31 Mart 2019 Mahalli idareler seçimlerinin sonuçlanmasına 48 saatten az süre kaldı. Sanıyorum tarihimizin en ilginç yerel seçim süreçlerinden birini yaşadık. İlk kez yerel bir seçimde böyle geniş kapsamlı ittifaklar kuruldu. İlk kez liderler yerel seçime bu kadar asıldı. Hatta cumhur ittifakı cephesi ”beka sorunu” söyleminin üzerinde ciddi ciddi durdu. Diğer partiler daha rahat, daha esnek söylemlerle kampanyalarına yön verdiler. Ne yazık ki gördük ki basınımız 24 Haziran seçimlerinden hiç ders almamış. Taraflı yayınlar, partilere ambargolar şiddetlenerek sürdü. Hal böyleyken eşit şartlarda yarışmaktan söz etmemiz mümkün değil. Sayın cumhurbaşkanı ”Meydanlar orada. Güçleri yetiyorsa bu işi bitirsinler.” diyor ama gözden kaçırdığı bir detay var. Devletin tüm imkanlarıyla sahada olan cumhur ittifakıyla, 1,5 senelik yavru İYİ Parti’nin veya senelerdir hazine yardımından faydalanamayan Saadet Partisi’nin adilce yarışması çok zor.
24 Haziran seçimlerine giderken tahminlerimi sosyal medya hesabımda paylaşmıştım analizlerimde fena da sayılmazdım. Ama bu kez at başı giden haddinden fazla yarış var. KONDA Gibi işinin ehli bir kurumun dahi oran veremediği seçimde net tahminlerden kaçınıyorum. Lakin muhalefet partilerinin ellerine geçen altın değerindeki fırsatı pek doğru değerlendiremediğini söylememe gerek yoktur diye düşünüyorum. AKP Bu denli zayıflamışken sohbetlerimiz ”Ankara acaba Mansur Yavaş diyecek mi ?” , ”Antalya’da Böcek işi bitirebilir mi ?” sorularının ötesine geçebilirdi, geçemedi. Olan oldu. Bugün temennim seçimlerin huzur içinde, kazasız belasız sonuçlanması. Kazanacak adaylara da kaybedecek adaylara da büyük görevler düşüyor. Adaylar sonuçlar netleşmeden enerji patlaması yaşayan kitlelerini harekete geçirmemeliler. Birleştirici, bütünleştirici dostane bir dili kullanmalılar. Özellikle seçimden başkan olarak çıkacak adaylar herkese kucak açmalı, seçimden yenik çıkanlar da sonuçları kabul edip önüne bakabilmeli. Gereksiz yere kavga gürültü çıkmasını hiç istemiyorum, istemiyoruz.
Seçimin kahramanı şüphesiz Ekrem İmamoğlu oldu. İktidar kanadının ikinci ismi ve AKP’li olmayanların bile sempati beslediği eski bakan, başbakan, TBMM başkanı Binalı Yıldırım’ın karşısında kimsenin kendisinden beklemeyeceği bir performans sergiledi. Anketlerde halen Binali Yıldırım önde görünse de kampanyasına başlarken %10-15 puan fark yiyerek kaybedeceği öngörülen İmamoğlu bugün farkı %4-5 puana indirgedi. Ekrem İmamoğlu millet ittifakı oyunun üstüne çıkarak Binali Yıldırım sahadayken AKP’lilerden dahi oy almayı başardı. Ekrem İmamoğlu 1 Nisan’a belki İstanbul’un belediye başkanı olarak uyanmayacak ama İstanbul’daki seçimin galibi olarak uyanacak, Ekrem İmamoğlu o sabaha Türkiye’nin Beto O’Rourke’u olarak uyanacak. Beto Ara seçimlerde rakibinin kalesi Texas’ı %1,5’la kaybettiğinde yazmıştım Demokratlar Beto’da size lazım olanlar var arkasında durun diye, duruyorlar Beto bugün ABD başkan aday adayı. Seçim sonucunu beklemeden bugün Ekrem İmamoğlu için çağrı aynı yapıyorum. Muhalifler olarak Ekrem İmamoğlu’nu bağrımıza basmalıyız, arkasında durmalıyız. İstanbul’da seçmen hakiki ve dik duruşa sahip çalışmayı bilen genci nasıl sarmaladı gördünüz. Peki 2023 Cumhurbaşkanlığı seçiminde İmamoğlu’nu neden tüm Anadolu sarmalamasın ki? Engel var mı? Ben göremiyorum…
İmamoğlu Demişken, yerel seçim 2019’un son röportajını İzmit’in Ekrem İmamoğlu olarak gördüğüm Saadet Partisi’nin İzmit belediye başkan adayı Ahmet Özen’le gerçekleştirdim.
