hayat elbette bir değildir. Dolu ve verimli geçen bir senelik ömür, âtıl ve verimsiz geçen onlarca seneden daha değerlidir. Paranın üzerindeki sıfırların çokluğu onun değerini göstermez, önemli olan satın alma gücü ve gerçek değeridir.

Değersiz hayatın uzun olması bir bakıma ‘ömür enflasyonu’dur. En önemli kalite ‘ömür kalitesi’dir. Önemli olan uzun ve hayırlı ömürdür. Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: ‘İnsanların en hayırlısı ömrü uzun, ameli güzel, en şerlisi de ömrü uzun ameli kötü olandır.’ Görüldüğü gibi amel güzel olmazsa ömrün uzun olması hayır değil şerdir. Zira şerrin artmasına sebep olmaktadır.

Çetinoğlu: Kur’ân bu konuda ne diyor?

Temel: Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de ‘çalışma’ anlamına gelen yüzlerce kelime vardır. Zaten insanın dünyâya gelmesinden maksat da çalışıp, ‘kulluk imtihanını’ kazanıp iki cihanda aziz olmaktır. Bu gerçek, kitabımızda şöyle belirtilmektedir. “Hanginizin daha güzel iş yaptığını denemek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur.” Âyette geçen ‘daha güzel’ ifâdesi dikkat çekicidir. Demek ki önemli olan amelin çok olması değil güzel olmasıdır. Kur’an-ı Kerîm’de çalışma genellikle ‘amel’ kelimesi ile ifâde edilir. Müminlerin özelliklerinde bahsedilirken yetmiş yerde ‘İman edenler ve amel-i sâlih işleyenler’ denilmiştir. Bundan da anlaşılmaktadır ki, imanla amel ikiz kardeş gibidir. İmanı ağaç kabul edersek amel de onun meyvesidir. Ayrıca amelin sâlih yâni yararlı ve uygun olması gerekir.

Çetinoğlu: İnsan hayatında hareketlilik konusunda neler söylemek istersiniz?

Temel: Hayat bütünüyle hareket ve aksiyondur. Cenab-ı Hakk’ın sıfatlarının pek çoğu devamlı bir dinamizmi ifêde etmektedir. Yaratma, yaşatma, gözetme, rızık verme, yüceltme, alçaltma, öldürme, diriltme, genişletme, daraltma, azab etme, bağışlama v.s. gibi… Bu fiiller devam eden fiillerdir. Yüce Allah, bazı filozofların iddia ettikleri gibi kâinatı yaratıp sistemi kurunca bir kenara çekilmiş veya Yahudilerin dediği gibi dünyayı altı günde yaratıp yedinci günde (Cumartesi) istirahat etmiş değildir. O, Kur’ân ifâdesiyle ‘Her an bir iştedir’ Kâinata her an tasarruf etmektedir. Olup biten her şey O’nun izin ve irâdesiyle olmaktadır. Böyle faal ve güçlü bir Rabbin, kullarından istediği de onlara verdiği imkân ve kabiliyetleri müsbet yolda kullanmaları ve dâimâ aktif olmalarıdır. İnsanın yeryüzünde halîfe olmasının anlamı da budur. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruluyor: “Sizi topraktan yaratan ve yeryüzünü imar etmenizi isteyen O’dur.” Yüce Allah yerde ve göklerde olan her şeyi bize tahsis etmiş, onları en iyi şekilde kullanarak ‘hilafete’  lâyık olmamızı istemiştir. İnsanın Allah’ın verdiği güç ve kabiliyetleri âtıl bırakması suçtur. Bu suçun cezasını hem dünyâda hem de âhirette çekecektir.

Çetinoğlu: Günümüz Müslümanlarının bu emir ve tavsiyelerle alâkalarını değerlendirir misiniz?

Temel: Târihte çalışıp çabalayarak parlak bir medeniyet kuran Müslümanların bugün teknoloji ve medeniyet yarışında geri kalmalarının, dolayısıyla da fakr-u zarurete düşmelerinin sebebi atâlet ve tembelliktir. Çalışmak hem Allah’ın emri, hem de haysiyetli ve müreffeh yaşamanın gereğidir.

Çetinoğlu: Tavsiyelerinizi lütfeder misiniz?

Temel: Dünyâda kazanma ve kaybetmenin belirli sebep ve kanunları vardır. Kazanmak isteyen mutlaka bu sebep ve kanunlara sarılmak mecbûriyetindedir.

Peygamberler tebliğ görevleri yanında çiftçilik, terzilik, marangozluk, ticâret, çobanlık, demircilik, inşaat gibi dünyevî meslekleri de icra etmişlerdir. Cenâb-ı Allah, Hz. Davud’a savaşlarda müminleri tehlikeden koruması için zırh yapmayı öğretmiştir.

