Gıybet: İlâhiyatçı Veli Tâhir Erdoğan Anlattı.

127

Oğuz Çetinoğlu: Sohbetimize. ‘Gıybet’ kavramının tarifiyle
başlayabilir miyiz Hocam?

Veli Tâhir Erdoğan:Bir
kimsenin aleyhindeki incitici, haysiyetini zedeleyici, küçük düşürücü söz ve
davranışlar
’ olarak tarif edilebilir.

Çetinoğlu: Gıybetin haram
olduğu biliniyor. Bu hükmün dayanağı hakkında bilgi lütfeder misiniz?

Erdoğan: Kur’ân-ı Kerîm ve hadislerdir.

Çetinoğlu: Örnekleyebilir
misiniz?

Erdoğan: Hucurât Sûresi 12. Âyet: Ey imân edenler! (Birbirleriniz hakkında)
Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı (iftira, gıybet gibi yollarla
kardeşlik hukukuna zarar vereceği için haramdır) günahtır. Birbirinizin (ayıp
ve) kusurunu araştırmayın. (Birini alçaltarak yükselmeye çalışmak gerçekte
alçalmadır. İstisnaî durumlar hariç) Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi
biriniz (kendisine hiçbir şekilde tepki veremeyecek olan) ölü kardeşinin etini
yemekten hoşlanır mı? (Bakın) İşte bundan tiksindiniz (dağil mi) Aynen bunun
gibi arkasından konuştuğunuz kişi de orada olmayışı ile adetâ bir ölü gibi
savunmasızdır. Gelin, bu ahlâkî anlamda yamyamlaşma olan itibar katliamından
vazgeçin. (Emirlerine itaat ederek) Allah’a karşı gelmekten sakının. (Eğer sizi
Allah katında değersizleştirecek bu zilletten kurtulmak isterseniz iyi bilin
ki) Allah (hatâsından dönen kullarının özürlerini çokça kabul eden) Tevvâb, (onları bağışlayıp merhamet
eden) Rahim’dir.

Çetinoğlu: Hocam, ‘istisnaî durumlar hâriç’ buyurdunuz.
İstisna kabul edilebilecek birkaç örnek rica edebilir miyim?

Erdoğan:

Çetinoğlu: Teşekkür ederim. Gıybet,
hangi sebeplerle ‘büyük günahlardan
sayılmıştır?

Erdoğan: Gıybet, ölü eti yemeye benzer: (Büyük müfessir merhum
Elmalılı Hamdi Yazır’in ifadesiyle) ‘Gıybet
edilen kimse, orada bulunmayıp söylenen sözü bilmemesi ve o anda kendini
savunacak durumda olmaması sebebiyle adeta bir ölü gibidir
.’

Gıybet cinayettir: Şeref ve
haysiyetine değer veren, onlara zarar verecek her şeyden, ateşten sakınır gibi
sakınan bir insan, itibarının kendisinden önce ölmesini istemez.

Gıybet, itibara sıkılan bir
kurşundur: Bu kurşun, bedene doğrudan doğruya zarar vermez. Bu kurşun kan
akıtmaz. Fakat bu kurşun, insanın canından daha değerli olan manevî şahsiyetine
zarar verir. İnsanlar nezdinde mânevî değerini sıfırlayabilir.

Hadiste bildirildiği gibi bir
mânevî cinâyet olan ‘gıybet, katl gibidir.’
(Kenzü’l-Ummâl,
3: 589, Hadis Nu: 8043)

Gıybet yargısız infazdır: Bir
mahkeme düşünün hâkim, savcı, şâhit ve avukat aynı kişi, suçlamalara karşı
savunma yapacak sanık ortada yok. Böyle bir mahkemede hakkınızda karar
veriliyor.

Gıybet zinadan daha kötüdür:
Peygamber Efendimiz buyuruyor: ‘Adam zina eder, sonra tevbe eder, Allah
mağfiret buyurur. Gıybet eden ise gıybet edilen affetmedikçe mağfiret olunmaz. (Beyhaki,
Şuabu’lİman, 6740-41-42)

Çetinoğlu: Gıybet yapan günaha
giriyor. Peki dinleyen?

