İçinde bulunduğumuz zaman diliminde ülkemizde meydana gelen olaylar, ileride Cumhuriyet tarihi için dönüm noktası sayılabilecek nitelikler taşımaktadır.
Öyle ki insan “acaba daha başka ne yaşanabilir ki” demekten kendini alamıyor.
Dışarıda gelişen olaylara bakıldığında da memleketimizin kuzeyinde, güneyinde ve doğusunda sıcak gelişmeler mevcut.
Bu gelişmelerin ilerleyeceği yön de ülke geleceğimiz açısından önem arz etmektedir.
Şöyle ki:
Ülkemizde yaşananlara bakıldığında insanımız internet üzerinden gerçekleşen “tape”leri takip eder hale gelmiştir. Çünkü gündem akşamları ortaya çıkan tapeler sayesinde belirlenmektedir.
En son yapılan yasa değişikliği nedeniyle gerekçeli kararları yazılamadığı ve tutukluluk süreleri 5 yılı geçtiğinden dolayı şartlı serbest bırakılan Ergenekon sanıklarının, yargıda yapılan değişik neticesinde serbest bırakılmaları, zihinlerde “yapılan değişiklikler ileride başka kimleri serbest bırakabilir?” sorusunu da doğurmaktadır.
Dışarıdaki olaylar bağlamında kuzeye baktığımızda Ukrayna’da yaşanan muhalif hareket en sonunda Rus birliklerinin Kırım’ı işgal etmesine kadar gitmiş; neticede Kırım’ın %12’sini oluşturan Türkler bu süreçte stratejik önem kazanarak, Rus yanlıları tarafından Tatarca’nın ikinci dil olacağı ve devletin adında Kırım Türklerinin isminin de geçeceği yeni bir oluşum teklif edilmiştir.
Bu durum Türkiye ve Kırım Türkleri tarafından iyi değerlendirilirse geçmişte hazin bir şekilde kaybedilen Kırım’la yeniden organik bir bağ kurulacak noktaya gelinebilir.
Güneye baktığımızda Türklerin geçmişten günümüze değin Doğu Akdeniz’deki stratejik noktası olan Kıbrıs’ta yaşanan gelişmeler görülmektedir. “Birleşik Kıbrıs Devleti” adı altında Rum kesiminin hakim unsur olduğu ve adada bulunan Türk birliklerinin çekilmesine yönelik anlaşmanın gerçekleştirilmesi doğrultusunda bir süreç işletilmektedir.
Türkiye Cumhuriyet’i bu süreci iyi yönlendiremezse tarihte Kıbrıs’ın fethiyle ilgili Sokullu Mehmet Paşa’nın Venedik elçisine söylediği “Siz İnebahtı zaferi ile bizim sakalımızı kestiniz, biz Kıbrıs’ı alarak sizin kolunuzu kestik. Sakal tekrar uzar fakat kol tekrar yerine konamaz” ifadesinin muhatabı olmamız kaçınılmaz olabilir.
Yine güneyimizde Suriye’de yaşananlara bakıldığında ülke içerisinde yer alan radikal grupların, yanlış politikalarımız neticesinde ileride bizlere musallat olmaları işten bile değildir.
Değerli okuyucular, yazımın başında da ifade ettiğim gibi son zamanlarda ülkemizin içerisinde ve dışarısında yaşananlar devletimizin geleceğini tayin edecek gelişmelerdir.
Bu noktada önemli olan bu gelişmeleri devletimizin lehine döndürecek kadrolardır.
Ancak mevcut kadrolarla bu durum sağlanabilir mi?
Karar sizin…
Saygılarımla….