Binali Yıldırım İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterilirse Meclis Başkanlığından istifa etmesi gerekir mi?
– Evet gerekir. Anayasa’nın 94. maddesinin son fıkrasında “Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başkanvekilleri, üyesi bulundukları siyasi partinin veya parti grubunun Meclis içinde veya dışındaki faaliyetlerine; görevlerinin gereği olan haller dışında, Meclis tartışmalarına katılamazlar” hükmü yer almaktadır. Seçim çalışması da bir siyasi partinin meclis dışı faaliyeti olduğuna göre, Binali Yıldırım’ın Büyükşehir Başkan adayı olması halinde istifa etmesi gerekir. Aksi halde anayasayı ihlal suçunu işlemiş olur.
***
– Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın, CHP Grup Başkan vekili Özgür Özel’e 500 bin
– TL’lik tazminat davası açmasını nasıl yorumlamak lazım?
Nereden tutarsanız elinizde kalacak bir dava. Evvela, Hulusi Akar bu davayı Meclis çatısı altında gerçekleştirilen siyasi tartışmaları gerekçe göstererek ikame ediyor. Mecliste yapılan siyasi tartışmalar dava konusu olamaz. TBMM çatısı altında dile getirilen sözlerden dolayı dava ikame etmek Anayasanın 83. maddesiyle koruma altına alınan “yasama dokunulmazlığıyla” bağdaşmaz.
İkincil olarak, davanın Cumhurbaşkanı’nın “Önce tazminat, sonra ceza” açıklamasından sonra açılmış olması Hulusi Akar’ın Cumhurbaşkanı’nın talimatıyla bu davayı açtığını göstermektedir. Bu da demek oluyor ki, davaya bakacak olan hâkimlere talimat verilecek ve normal hukuki şartlarda Akar’ın kazanması ihtimali olmayan bu dava Akar lehine hükme bağlanacak.
– Üçüncü olarak, siyaset yapmanın bir değeri varsa bir de bedeli vardır. Hulusi Akar siyasete soyunurken bu bedeli göze almalıydı. Dayak yiyen bir çocuğun ağabeylerinden medet umması gibi, Özgür Özel tarafından yerden yere vurulduktan sonra genel başkanının arkasına sığınıp ondan medet umması yakışık almıyor. Kendini savunmayı bile beceremeyen birinin Milli Savunma Bakanlığına ne kadar layık olduğunun kararını sizlere bırakıyorum.
***
– Fox TV ve Halk TV’ye ceza verilmesini nasıl yorumlamak lazım?
Ülkede medya gücünün %95’inin hükümetin yanında yer aldığını söylemek yanlış olmaz. Ulusal çapta yayın yapan sadece iki tane “objektif” kanal kaldı. Biri Fox TV, diğeri de Halk TV. Ancak, medyadaki bu güç orantısızlığı bile hükümet için yeterli gelmiyor. İzleyici kitlesi belli olmasına rağmen, bu iki kanalın ülke gerçeklerini cesurca dile getirmesi hükümeti çileden çıkarmaya kafi geliyor.
Aslında hükümet, şimdiye kadar bu kanallara bulaşmak için fırsat kolluyordu. Ortada ceza verilmesini gerektirecek hiçbir sebep olmamasına rağmen ceza verilmesi, hükümetin seçim öncesi en ufak bir aykırı sese tahammülünün kalmadığına işaret ediyor. Bu da gösteriyor ki bu defa pabuç pahalı ve AKP’yi siyasi hayatının en zor seçimi bekliyor.
Son olarak şuna değinmek istiyorum. Kanaatimce, seçime kadar Halk TV’ye yeni cezalar verilecek. Ancak, Fox TV için durum farklı. Fox TV’nin sahibi Amerikalı medya patronu Rupert Murdoch. AKP’nin ve genel başkanının ABD’yle son derece yakın ilişkide olduğu göz önüne alındığında, Fox TV’ye verilen 1 milyon USD para ve Ana Haber Programına 3 gün yayın yasağı cezasının hafifletileceğini hatta belki de iptal edileceğini göreceğiz. Sonrasında da Fox TV için yeni bir ceza verilmesini beklemiyorum ancak aynı şeyi Fatih Portakal için söyleyemem. Fatih Portakal’ın işinden olacağına hatta kendisine hükümetin talimatıyla ve yargının eliyle bir takım cezalar verileceğine şahit olacağız. İnşallah ben yanılıyorumdur.