Erdoğan: Dinleyen de günah işlemiş olur.

Çetinoğlu: Ne yapmalı?

Erdoğan: Yanında birinin gıybeti yapılan kişi, gıybete tavır
almalı. Böylece üç iyilik yapmış olur:

1-Kendine: Kalitesini koruyor.
‘Mü’minler kardeştir.’ âyeti gereğince kardeşinin bulunmadığı yerde, kardeşinin
semâneti olan manevî şahsiyetine kimsenin zarar veremeyeceğini göstermekle
mü’min olmanın, güven vermenin, güvenilir olmanın hakkını veriyor.

2-Gıybeti yapılan kişiye: Onun
hakkında söylenecek rahatsız edici sözlerin söylenmesine ve yayılmasına engel
olmakla, o kişinin toplum içindeki piyasa değeri diyeceğimiz itibarının
yıpranmasını önlüyor.

3-Gıybeti yapan kişiye: Bu
yardım, kötünün daha kötü olmasını engelleme anlamında bir iyiliktir. Peygamber
Efendimiz bu iyiliği bir hadislerinde şöyle ifâde ediyor: ‘Yanlış yapanın
yanlış yapmasına mâni olmak, hem ona hem de onun yanlışından mağdur olacaklara
yapılmış yardımdır.

Çetinoğlu: Ahmet’in, Mehmet
hakkında gıybette bulunması, Mehmet’e, Ahmet hakkında gıybet yapma hakkı sağlar
mı?

Erdoğan: Kur’an okumanın, sünnet-i seniyyeye tâbi olmanın bir
mü’mine kazandıracağı değerlerin başında ilkeli ve prensipli olmak gelir.

İlkeler ruh binamızı ayakta tutan
taşıyıcı kolon veya sütunlara benzer. Kişilik ve karakter denen değerler bu
sütunlar üzerinde yükselir.

Gıybet konusunda en önemli
ilkelerden birisi: ‘Siz kendinize bakın, siz doğru yolda olduğunuz takdirde
(kötülük yapmak sûretiyle) sapan kimse size zarar veremez’  âyetinden ilham aldığımız ‘başkasının yanlış yapması benim yanlış
yapmamın gerekçesi olamaz
’ ilkesidir.

Bu ilkeden yola çıkarak bir
mü’mine yakışan: ‘Biri, mü’min kardeşinin
etini yeme gibi mânevî bir yamyamlığı yaptı diye, ben de onun yaptığını
yapamam, onun indiği seviyeye inemem
’ demektir.

Kendine yakışanı yapmayan mü’min
âhirette şöyle der: ‘Yâ Rabbî!
Dünyadayken şu ibadetleri yapmıştım. Sayfamda bunlar yazılı değil
’ der.
Bunun üzerine ona ‘Onlar defterinden
silindi, gıybetini yaptığın kişilerin defterine yazıldı
’  denilir.

Şimdi de kendine yakışanı yapma
noktasında bizlere örnek olan bir maneviyat büyüğümüzün hayatından bir kesite
bakalım.

Hasan Basrî Hazretleri tabiînin
(sahabeyi görenlerin) büyük imamlarındandır. Gıybet konusunda çok hassastır. Bir
gün kendisine birisi gelip: ‘Ben yemekte
falanın evinde idim, yemek yerken ev sahibi seni çekiştirdi
’ der.

Hasan Basrî Hazretleri ‘sana o şahıs ne ikram etti?’ diye sorar,
laf getiren kişi, ‘şunları şunları ikram
etti
’ deyince, Hazret; ‘O kadar şeyi
midende sakladın da benim hakkımda söylediği sözleri saklayamadın mı
?’ der.