Sayın Temel Karamollaoğlu’nun Liderliğiyle başlayan süreçte Saadet cenahına yaklaşımım çok değişti. 24 Haziran’da Saadet mitinginde sandalye bile taşıdım. CHP’den İYİ Parti’ye geçmiş biri için önemli hadiseydi tabii ki. Saadet Partisi 16 Nisan’dan bu yana koyduğu tavırla her kesimin takdirine mahzar oluyor. İnandıkları prensipler için taviz vermeden dik durdukları ve AKP’ye sağlam muhalefet yaptıkları için medyada ambargosundan paylarını aldılar. Halka iletişimi sınırlandırılmış DSP’den DP’ye, DP’den kendi partime kadar tonla farklı görüşe köşemi açmışken Saadet’i sizlere anlatmasaydım rahat edemezdim. Vazifemizi yapıyorsak, tam yapmalıyız. İdeolojileri etrafında kimseye zarar vermeden siyasetini yapan bu temiz insanlar sırf iktidara muhalifler diye konuşturulmuyorlar. Ne yazık, bu utanç tarihimizde kara bir leke olarak kalacak…
Ahmet Beye belediye meclis üyesi adaylarından biri vasıtasıyla ulaştım. Kendisiyle iletişime girmek benim için hiç de zor olmadı. Aynı akşam telefonla görüştük, ertesi güne randevulaştık. Yine randevu saatimizden biraz evvel Saadet Partisi Kocaeli il başkanlığına gittim.
Ahmet Beyi beklerken il sekreteri İbrahim Beyle sohbet ettik. Saadet Partisi’nin duruşundan, ilkelerinden konuştuk. 24 Haziran’da Saadet’in neden sıçrayış yapamadığını konuştuk. Dikkatimi cezbetti belirtmeden geçemeyeceğim. İbrahim Bey dünya siyasetine epey hakimdi. 2 Senedir partilere ziyaretler yapmış olmama rağmen dünya siyasetinin nabzını bu kadar iyi tutanlara il teşkilatlarında çok rastlamadım. ”Bilge başkana yakışan teşkilat.” diye geçirdim içimden
Ahmet Beyi Sosyal medyadan takip ettiğim için beyefendi olduğunu tahmin ediyordum. Ama bu kadarını hiç hiç beklemiyordum. Kendisi içeri girdi, selamlaştık. ”Hakkını helal et biraz geciktim ama yoğunluğu biliyorsun.” dedi. İl başkanlığı odasında başladık o anda bu kadar güzel geçeceğini hiç beklemediğim uzun sohbetimize. İlk sorum zaten hazırdı.
”Efendim, Saadet Partisi özellikle Temel beyle beraber kabuğunu değiştirdi. Bugün herkes partiye sempati besliyor. Buna katılıyor musunuz ?” dedim.
