Herşeyin dizgini Allah’ın elinde. Herşeyin anahtarı O’nun yanındadır. Gece ve gündüzü, kış ve yazı bir kitap sahifeleri gibi kolayca çeviren O’dur. Dünya ve âhireti, iki menzil / iki oda gibi birini kapayan, öbürünü açan; ancak, sonsuz kudret ve celâl sahibi olan Allah’dır. Madem böyledir. Bütün delillerin netîcesi olarak; sonunda hepimizi Kendi’ne döndürecek! Yani kabirlerimizden bizleri diriltip, haşir meydanına getirip; Yüce Huzûru’nda hesabımızı, birer birer görecektir.
Levh – İ Mahfûz
Nasıl, küçük küçük cüzdanlar (nüfus kütüğü gibi), büyük bir kütüğün varlığını hissettirir. Küçük küçük senetler, büyük bir defterin bulunduğunu bildirir. Küçük pek çok sızıntılar, büyük bir su kaynağının mevcudiyetinden haber verir. Aynen öyle de, küçük küçük cüzdanlar hükmünde, hem birer küçük Levh-i Mahfûz mânâsında, hem büyük Levh-i Mahfûz’u yani Kader Defteri’ni yazan kalemden sızan küçük küçük noktalar sûretinde olan insanoğlunun kuvve-i hâfızaları / zihnen belleme kuvvetleri, ağaçların meyveleri, meyvelerin çekirdekleri, tohumları; elbette bir hâfıza-i kübrâyı / en büyük bir hâfızayı, bir defter-i ekberi / en büyük bir defteri; en büyük bir Levh-i Mahfûz’u hissettirir. İş’ar eder / bildirir ve ispat eder. Belki keskin akıllara gösterir.
Geleceğin Korkuları, Geçmişin Hüzünleri
İnsan geleceğin korkularını düşünmekten ve geçmişin hüzünlerini hatırlamaktan kendini alamaz. Bu ikisi onu pek ciddî bir şekilde düşündürür! Bir türlü başını onlardan müstağni / bağımsız kılamaz! Başını döver durur! İnsanı bu korku, hüzün ve üzüntüden kurtarıcı tek bir yardım edici vardır. O da Yüce Kur’ân’dır. Eğer insan; bütün hayvanlardan daha şakî, talihsiz, daha zelîl / aşağı, daha ahmak kalmamak isterse susup; imanın kulağıyla Kur’ân’ın beşaret, müjde ve şu ilânlarını dinlemeli:
“Haberiniz olsun ki (hesap gününde) Allah’ın dostlarına (hiçbir) korku yoktur; onlar üzülecek de değildir. (Peki, kimdir Allah’ın dostları?)
“Onlar (Allah’ın âyetlerine içten) iman eden ve (bu imanın gereğini yerine getiren, yani dürüst ve erdemlice bir hayatı tercih ederek; kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakınıp) takvaya eren kimselerdir.
“Dünya hayatında da âhirette de onlara müjde vardır. (Onlar Allah yolunda duruşlarını değiştirmediği müddetçe) Allah’ın sözlerinde asla değişme yoktur. İşte budur en büyük kurtuluş, en büyük mutluluk!” (Yunus: 62 – 64, Kur’an Bana Ne Diyor? – Veli Tahir Erdoğan -)
Mülk Sende Emanet
Mülk Allah’ındır. Sende emaneten duruyor. O, emaneti ebedîleştirip senin için muhafaza edecek. Sende kalırsa, boşu boşuna kaybolur gider. Devamı olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen fânisin. Dünya da zail / zeval bulucu ve gidicidir. Halkın dünyası da zâil / yok olucudur. Kâinatın şimdiki hâli de, zâildir. Bunlar saniye, dakika, saat ve gün gibi birbirini takiben zevale / fenaya gidiyorlar. Âhirette seni kurtaracak bir eserin yoksa, fâni dünyaya bıraktığın eserlere de kıymet verme!
İlim ve Dine Çalışanlar
İlim ve dîni neşre / yaymaya çalışanlar, mümkün olduğu kadar kanaatle hareket etmezlerse, hem dinsizlerin suçlamalarına hedef olur, hem de ilmin izzetini koruyamazlar. Hem dindarlık ve dine hizmet gibi, âhiretle alâkalı işlere karşılık olarak hediyeler almak; âhiret meyvelerini dünyada geçici bir sûrette yemek demektir.