Çetinoğlu: Gıybet edenlerden
bâzıları, ‘söylediğim kusur onda var
diyerek kendilerini temize çıkarmaya çalışıyorlar. Böyle yapanlara söylenecek
sözünüz mutlaka vardır. Lütfeder misiniz?

Erdoğan: Hz. Peygamber’in yanında bir adamdan bahsederek: ‘Bedava olmazsa yemek yemez, başkaları
masrafını karşılamadan yolculuk yapmaz
’ dediler. Peygamber Efendimiz  ‘Arkadaşınızı gıybet ettiniz” dedi. Gıybet
eden: ‘Biz onun hakkında sadece doğruyu
söyledik
’ dedi. Peygamber Efendimiz: ‘Kardeşinde
olanı söylemen gıybet için yeter
’ buyurdu. (Terğib, 4/285)

Başka bir olay:

Sahabe Efendilerimizden bazıları
Peygamber Efendimizle birlikte bulunuyordu. Yanlarında bulunan adam kalkıp
gidince içlerinden bazıları: Adamı kastederek ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Amma da âciz bir kimsedir o!’ dediler.
Peygamberimiz: ‘Siz arkadaşınızı gıybet
ettiniz. Onun etini yediniz
’ dedi. (Terğib, 4/285) Bunun üzerine
Sahabe, Peygamber Efendimize: ‘Ey
Allah’ın Rasûlü! Bizim söylediğimiz vasıf o adamda vardır
!’ dedi.
Efendimiz: ‘Eğer sizin söyledikleriniz
onda yoksa o zaman kendisine iftira etmiş olursunuz
’ buyurdu. (Haysemi, 8/94)

Çetinoğlu: Bir kızgınlık anında
veya boş bulunup gıybet yapan insan ne yapmalı?

Erdoğan: Acilen yapılması gereken Hakk’a ve halka gitmektir.
Hakk’ın kapısını çalıp istiğfar etmeli, halkın kapısını çalıp özür dilemeli ve
helallik istenmelidir.

Çetinoğlu: Çok teşekkür ederim
Hocam! Allah razı olsun. Bir başka sohbetimizde sizinle zan hakkında konuşuruz
inşalah…

 

VELİ TÂHİR ERDOĞAN:

     1965 Kırşehir’de doğdu. İlk, orta, lise
ve üniversite (İlahiyat) eğitimini yurt içinde tamamladıktan soma uzun yıllar
yurt dışında eğitim konularında proje danışmanlığı yaptı. Hâlen de bu
görevine yurt içinde ve yurt dışında aktif olarak devam ediyor.

     Veli
Tahir Erdoğan, röportaj yapılan şahsın müstear adıdır. Yazar, hayatı boyunca
isim ve unvanı ile değil, çalışmalarıyla anılmak istemiştir. Bu sebeple
isminin açıklanmasına izin vermemiştir. Telif ettiği pek çok kitapta da
müstear isim kullanmıştır.

     Yayınlanmış
eserlerinden bazıları:

     -Kur’ân Bana Ne Diyor?

     -Namaz Bana Ne Diyor?

     -Nuzul Bağlamında Peygamber Kıssaları

     -Gıybet

     -Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed

     -Mesajlarıyla Hac ve Umre

     -Meal Okuma Rehberi

     Eserlerin tamamı Bilgeoğuz Yayınları
tarafından yayınlanmıştır.

     

