İtaat – teslimiyet ve cesaret
Günümüz dünyasında hicret edilebilecek bir Medine yok.
Her yer Mekke;
Medine’yi Mekke’nin içerisinde oluşturmak gerekir.
Muhacirler Medine’ye yerleştiler ama Mekke’yi unutmadılar
Müslümanlarda Dünya’ya yerleşince Cenneti unutmamalıdırlar.
Cennet Müslümanların vatani aslisidir
Hicret esnasında peygamber(sav) yol arkadaşı olarak Hz Ebubekir(ra) ön plana çıkar.
Fakat o gece peygamberimizin evinde ve O’nun yatağında malum görev üzere sabahlayan
Hz Ali(ra) ihmal edilir.
Hz Ali 20’li yaşlarda çiçeği burnunda bir delikanlı
Müşrik fedaileri peygamberimizi bulamayınca öfkeyle Hz Ali’yi öldürebilirler.
Gerçi onların hedefi Hz Ali değil ama
İşin ucunda yinede böyle bir tehlike de var.
Günümüz İslami cemaat ve kanaat önderlerinden
Yöneticilerden kaç tanesi etrafında onlarca gönüllü varken kendi çocuğuna yâda damadı olacak en yakınına böyle tehlikeli görevi verir.
Bunun Türkçesi şudur: Kendini kurtarmak için başka birini feda etmek.
Çocuklarını askere dahi göndermeyenlerin
Hicreti fedakârlığı itaati teslimiyeti cesareti konuşmaları mikrofonik gevezelik değil de nedir.
Evet, Hz Ali ya beni öldürürseler diye hiç itiraz etmedi.
Hz Peygamberde Ali varken bir başkasına o tehlikeli görevi vermedi
Demek ki fedakarlığa önce kendinden yada en yakınından başlamak gerekir
İşti liderlik budur.
Peygambere itaatta budur
Gerisi hikâye
Gayri Müslimler Günümüz Müslümanlarına
Yâda günümüz Müslümanları bir birlerine güvenip de
Değerli eşyalarını emanet edebilirler mi?
Böyle bir durumda biz olsak nasıl davranırdık.
Bizim canımıza kast edecekler
Biz emanetleri sahiplerine iade etmenin derdine düşeceğiz
Müslüman’ın güvenilir olma sıfatlı burada ortaya çıkıyor.
Müslüman aynı zamanda dürüst ve güvenilir olmak zorundadır
Hicret emri gereği Müslümanlar üçerli beşerli guruplar halinde
Medine’ye doğru yola çıkarken
Yaşlı, hasta ve yatalak bir sahabe
Çocuklarını yanına çağırarak
“Evlatlarım bildiğiniz gibi hicret ayeti nazil oldu.
Ama ben yaşlı ve yatalak bir insanım yürüyemem.
Allah’ın bir emrini yerine getirmeden O’nun huzuruna çıkmaya da utanırım.
Bir sedye getiriniz.
Beni üzerine koyunuz
Beni de beraberinizde götürünüz” der
Sedyenin üzerinde bir miktar gittikten sonra ruhunu teslim eder
Hicrette böyle bir ruh vardır.
İşte bu itaattir.
Teslimiyettir.
Hicretteki cesareti de unutmamak lazım.
Cesaret sadece iman gücüyle ilgili değil
Aynı zamanda kas gücü ve fıtratla da ilgilidir.
Hz Ömer (ra)ın aleni hicret etmesi
Hicret ederken
“Ey müşrikler; işte ben hicret ediyorum.
Kim karısını dul çocuklarını yetim bırakmak istiyorsa önüme çıksın” haykırışı
Müslüman cesaretli olduğu zaman Allah(cc) düşmanın kalbine korku salar,
Cesaretini yitirince de kalbini korku kaplar.
Ve Medine’ye hicret gerçekleşir.
Gerçekleşir ama muhacir evsiz barksız yurtsuz ve yuvasız bir haldedir.
Bu kadar fedakârlık yapan insanları yüz üstü bırakmak olmaz
Burada Peygamber(sav)in zekâsı ve dehası devreye giriyor.
Bir Ensar ile bir Muhaciri kardeş ilan ederek
Muhacirlerin
Barınma ve beslenme meselelerini hallediyor.
Lider aynı zamanda tebaasına sahip çıkan ve onların müşkülatlarını çözen insandır.
Hep ver hep ver
Mantığı İslam’a uygun değildir
Muhacirler de yemek yatak bedava
Yat ye deyip ense yapmadılar.
Kısa süre içerisinde kendi ayakları üzerine duracak hale geldiler.
Muhacirler Medine’ye yerleştiler ama Mekke’yi unutmadılar
Müslümanlarda Dünyaya yerleşince cenneti unutmamalıdırlar.
Çünkü Cennet Müslümanların vatani aslisidir
Allah bizi hicreti gerçek manada anlayanlardan ve nefsinde yaşayanlardan eylesin.
Hicri yılbaşınız tekrar mübarek olsun…