TBMM’ye hayali Ermeni soykırımı
iddialarının kabulü için HDP’li malum bir milletvekili dilekçe verme
küstahlığında bulunmuştur. Dilekçesi de işleme konmamıştır. Ancak, bu dilekçe
rezaleti böyle kapanamaz. Bu milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmalı ve
Türk Yargı’sına havale edilmelidir. Acaba bu milletvekili hangi Ermeni’leri
temsil etmektedir. Bu şahıs Ermeni’leri temsil etmekten uzaktır. Geçmişte
Ermeni terör örgütü Taşnak Partisi bünyesinde faaliyet gösteren bazı Osmanlı
vatandaşı Ermeniler, bugünkü gibi o dönemde de ucuz kahramanlık peşinde
olanlarca tahrik edilmişler, çok şey borçlu oldukları Devletlerine ihanet
ederek silahlanmışlar ve birçok vatandaşımızı şehit etmişlerdir. Bunlar mevcut
savaşı fırsat bilerek kuduz köpekler gibi köylere saldırmışlar ve işkence
yapmışlardır. Bilhassa Doğu Anadolu’daki toplu mezarlarımız unutulmuş değildir.
Bu katillerin bir kısmı ise; Rus ordusuna katılmış, düşmana rehberlik yapmış ve
ordumuza zarar vermeye çalışmışlardır.
Eski Van
şehri birçok gerçeği ortaya koymaktadır. Şu anda terk edilmiş olmasına rağmen
hala tarihe şahitlik yapacak durumdadır. Soros adlı malum kışkırtıcının
Türkiye’deki birçok kolundan biri olduğu ileri sürülen ve Batı’nın şımartılmış
örneklerinden biri olan malum şahıs ile aynı ülkenin vatandaşı olmak; üzüntü
verici ve rahatsız edici bir durumdur.
Ancak, Trump
istedi diye malum suçlu papazı ABD’ye geri gönderirseniz; Almanya Türkiye’deki
suçlu elemanını istedi diye iade ederseniz; Suudi Arabistan’a davanın sürmesi
için dava dosyasını verirseniz; Batı’dan gelecek saygısızca taleplerin önünü
alamazsınız. Türk Yargısını hiçe sayanların taşeronu olan bu milletvekili olsa
olsa Erivan’a yakışır. Efendim biz gazeteciyiz ve objektifiz etiketi altında bu
şahıs ve benzerlerini mevcut iktidara sadece muhalif diye TV ekranlarına
çıkartıp konuşturanlar yanlışın büyüğünü yapmışlardır. Aynı yanlışlara bir daha
düşülmemelidir.
Türkiye’ye dost
değil; sadece Türk askerini kullanmak peşinde olanların, bir çok düşmanca tezgâhın
içine utanmadan girenlerin, son günlerde Aleviliği İslam dışı görme ve ayrı bir
din gibi değerlendirme çabaları dost kabul ettiğimiz ülkelerin asıl niyetlerini
ortaya koymaktadır. Alevilerle Sünnileri Irak’ta olduğu gibi tahrik ederek çatıştırmaya
çalışmak boş bir çabadır. Herkes hazırlanan tuzağın farkındadır. Terör örgütü
PKK’yı askeri kara gücü olarak kabul eden ABD müttefikini bulmuştur. Bunu
örgüte gönderdiği binlerce silah ile ispat etmiştir. Askerlerimizi şehit eden
füzelerin sahibi bu dost kılıklı düşmanlarımızdır. PKK’nın görevi bittikten sonra
limon gibi sıkılıp atılacak ve onun yerini yeni ümit olan göçmenlerden oluşan
örgütler alacaktır. Bu bakımdan, başta Suriye’den Türkiye’ye sokulan ve
vatandaşlık verilmeye niyetlenilen geçici koruma adı altında ülkemizde
imtiyazlı kılınanların sadece nüfus yapısın değiştirmek değil; ama ülkemizi
karıştıracak önemli bir unsur oldukları unutulmamalıdır. Bütün göçmenlerin
örgüt üyesi olması tabii ki beklenemez. Bu bakımdan, ensarlık sıfatını
kendimize yükleyerek kendimizi kandırmayalım. Bunlar Sayın Prof.Dr. Ümit
Özdağ’ın ifade ettiği gibi, bombalandıkları için Türkiye’ye gelmiyorlar; Kuzey
Suriye’de terör örgütüne yeni alan açabilmek için ve Türkiye’ye gelmeleri
amacıyla bombalanmışlardır. Bundan dolayı Suriye ve Irak sınırı terör üreten ve
terörü bize karşı kullanılan bir alan haline getirilmiştir. Yazılarımızda
devamlı belirtiğimiz gibi, Batı, Türksüz Anadolu, Atatürksüz Türkiye ve Hz. Alisiz
Alevilik peşindedir. Bunun için Müslümanları bölmek ve Alevilerle Sünniler
arasında mayınlar döşenmek istenmektedir. Irak’ta bir hafta Alevi camisinin
bombalanması, bir süre sonra da Sünnilerin camisinin saldırıya uğraması
herhalde bir tesadüf değildir.