Çetinoğlu: Bu emirlere rağmen günümüz Müslümanlarının bir kısmı fakirdir…

Temel: Cenab-ı Hak çalışanların emeğini asla zâyi etmeyecektir. Çalışan ister mümin olsun isterse kâfir, pek çok kimse bugün Müslümanların neden geri, gayr-i müslimlerin neden ileri olduklarını dînî açıdan izahta güçlük çekmektedirler. Halbuki mesele gayet açıktır. Hud Sûresi 15. Âyette; ‘Her kim dünya hayatını ve onun zinetini isterse onlara dünyâda yaptıklarının karşılığını tam olarak veririz. Kendilerine orada hiç bir şey eksik verilmez.’ Buyuruluyor.  Sırf kâfir olduğu için kişinin bu dünyâda hakkını vermemek Allah’ın adâletiyle bağdaşmaz. Hakkını vermeyecek olsaydı zâten dünyaya getirmezdi. Allah’ın ‘Rahmân’ sıfatı dünyâda herkese şâmildir. Müslümanlarda ciddî olarak çalışıp gayret gösterirlerse onlara da emeklerinin karşılığı dün olduğu gibi bugün de verilecektir. Âl-i İmran Sûresi 15. Âyette Cenâb-ı Allah,  ‘Elbette ben sizden erkek olsun, kadın olsun çalışan her kimsenin amelini boşa çıkarmayacağım’ Buyuruyor.

Kur’an-ı Kerim’de, Allah yolunda para harcamaya, sadaka ve zekât vermeye, hayır yapmaya, kuvvet hazırlamaya teşvik edilmektedir. Bunların yapılabilmesi ancak çalışıp çabalayıp yardıma hazır imkân sâhibi olmakla mümkündür. Hz. Peygamber (s.a.v.) fakirlikten Allah’a sığınmış, fakirliğin az kalsın küfre sebep olacağını belirtmiştir. Akif merhum ne güzel söylemiş:

‘Kim ki kazanmaz bu dünyada bir ekmek parası

Dostun yüz karası, düşmanın maskarası’

Günümüz dünyasında onurlu yaşamak için sâdece ekmek parası da yeterli olmamakta, yarışta geri kalmayacak potansiyele sâhip olmak gerekmektedir. İnsanlığa her konuda örnek olan Hz. Peygamber ömrü boyunca dâimâ hareket hâlinde olmuş, gecesi de gündüzü de dolu dolu geçmiştir. Dâimâ dinamik olmak aynı zamanda ilâhî emir gereğidir. İnşirah Sûresi 7. âyettede; ‘Bir işten boşaldığın zaman hemen diğerine başlayıp yorul’ emri vardır. Aynı emir bütün müminler için de geçerlidir. Cuma Sûresi 10. âyete:  ‘Cuma namazı kılındıktan sonra hemen yeryüzüne dağılın. Allah’ın lutfundan nasibinizi arayın’ emri vardır. Bir başka emir de Mülk Sûresi 15. Ayetle veriliyor: “Yeryüzünü size boyun eğdiren O’dur. Öyleyse yerin sırtlarında dolaşın. Allah’ın verdiği rızıktan yararlanın. Sonunda da dönüş O’nadır.”

Çetinoğlu: Kur’ân-ı Kerîm’de emrolunan işleri yapmanın ibâdet olduğu biliniyor…

Temel: Allah’ın rızasını kazanmak, kendine, yakınlarına ve bütün canlılara faydalı olmak kastıyla yapılan her çalışma ibâdet hükmündedir. Böyle bir niyetle hayatımızın tamamını ibâdet hâline getirebiliriz. Zira ameller niyetlere göre değerlendirilir.

Hareketsiz insan hurdaya çıkarılmış, küflenmeye ve çürümeye terkedilmiş eşya gibidir. Durgun su kokar, işlemeyen demir paslanır. Hayatın her ânını en verimli şekilde değerlendirmek, sağlık, boş vakit, gençlik ve servet gibi fırsatları heder etmemek en önemli görevlerimizdendir. ‘Kıyamet kopuyor olsa elinizdeki fidanı dikin’ buyuran bir peygamberin ümmetine meskenet ve zillet içinde yaşamak yakışmaz. Duâmız şudur: ‘Ey Rabbimiz! Bize dünyâda da âhirette de güzellik ver’ Bu sözlü duâmıza fiilî duamızı da eklersek iki cihan saadetine erişeceğimizde şüphe yoktur. Hareket, hayır ve bereket dilekleriyle…

ALİ RIZA TEMEL: 1946 yılında Manisa’nın Demirci İlçesi’nde doğdu. 1967’de Balıkesir İmam-Hatip Okulu’nu, 1971’de İzmir Yüksek İslam Enstitüsünü bitirdi. 1967-1975 yılları arasında vaizlik yaptı. 1976’da Haseki Eğitim Merkezi’ne kursiyer olarak katıldı. Kurs sonunda aynı merkezde asistan olarak görevlendirildi. 1982-1987 yılları arasında Brüksel İslam Kültür Merkezi’nde Türk temsilcisi olarak görev yaptı. Aynı merkezdeki İslam Enstitüsü’nde Ulumu’l-Kur’an dersleri okuttu. Halen Haseki Eğitim Merkezi’nde Arapça ve tefsir dersleri okutmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.   Yayınlanmış Eserleri: 1- İslam Davası ve Münafıklar, 2- İslam’da Dış Politika ve Diplomasi, 3- İslam ‘da ve Batıda İnsan Hak ve Hürriyetleri, 4-Ayet ve Hadisler Işığında Dini ve Sosyal Hayatımız, 5- Mutlu Bir Yuva Nasıl Kurulur? 6- Müslümanların Dünü, Bugünü, Yarını (Tercüme), 7- İslam İktisadının Üstünlüğü (Tercüme), 8- İnsanlara İyilik Hakkında Kırk Hadis (Tercüme), 9- Sağduyu Çağrısı.   
Önceki İçerikVefatının 27. Yıldönümünde (Başbuğ) Alpaslan Türkeş
Sonraki İçerikGülegüle Git Can Ramazan
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.