”Vallahi Canboraycım ben bir espri yapıyorum babam beni nüfus müdürlüğünden önce Milli Selamet Partisi’ne götürmüş diye. 45 Yaşındayım kendimi bildim bileli bu geleneğin içindeyim. Gençlik kollarında görev aldım, sonra ilçeye geçtim, sonra ile geçtim, sonra adaylıklar oldu. Genel başkanları gördüm. Bu geleneğin içinde yetiştim. Aslında milli görüş geleneğinin temelini oluşturan değerler, hoşgörümüz, düşüncelerimiz öyle çok da değişmedi. Ama tabii ki kullandığımız dil değişti. Üslubumuz değişti ve özellikle bu kamplaşma yüzünden daha kucaklayıcı bir mizaca büründük. Kur’an-ı Kerim’in Müslümanlara değil tüm insanlığa hizmeti öğütlediğine inandık. Daha önceden tabanımız içinde bazı grupları bir şeylere ikna etmek için çok zaman harcıyorduk. Bunu yapmayı bırakıp yeniden herkesi kucaklamaya karar verdik. Çalışıyoruz. Bunu yapınca ve kendimizi daha iyi anlatmaya başlayınca dediğin gibi Saadet Partisine herkes empati beslemeye başladı. ”
Ahmet Özen Daha ilk sorudan edebiyat öğretmeni olmanın farklılığını ortaya koymuştu. Hiç duraksamıyordu, mimikleri, vücut dili karşıdakine olumlu mesajlar veriyordu.
”24 Haziran’da Tahminlerim tuttu da iki partiyi tutturamadım. Bir tanesi MHP bir tanesi de Saadet. Oyunuz arttı ama bu beklenen oranda olmadı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz ?” sorusuyla devam ettim.
”Canboray İktidarın müthiş bir medya gücü var. Biz 24 Haziran’da kendimizi olması gerektiği kadar iyi anlatamadık. Sağ seçmen bir yerde konsolide olmaya zorlandı. Bunu kıramadık ve tabii ki Saadet zaten kaç vekil çıkarır ki düşüncesiyle oy vermekten vazgeçenler de oldu. Ama bugüne gelen süreçte derdimizi çok güzel anlattığımızı düşünüyorum. Baraj olayı olmadığı için, seçmen yerel seçimlerin dinamiğini kavradığı için 31 Mart’ta seçmenler bize sempatiyle yaklaşmaktan fazlasını yapacaklar, oylarını verecekler. Saadet Partisi Ciddi oy alacak, hep birlikte göreceğiz.” diye yanıtladı.
”2014 Yerel seçiminde Karamürsel adayıydınız. Bu kez İzmit. Seçimlerden seneler sonra bile konuşulan o kampanyanız hakkında konuşalım mı biraz ?” diye rica ettim.
”Vallahi bu zamana kadar hiçbir makam, hiçbir görev hesabında bulunmadım. Bugün İzmit adaylığım da dahil olmak üzere bu böyledir. 2014 Yerel seçimlerine giderken Karamürsel’e lazımsın yarışa girmelisin dediler ben de girdim. Zorlu bir adaylıktı çünkü önceki genel seçimde Saadet Partisi Karamürsel’de %5 küsur oy almıştı. Bu seçimde gördüğün gibi gecemizi gündüzümüze katarak kocaman bir ekiple çalıştık. O Zamanlar bazı sebeplerden ötürü bizim partinin zorlu dönemleri, seçmenden bugünkü teveccühü de görmüyor. Hiç unutamadığım bir anım var. Bir programdayken yanıma yaşlıca bir amca geldi. Ben dededen CHP’liyim ama oyum sana genç adam dedi. Ben de nedenini merak ettim, bana anlattı. Önceki gün ziyaretlerimizin birinde bankta oturan genç kardeşimize halini hatırını sormuşuz. Fikrini almış. O Kardeşimiz de seçmen olmadığı için dedesine gidip bu adama ver oyunu diye ısrar etmiş. Dolayısıyla yaşlı amca torunumu kıramam oyum sana dedi. Biz %5 olan Saadet oyunu kampanyamızla %21,3’e çıkarttık. Bu artış dikkat çektiğin gibi çok konuşuldu. Eğer CHP daha farklı davransaydı bugün orada başka tablo görebilirdik. Bu sene de İzmit’e lazımsın gelmelisin dediler geldim, yarışıyorum.” dedi.
”Peki efendim İzmit’te vaziyet nedir, çalışmalar nasıl gidiyor, nasıl bir sonuç bekliyorsunuz ?” dedim.