Önceki İçerikBenim Lobim Senin Beyin Lobunu Döver
Sonraki İçerikŞaka Gibi Sözler
Avatar photo
28 Kasım 1938 tarihinde Bafra’da doğdu. İlk ve ortaokulu doğduğu şehirde bitirdikten sonra Ankara Ticaret Lisesi ve Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde okudu. İş hayatına Ankara’da muhasebeci olarak başladı. Ankara ve Karabük’te; muhasebeci, mali müşavir ve profesyonel yönetici olarak devam etti. İstanbul’da, demir ticareti ile meşgul oldu. SSCB’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetlerinde sanayi yatırımları gerçekleştirmek üzere çok ortaklı şirket kurdu. Şirketin murahhas azası olarak Azerbaycan’da ve Kırım’da tesis kurup çalıştırdı. 2000 yılında işlerini tasfiye etti. İş hayatı ile birlikte yazı hayatı da devam etti. İlk yazısı 1954 yılında Bafra’da yayımlanmakta olan Bafra Haber Gazetesi’nde başmakale olarak yer aldı. Sonraki yıllarda İlhan Egemen Darendelioğlu’nun Toprak Dergisi’nde, Son Havadis ve Tercüman gazetelerinde yazıları yayımlandı. Türk Ocakları Genel Merkezinin yayımladığı Türk Yurdu dergisinde yazdı. İslâm, Kadın ve Aile, Yörünge, Ufuk, Emelimiz Kırım, Papatya, Tarih ve Düşünce, Yeni Düşünce, Yeni Hafta, Sağduyu, Orkun, Kalgay, Bahçesaray, Türk Dünyâsı Târih ve Kültür, Antalya’da yayımlanan Nevzuhur, Kayseri’de yayımlanan Erciyes ve Yeniden Diriliş, Tokat’ta yayımlanan Kümbet, Kahramanmaraş’ta yayımlanan Alkış dergilerinde, Dünyâ ve Kırım’da yayımlanan Kırım Sadâsı gibi gazetelerde de imzasına rastlanmaktadır. Akra FM radyosunda haftanın olayları üzerine yorumları oldu. 1990 – 2000 yılları arasında (haftada bir gün) Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdı. Hâlen; Önce Vatan Gazetesi’nde, yazmaktadır. Oğuz Çetinoğlu; Türk Ocağı, Aydınlar Ocağı, ESKADER / Edebiyat, Sanat ve Kültür Araştırmacıları Derneği ve İLESAM / Türkiye İlim ve Edebiyat Eseri Sâhipleri Meslek Birliği Üyesidir. Yayımlanmış Kitapları: 1- Kültür Zenginliklerimiz: (2006) 2- Dört ciltte 4.000 sayfalık Kronolojik Tarih Ansiklopedisi: (2008 ve 2012), 3- Tarih Sözlüğü: (2009), 4- Okyanusa Açılan Kapılar / Tefekkür Mayası Röportajlar: (2009). 5- Altaylardan Hira’ya Türk-İslâm Dostluğu: (2012 ve 2013), 6- Bilenlerin Dilinden Irak Türkleri: (2012), 7- Türkler Nasıl ve Niçin Müslüman Oldu: (2013), 8- Türkmennâme / Irak Türkleri Hakkında Bilmek İstediğiniz Her Şey: (2013). 9- Türklerin Muhteşem Tarihi: (Nisan 2014 ve Nisan 2015) 10- 115 Soruda Türk İslâm-Âlimi Mâtüridî (Röportaj): 2015) 11- Cihad – Gazi – Şehid: Kasım 2015. 12-Yavuz Bülent Bâkiler Kitabı (2016 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 13-Her Yönüyle Kâzım Karabekir (2017 Mehmet Şadi Polat ile birlikte) 14-Dil ve Edebiyat Dergisi / İlk 100 Sayı Bibliygorafyası (2017 Mehmet Şâdi Polat ile birlikte) 15-Büyük Türk İslâm Âlimi Serahsî (2018), 16-Âyetler ve Hadisler Rehberliğinde Kutadgu Bilig’den Seçmeler (2018), 17-Edib Ahmet Yüknekî ve Atebetü’l-Hakayık (2018), 18- Büyük Türk İslâm Âlimi Mâtürîdî (2019), 19-Kâşgarlı Mahmud ve Dîvânu Lugati’t-Türk (2019). 20-Duâ / Huzura Açılan Kapılar. (2019) 10-Yesevi Yayıncılık, 12-Yakın Plan Yayınları, 13-Boğaziçi Yayınları, 14-Dil ve Edebiyat Dergisi, diğer kitaplar Bilgeoğuz Yayınları tarafından yayımlanmıştır.