Temel, şanzımanı dağılan
arabasını ustaya getirir. Usta tamir eder gönderir. Temel ertesi gün yine
arabasının şanzımanı dağılmış olarak gelir. Usta yine tamir eder gönderir.
Ertesi gün yine aynı, sonraki gün yine aynı derken usta merakını yenemez ve
sorar. “Yahu Temel sen bu arabanın şanzımanını her gün dağıtmayı nasıl
başarıyorsun?” Temel, “Gel usta arabaya binip beraber gezelim” diye cevap
verir.
Temel ve Usta arabaya binerler.
Temel kontağı çevirir, vitesi bire takar, “Ha bu birdur” der. Araba hareket
eder, devrini aldığında Temel vitesi ikiye takar, “Ha bu ikidur”. Birkaç saniye
sonra üçe takar, “Ha bu üçdur”. Böyle böyle derken otobana çıkarlar ve Temel
altıncı vitese takar, “Ha bu altidur”. Araba artık saatte ikiyüz kilometre hıza
ulaşmıştır. Böyle son sürat devam ederken Temel, ustaya döner ve vitesi R’ye
takar, “Ha bu da Rokettur!”
***
Türkiye’yi bir arabaya benzetecek
olursak, siyasi iktidar da -hadi doğrudan doğruya Ak Parti diyelim- bu arabanın
şoförüdür. Her ne kadar bizim Ak Partililer “Bizde R yok, U var” deseler de sık
sık R yaparak manevra kabiliyetlerinin (!) yüksekliğini gösteriyorlar çok
şükür.
2008’e kadar yönetimde bazı
şeyleri nispeten doğru yaparken, ülkenin
makroekonomik göstergeleri nispeten iyi giderken, Avrupa Birliği yolunda ciddi
reformlar yapılırken, ülke zihniyet olarak da batıya yaklaşırken birden bire
vitesi R’ye takarak ülkenin şanzımanını darmadağın ettiler. Koskoca ülkeyi her
anlamda Ortadoğululaştırdılar. Hezar aferin!
Eğitimde sık sık bakan ve sistem
değiştirerek eğitim sisteminin şanzımanını dağıttılar önce. Ergenekon, Balyoz
ve 28 Şubat yargılamalarıyla hukuk sisteminin şanzımanını dağıttılar. Üretimi
kısıtlayıp tüketimi artırarak ekonominin şanzımanını dağıttılar. Şimdi şehir
hastaneleri projesiyle sağlık sisteminin şanzımanını dağıtıyorlar.
Bugün gelinen noktada, CKA’nın
yani benim Cahil Kamyoncu Abim’in deyimiyle “Ver yiyeyim, ört yatayım”
zihniyetine bulanan Ak Parti, ülkenin sorunlarını çözebilecek kapasiteye sahip
değil. Zaten böyle bir dertleri de yok. Ekonomideki kötüye gidişi, örneğin
dövizdeki yükselmeyi bile kendi menfaatleri için fırsata çeviren, döviz kuru
üzerinden manipülasyon yaparak servetlerine servet katarken milleti
fakirleştiren bir güruhtan bahsediyoruz. Keşke imkân olsa da geçtiğimiz
Pazartesi akşamı piyasalar kapandıktan sonra 18 küsür TL’den Dolar satıp, Salı
sabahı 11,50’den geri alanların listesi bir yayınlansa. Ne demek istediğimi o
zaman daha iyi anlarsınız.
Ak Parti’nin süratlenip
süratlenip vitesi R’ye takarak ülkenin şanzımanını dağıtması karşısında ülkeyi
tamir edecek ustalar hali hazırda var ve her zaman bulunur. Ancak mesele
dağılan şanzımanı tamir edebilecek usta bulmak değil, mesele ülkeyi bu kötü
şoförden kurtararak sorunu kökten çözmek ve şanzımanı bir daha dağıtmamak.
Öyle görünüyor ki 2022 bir erken
seçime gebe. İster erken seçim olsun, ister 2023’de yapılacak bir normal seçim
olsun Türkiye bir yol ayrımında. Millet önümüzdeki seçimde vereceği kararla
kendi kaderini kendi tayin edecek. Denenmiş ve kötü olduğu tescil edilmiş Ak
Parti ile denenmemiş muhalefet arasında bir tercih yapacak. Öyle de böyle de
herkes kendi tercihinin sonucunu yaşayacak.