Askeri vesayet bitsin.
Bitmesin diyen var mı?
Ama “ben askerin kafasını gözünü kıra kıra vesayetini kıracağım” derken, aynı askere, “Amanoslar’ı temizle de, nasıl temizlersen temizle” nasıl dersin?
Rövanşist bir tavır gelişti İktidarda.
Tabanını da mutlu eden bir tavır bu.
Yazılarıma gelen yorumlara zaman zaman baktığımda da bunu gözlemleyebiliyorum.
Asker, sanki Yunan Ordusu’nun askeri.
Bu tahribatın neticesinde ülkenin zarar göreceği gerçeğini bile unutturacak kadar, kin ve nefret dolu cümleler okuyorum.
Askerin özellikle akçeli konularda denetime tabi tutulması gerektiğini hep savunuyorum.
Orduevlerinde üst düzey komutanların, özellikle de eşlerinin debdebeli yaşamlarının, Türkiye gerçeğine uygun bir şekilde revize edilmesi gerektiğini de savunuyorum.
Askerin demokrasi dışı davranışlarının muhatabı konumunda kalmış biri olarak buna da şiddetle karşıyım.
Ama vur deyince, öldürülmesine de karşıyım.
Askerin vesayetinden rahatsızım ben.
Ama AKP’nin de vesayetinden rahatsızım.
AKP yönetimi, baskı ve tehditte, dikta rejimlerini aratır hale geldi.
Nasıl mı?
Bakın size bir örnek.
Geçtiğimiz günlerde AKP Düzce İl Teşkilatı’ndan Muhtarlara bir sms mesajı gönderildi.
Aynen şöyle diyor İl Başkanı AKP’nin.
“AK DÜZCE – GENEL MERKEZ’İN TALİMATI İLE TÜRKİYE BULUŞMALARI ADI ALTINDA YAPILACAK KONFERANS YARIN SAAT 11.00 DE GENÇLİK MERKEZİNDE GENEL MERKEZ KADIN KOL. BAŞKANI GAZİANTEP MİLLETVEKİLİ FATMA ŞAHİN’İN KATILIMIYLA GERÇEKLEŞTİRİLECEKTİR. KATILIMINIZ GEREKMEKTEDİR. NOT: YOKLAMA YAPILACAKTIR. AK PARTİ İL BAŞKANI FEVAİ ARSLAN”
“Olur mu bu kadar da?” derseniz, bal gibi oluyor işte.
Yani AKP’nin isteği, askerin vesayeti, baskısı yerine, AKP’nin baskısını kaim kılmak mıdır?
Ben de her türlü vesayet bitsin istiyorum, yalnız askerin vesayeti değil.
AKP kendisine son seçimde enjekte edilen güçle, ‘güç zehirlenmesi’ olmuştur.
Gidişi, tehlikeli bir hal almaktadır.
Bu gidişe ‘Dur!’ demenin bir yolu da, bu Referandum’dan geçmektedir.
Referandumu, bir de bu yönüyle değerlendirin derim ben.