”Açıkçası İzmit’te aday olmak daha kolay. Çünkü Karamürsel’i biliyorsan az çok tahmin edersin orası fikirler itibariyle, tercihler itibariyle daha koyu, daha tutucu. İzmit’te Seçmenle iletişim kurmak, seçmenle paylaşımda bulunmak çok daha kolay. Bu kez daha geniş bir ekiple çalışıyorum. Bir arkadaşımız kararsız seçmen görüyor beni arayıp konum bildiriyor. Hemen gidip seçmenle tanışıyorum, bizzat iletişim kuruyorum. Arazinin söylediklerine bakacak olursak İzmit’te sürpriz yapabiliriz diyorum. Bir esnafa, kafeye girdiğim zaman herkesin beni tanıdığını görüyorum. Bir anda hiç uğraşmadan çevremde insanların toplanıp söylediklerimi dinlemeye başladığını görüyorum. Ev ziyaretleri seçmeni en çok etkileyen çalışmalar. Bu yüzden girmedik ev bırakmamaya çalışıyoruz. Diğer adaylar bu işi yapıyor ama bizim kadar yapamıyor. ‘‘
Araya girip ekledim hemen ”Peki sonuç tahmininiz nedir ?”
”Canboraycım açıkça söyleyeyim ki CHP İzmit’i alacak algısı en çok Sibel Hanımın ve AKP’nin işine yarıyor. Çünkü artık herkes görüyor ki AKP, CHP’yi kendine rakip olarak seçmiş durumda. Mevzuyu sağcı – solcu tartışmasına döndürüp sağ seçmeni kendine kilitlemenin ekmeğini AKP 17 senedir yiyor. CHP’li Arkadaşlarıma bazen söylüyorum. 17 Senedir AKP – CHP yarışını izliyoruz da ne oluyor diye. Yanıt vermekte zorlanıyorlar. Bugün İzmit’te Sibel Gönül de AKP’liler de en çok Saadet’in ivme yakalamasından korkuyorlar. Öyle ki benim bir açıklamama eski bakan ateş püskürüyor. Ya biz sürpriz yapıp, muhafazakar vatandaşlarımızın oyuyla yarıştan galip ayrılacağız. Ya da AKP İzmit’i rahat şekilde alacak. CHP’nin İzmit’i alma ihtimalini çok zayıf görüyorum” şeklinde yanıtladı.
”Sürprizi yaparak galip çıktığınızı düşünelim. Nasıl bir İzmit hayal ediyorsunuz? Ahmet Özen’in İzmit’i nasıl olacak ? Bahseder misiniz ?” dedim.
”Cahit Sıtkı’nın memleket isterim şiirini bilirsin, edebiyatla ilgileniyorsun. Ben diyorum ki İzmit isterim göğü mavi, dalı yeşil, tarlası sarı olsun. Bu kentin en büyük ihtiyacı öncelikle sağlık, öncelikle doğa, öncelikle sağlıklı temiz bir nefes. Toprağa, tohuma ve sağlığa ihtiyacımız var. Betonlaşma bu kenti öylesine hantallaştırdı ki insanlar evlerinde ecza depoları taşımaya mecbur hale geldi. Kesinlikle sağlıklı doğayı İzmit’e tekrar kazandıracağız. SEKA Park’ta beraber erik toplayacağız, elma yiyeceğiz. Ben bu kampanyaya başlarken aldığım oy kadar meyve ağacı dikeceğim diye başladım. Bunun arkasındayım. Bu şehrin çocukları AVM’lerde değil bizim bahçelerimizde zaman geçirmeli. Ben okullarımda bunu sağlamayı başardım. İnanın bahçelerde koşturmanın, fidan sulamanın tadını alan çocuk bunu sevgiyle yapıyor, Vaz geçmiyor, isteseniz de tabletle telefonla zamanını öldürmüyor. Önceliğim bu yeşil İzmit, bereketli İzmit. İkincisi de maalesef gençliği kaybediyoruz biz. Bugün gençler ahlak yönünden, donanım yönünden gerilemiş durumda. Ben diyorum ki bu kentteki her genç belediyede en az bir spor dalını, en az bir sanat dalını niçin öğrenmesin? Canboray’ın kalemi çok kuvvetli Canboray neden bilgisini, birikimini diğer gençlere aktarmasın onlara yol göstermesin? Gençler telefonların içinde kaybolmuş durumda. Yetenekleri olan gençleri sonuna kadar destekleyeceğiz. Bilgi, kabiliyet tek başına anlam ifade etmez. Tecrübe parayla satın almanın mümkün olmadığı değerdir. Bugün hayatında binlerce tecrübe edinmiş yaşlılarımız, sohbet edecek insana hasret duyan yaşlılarımızı gençlerimizi buluşturacağız, gençlere hayat okulunu da göstereceğiz. Başından beri şimdiye kadar ki belediye başkanları gibi olacaksam zaten olmayayım diyorum. Ben bu düzeni değiştirmek için yola çıktım. Diğerlerinden farklı olmak için çıktım. Kaldırımlarla değil, kaldırımların üstünde misket yuvarlayan çocuklarla ilgilenmek için yola çıktım. ” dedikten sonra bir bardak su içti ve karşımızda oturan ağabeylere dönerek. ”Hep ben konuşuyorum gençlik sizler konuşun biraz da” dedi. Sonra tekrar bana dönüp ”Canboray bir insan her şeyi bilemez. Bu genç beyler benim ekibim. Onlar da konuşsunlar, fikirlerinden faydalanalım.’‘ dedi.
