Gökalp Aşısı ve Cumhuriyeti Çeliklemek

75

27-28-29 Ekim tarihlerinde Aydınlar Ocakları’nın “21. Yüzyılda Türk Kültürü ve Medeniyeti: Sorunlar ve Gelecek Tasavvuru” ana başlıklı 46. Büyük Şura Programındaydık. Daralan düşünce dünyamız ve içten içe kaynayan coğrafyamızla alâkalı önemli tebliğlerin sunulduğu, tartışmaların yapıldığı verimli bir organizasyondu.

Nihayetindeki Polatlı gezisinde Sakarya Meydan Muharebesi‘nin geçtiği alanları ve olanları gördüğümüzde ise bir tarihçi olarak tarihsizliğimizin asıl talihsizliğimiz olduğunu bir kez daha hatırladım.

Çanakkale‘yi çok şükür içselleştirdik, Sarıkamış‘a her yıl devlet erkânıyla yürüyüşler var ve yeni yeni Kut’ul-Amare‘yi anmaya da başladık. Başladık amma bu savaşlar kazansak da kaybetsek de Osmanlı‘yı bitiren savaşlardı. Fakat bizim bu son devletimiz Kurtuluş Savaşı‘yla doğdu.

Sakarya Savaşı Adapazarı‘nda değil Sakarya Irmağı’nın Ankara’ya 60-70 km. yakınlığında oldu ve 22 günde tam 5.713 vatan evlâdı mertebesini buldu, 20 binden fazla da yaralı. Dahası mevziler yerli yerinde; sıksan toprağı şehit kanı ve mavzer mermisi fışkıracak.

24 yıl Ankara‘yı yöneten bir Büyükşehir Belediye Başkanı‘nın her işe kalkışıp da burayı es geçmesinin tahlilini Kadir Mısıroğlu‘na bıraksak ve Şura’daki bazı can alıcı bildirilere baksak.

Prof. Yümni Sezen‘in “Türkiye ve Dinî Meseleler” tebliği FETÖ’yle ilgili ilk uyarıcılardan biri olarak tarihe yeni dönemde düşülen yeni notlardı. Prof. Özkul Çobanoğlu‘nun “Kültürel Güvenlik” kavramı ve Prof. İskender Öksüz‘ün “Türk Kültürü” bağlamındaki tespitleri oldukça orijinaldi.

Yazar Gazi Karabulut kardeşim son anda gelemese de “Türk Milliyetçiliği Hareketinin Türk Coğrafyasındaki Jeostratejisi Nasıl Olmalıdır?” başlıklı makalesindeki tespit ve teşhislerle dikkat çekti. Özellikle “Küreselleşmenin Sebep Olduğu Problemlere Milliyetçi Çözümler” ve “Sonuç” kısmı tekrar tekrar okunmalı.

Biz de “Gökalp Aşısını Geliştirerek Cumhuriyeti Çeliklemek” başlıklı sunumumuzda yüzyıldır dağınık olan kavram kablolarının ucunu birleştirmeye ve milletimiz / medeniyetimiz için çıkışlar üretmeye gayret ettik. Ve dedik ki:

  • Türkleşmek – Müslümanlaşmak – Toplumculaşmak / Demokratlaşmak – Çağdaşlaşmak

herkes için eşdeğer açıdan mümkün.

  • “Ya o, ya bu”dan “Hem o, hem bu”ya geçmeliyiz. Yani Aristo mantığından Saçaklı

mantığa yada Kuantum düşüncesine.

  • Atatürk gücünü aslında ortaya koyduğu kavramların gücünden alıyor: Bağımsızlık,

özgürlük, eşitlik, adalet, hukuk, insan hakları, demokrasi, kadının değeri, eğitim ve bilim, …

  • İdeolojiler yerine ilkeleri öneriyoruz: Hukukun üstünlüğü, adalet ve eşitlik, gelir

dağılımındaki dengesizlik, refah toplumu, dayanışmacılık (solidarizm), kul hakkının insan hakları oluşu, cumhuriyet ve demokrasi gibi değerler ile kadimden gelen ve ilâhi metinlerle desteklenen tüm insanlığın ortak değerleri.

  • “Milliyette şecere aranmaz” diyen Gökalp’i mi, “Türk ırkı sağolsun” diyen Atsız’ı

referans alacağız? İkincisiyle üniter yapıyı birarada tutamayacağımız açık. ‘Millet’i kültürel bir topluluk olarak tarifleyen ve “Muasır medeniyet seviyesi bizim için Turan’dır” diyen Ziya Gökalp’le olan-biteni tekrar anlamlandırmamız elzem.

  • Hâsılı bu topraklar bizden ruhî bir Rönesans bekler. Aklın rehberliği ve ahlâkın

öncüğünde. “Ordular! Birinci hedefi”miz artık budur.