“Hazan Mevsiminde Bağdat”

116

Bir şiir okudum; nabzım değişti, tansiyonum yükseldi. İçimde dolaşan
bomba yüklü intihar kamyonetleri birbiri ardı sıra patladı. Ciğerim
cesetler dağılmış pazar yeri gibi oldu. Yürüdüm Felluce, durdum Tuzhurmatı. Sonra şairin dediği gibi; ‘Kalktım ağladım, yattım ağladım.’

“Hazan mevsimidir
Gözünün görebildiğince kan rengidir Bağdat
Henüz dağlara namı düşmemiş
Ebabil bakışı, İbrahim yüreği
Henüz Batı, batısındadır ve batılındadır aşkın
Hala sırtlan kümesidir”

‘Ümmetim az güler’
buyurmuş Resul. Düşündüm de ben hangi bedenin uzvuyum. Ne acı
hissettiğim var ne de kardeşlik hassasiyetim. Gözlerim borsa körü,
kulaklarım futbol yorgunu, dilim magazin bulaşığı. Oh ne güzel, ful otomatik kul.

“Hazan mevsimidir
Kabillerin ihtirası yırtmıştır Peygamber mirası geleceği
Özgürlük ehl-i beyt’in tepesine inen bombadır
Yanardağdır alevi yosunlaşmış yüreklerde
Fatıma’nın çığlığı desibel üstüdür
Duyulmaz zikir meclislerinin zevk-i aşkından
Feryad-ü figan
Amerika üssü hala kuzey zihnimizdedir”

Başım döndü, midem bulandı. Huzuru ve alışkanlıkları kusmak istedim. ‘Ya görevin nedir, senin görevin?’
Dostlar değil düşmanlar iyi günde olsunlar, biz de çevre sorunlarına
nasıl çözümler üretebileceğimiz geyikleyelim. Allah kalbini temiz
tutana madalya veriyor ya..

“Hazan mevsimidir
Ölen, düşen, kirletilen Müslüman değil
Sünni, Şii, Kürt yada Araptır
Zalimler müttefiktir stratejik, mümin dolar zengini
Allah’ını, Peygamberini seven, hoşgörülü
Patrikhane ikinci adresimizdir”

Nicedir gırtlağımda muşta gölgesiyle dolaşıyorum. Beynimin guddelerine batıp çıkıyor cam kırıkları. Bizim ‘deli’ diyeceğimiz sahabeler bizi görüp görüp ‘bunlar Müslüman değil’ diyorlar rüyalarımda. Kâbuslara sarıla sarıla uyuyorum. Lakin uyandığımda eski tas, eski hamam..

“Hazan mevsimidir
Başını örtmek için yürüyenlerin
Başı kesilenler için sustuğu demdir
Kadının sesi şarkı söylerken namahrem
Irzına geçilirken elemdir
Nice kandiller gelir geçer de Davudi hafızlar dilinden
Zalime beddua okumak ardır
Uzuvları kopmuştur müminlerin
Narkoz yirmiiki ayardır”

Tüm işletim ayarlarım bozuk. Asabım tavan yapmış durumda. Ama
tabanların da tabansızlık yarışında.. Haçlılar ve Moğollardan sonra 3. kıyamet Amerikan köpekleri.
Kuduz hayvanlardan daha azgın ve tarihin tüm sadistleri ile şeytanı
gölgede bırakacak eşsiz bir zulüm. Gelmiş geçmiş en büyük felaket; Allahın Belası Devlet’.

“Hazan mevsimidir
Zalimlerin ve mazlumların sarayıdır Bağdat
Bir Genç Osman hatırası
Bir evlad-ı Resul yasıdır
Annenin çocuğa son bakışıdır bir milyon

Sevdaların ırzına geçildiği ilk masaldır
Müminin zalimle imtihanı
Tarihin kana ve kancıklığa boyanmasıdır”

İnsanlığımdan istifa etmek istiyorum. Mütedeyyinlik boş laf, muhafazakârlık angarya.. Ruhumuzu ‘Buzda Dans’ ateşinden korumaktan aciziz. İslam Dünyası 1,5 milyarın
üstündeyse Hz. Muhammed niçin garip, niye yalnız? Nerede kınayanın
kınamasından, kâfirin topundan–güllesinden, kervanların rantından ve
dünyalık saadetlerinin kaçmasından korkmayanlar? Yok mu Bedir Ashabı’nı seven?

“Zırhını çıkarmadı Allah Resulü
Namazını kılmadı
Bir ihanet, bir feryat duyulmuştu
Beni Kureyza`dan
Gün namus günüydü”

Kusura kalma ey Nebi, yeminlerimizi yedik. Ümmetinin namusuna bile
sahip çıkamadık. Camilerimizde ismin var ama bizim cismimiz cisim
değil. Bağışla Allah`ım, emanetini taşıyamadık. ‘İçimizdeki beyinsizler’ güruhunu kalabalıklaştırdık., Kurusak da, çoraklaşsak da duamız kadar hükmümüz vardır. 5 vaktin hatırına; “Ente Mevlana, fensurna alel kavmil-kâfirin! Amin.”

Of Feyzullah Hoca’m of.. Karşıki dağlar sırtımda, kalemin kılıç
formunda. Bir şiirini okudum dudaklarım kurudu, nabzım değişti. Sen
yaz, dünyam değişsin.

Söze selam!

Not: “Hazan Mevsiminde Bağdat”, Feyzullah Divli’nin son şiiridir.