Recep, Mustafa ve Yusuf ağabeyler konuştular. Ahmet Beyle yaşadıkları anıları anlattılar. Ve önemli bir konunun üzerinde durdular. ”Her aday gençlere yönelik konuşmalar yapıyor, gençleri etkilemeye çalışıyor. Gençler bizim geleceğimiz diyorlar ama ekiplerinde gençler yok. Yanlarında yaşını başını almış insanlar var. ” Ahmet Bey ilk kez yanındakilerle röportaja katılması için işaret veren aday oldu. Ekip çalışmasını, uzlaşmayı, birlikteliği önemseyen biri olarak bu davranışı beni tabiri caizse kalbimden vurdu. Her adaya örnek olması gerekiyor…
Saat gece yarısını geçince günde 10’dan fazla ziyaret gerçekleştirdiğiniz bildiğim Ahmet Beyi seçime 2 gün kala daha fazla yormamak için ”Efendim son olarak söylemek istediğiniz veya yazıda üzerinde durmamı istediğiniz bir konu var mı ?” diye sordum.
”Ben seninle gönül sohbeti yaptım. Seni bir aracı görme yanlışına düşmem ama şunu söylemeden geçmeyeceğim. Ben başkan olduğumda bir algıyı değiştireceğim. Çöpçü olarak çalışan arkadaşlarımızı toplayacağım ve diyeceğim ki size bu para yetmez ! Size ne kadar para ödersek ödeyelim yetmez. Ama bir sorunu çözmenin verdiği manevi doygunluk, hizmet etme duygusu kadar güzeli yok. Ben para odaklı değil, maneviyat yüklü çalışacağım. Çünkü başkan böyle yaparsa, kent böyle yapar. Başkan cebini doldurmanın peşine düşerse, kent cebini doldurmanın peşinde koşar. Ben zaten hep gülüyorum, İzmit’te gülecek. !” dedi.
Defterimi kapatıp fotoğraf çekilir çekilmez Ahmet Özen ”Sen eve nasıl gidiyorsun ?’‘ diye sordu. ”Babam arabayla alacak başkanım.” diye cevap verdim. ‘‘Bu saatte babanı yormayalım, seni biz bırakalım.” diye cevap verdi. Ne dediysem de dinlemedi. Sonuçta gecenin sonunda İzmit belediye başkan adayı Ahmet Özen beni evimin önüne arabasıyla kendisi bıraktı. ”Görevimiz.” diyerek yolcu etti beni.
Ahmet Özen beyefendi, Ahmet Özen samimi, Ahmet Özen cana yakın, Ahmet Özen nefsini dizginlemiş…
Ahmet Özen Güzel bir adam. Sandıkta o sürprizi yapacak mı çok yakında göreceğiz. Ama bana büyük bir sürpriz yaptı. Seneler geçse de hiç unutmayacağım biri oldu. Yolu açık olsun. Siyasetimizde onun gibi güzel insanların artması en büyük dileğim…